Ya herrü ya merrü. Selam size ebesizler. Duydum ki gene başınız sıkışmış, yardıma muhtaçsınız. Ne için? Etrafınızda sicklenmiyormuşsunuz. Herkes size sanki kocaman bir dickmişsiniz gibi davranıyormuş. E be kafasına tırrım tırrım attırdığım, yazılarımı okumuyorsun da ondan. Hadi gene iyisin. Abin sana yardımcı olacak. Prezervlatifleri taktıksak başlıyorum. Hiiyyııırrr viiii gggooooo!!!.
8==> şimdi kardeşim genelde ademoğulları iletişime geçerken karşı tarafın nasıl göründüğüne bakar. Aslında bu bir zorunluluk. Karşında duruyo olum başka yere nasıl baksın. Gözlerimiz bukalemun gözü değilki. Giyimine kuşamına dikkat edecaksın. Bunu sana rahmetli piskopos Şükrettin Hoca dan alıntı yaparak açıklayaceğim.
Sene 1962. Tavşan yapmanın en kolay yolu bu sene bulunmuş. Yapmak dedik de aklıma geldi. Geçenlerde Kaybettin Abi ile Sahaya Hükmettin Abi gölün orda takılıyolar. Ellerinde kazma kürek. Dedim ağabeyler kolay gelsin hayırdır. Kazı yapıyoruz dediler. Tamam deyip uzaklaştım. Meğer kazı öldürmüş pezemekler. Ne istediniz lan hayvandan. Taş olasıcalar. Neyse biz konumuza dönelim.
Şimdi bu Şükrettin hoca köyde yolda gidiyor. Herkes sever sayar hocayı. Elinde kocaman bir cisıs heykeliyle boy veriyor. Böyle böyle giderken arkadan bir çocuk geliyor. Köyün ağasının oğlu. İsmi ali imiş. Ahan da buraya yazıyorum bu çocuk inşaatçı olup çok zengin olmazsa bütün Çinli erkekler arkama sıra olsun. Hocaya diyor ki al sana para bana düdük al. Hoca da diyor ki anan da sollardı… yok yok bi dakka bu o hikaye değildi. Onun taktiği neydi ya? Heh tamam. Hoca diyor my father is waiting you at his çiftlik. Hoca bu durur mu yapıştırmış cevabı “tamam geliyorum”. Ne sandın yaraaahım. Hep atraksiyon bekleme.
Hoca alıyor eline kavalını, hafif sıvazlaya sıvazlaya koyuluyor yola. Meksika dan amcası getirmiş. 10 pezo ya. Çiftlik köyün biraz dışında. Hoca temkinli. Götü sağlama alıp bekaret kemerini takıyor. Piskoposlar her zaman tedarikli gezerler. Mp3 ü takıyor kulağına ahan da dinliyor bu şarkıyı.
Yaklaşık 45 dk yürüyor. Geçerken timsah kardeşe de bir uğruyor. 2. Dünya harbinde beraber çarpışmışlar. Gide gide en sonunda varıyor çiftlik. Hey maşallah. Sanırsın disneyland. Su kayağı, hızlı tren, at şeyine konan kelebek, her şey var amk. Boşuna ağa olmamış. Kapıya doğru yaklaşıyor hoca. Kapıda iki koruma karşılıyor bunu. Mossad koruyormuş ağayı. Gerekli izni alıyor ve içeri giriyor. Kahya karşılıyor önce hocayı. Vakit kaybetmeden doğruca ağa nın bulunduğu yere götürüyorlar. Ağa ne mi yapıyordu o sıra? Alt satırda yavrum.
Koskoca odanın ortasına oturmuş ağa, etrafında 8 tane taşşş gibi hatun, yanlarında şarap, üzüm filan, bildiğin alem yapıyor. Şaka lan şaka oturmuş Morman lee ile nargile içiyor. Morman onun muhasebecisi. Kolej mezunu genç yağız bir delikanlı. Ağanın karısına yavşıyor yavşak.
Hoca selam veriyor, geliş nedenini soruyor. Daha doğrusu getirtiliş. Ağa giriyor söze “ şimdi moruk haftaya yakın köylerin ağalarına ziyafet vercem. Karılı kızlı filan. Seni de severiz sayarız. Seni bekleriz. Tabi herkesten beklenen şeyler var. Misal zeytinyağlı yaprak dolması benim üstüme, kuzu çevirme yukardaki köyün ağasına, karılar ise Rus Çarizard ı Emrettin beye ait. Senin üzerine ne istersin hoca?” hoca biraz durmuş, sağ elini havaya kaldırmış ve” bu ziyafetler sürdüğü sürece bir tanesine bile katılmazsam Allahın laneti de benim üzerime” demiş. Anlaşmışlar filan. Hoca ayrılmış. Daha verceğim mesaj kısmına gelmedik konumuz kılık kıyafet okumaya devam.
Zaman ilerliyor, vakit geliyor. Akşam saat 8 de ziyafet başlıyor. Hoca akşam namazını kıldırdıktan sonra kiliseden ayrılıyor doğruca ağanın çiftliğine. Hızlı adımlarla gidiyor. Yemeğe başlamalarına az bir süre kala varıyor. Hakkaten muhteşem bir ziyafet var. Just like that:
Yemekler yeniyor tebrikler ediliyor, sıra geliyor aleme. Herkes Rus un getirdiği karılardan seçip alıyor bir tane. Bizim hoca da kuduruk, gidiyor güzellerin yanına kimse pas vermiyor buna. Hepsinden red yanıtı alıyor. Hoca bu kalır mı hiç altta “birazdan hepinizin hamuğagoycam” deyip ayrılıyor ordan. Benzin döküp yakıyor çiftliği. Şaka lan şaka 2. Doğruca evine gidiyor. Armani takım elbisesini giyiyor bayramlık olan. Hışımla geri dönüyor çiftliğe. Giriş ne giriş. Herkesin ağzı açık. Hoca fermuarı açık unutmuş. Just kidding. Kıyafet karizmatik hem bürokratik göstermiş hocayı. Şimşir stayla.
Bütün hatunlar bu kez hocanın peşinde. O gece hoca için sabahlar olmamış.
Yukardaki hikayecikten de anlayacağınız üzere bugünlerde insanın değeri kılık kıyafetle ölçülüyor. Gerçi ünlü bir düşünür ne güzel söylemiş” ne insanlar gördüm üstlerinde elbise yok, ne elbiseler gördüm sırtı hep dekolte..” “ne olursan ol gelme akıllı ol da beni germe” işte böyle.
8==> giyim kuşamı hallettik, sıra kaş göz de. Unutmayın. Bir insanda en önemli etkiyi ilk görüşmenizde bırakırsınız. Sağda solda görüyorum, günümüz gencoları saçı sakalı uzatıp maymun gibi geziyorlar. Olur mu abicim, atıyorsun kızı eve, öpmüyorsun, öpeceksin. Pardon konumuzla alakası yok bunun birine selam gönderdim de. Benim bir arkadaşım var ismi Ekipcan Geyipoğlu. Böyle saçları kalçasına geliyor hatta kalçasını onunla siliyor (öyk) bi de keçi sakalı var içinde örümcek yaşıyor. Hep siyah giyiyor, sürekli ter kokuyor hatta artık parfüm niyetine ter kokuyor o derece. Durun resmini de atayım.
Böyle gezmeyin. Düzenli traş olun. Saçlarınıza bakım yaptırın. Bakım derken berberde jöle filan sürdürmeyin yani. Yıkayın elleyin hatta öpün. Vücut kıllarınıza da şekil verin. Geriye doğru taramayın uzun gösterir. Kappito? Eğer yapamazsanız beni arayın yardımcı olayım. GSM numaram: 911 veya 155
8==> konuşmanıza dikkat edin. Hep küfürlü konuşmayın. Sokak ağzı iyi değildir. Trt spikeri gibi de konuşun demiyorum. Normal olun. Kızlar sizi çekici, erkekler saygın bulur. Aslında pek de saygın bulmaz süt oğlanı derler ama olsun. Bunun bir de öbür tarafı var. Hell yeah. Misal size örnek.
İlköğretim 7. sınıftı hatırlıyorsam. Teneffüs olmuş, aşağıya inecem. Öğretmen sırasının ordan geçiyorum. Masada nöbetçi öğrenci oturuyor. Çok pretty bir girl. Bana dedi ki “behlülcüm, rica etsem şuradaki isimleri bu kağıta yazabilir misin benim çok işim var da” size yemin ediyorum, heralde sürekli erkeklerle takıldığımdan olacak, istemsiz bir şekilde ağzımdan “bok!” kelimesi çıkıverdi. Yerin dibine geçmiştim. Koşarak dışarı çıktım ve sınıfa geri döndüğümde kızla yüzyüze gelmemek için kafam sürekli yerde gezdim. Siz siz olun benim yaptığım hataya düşmeyin. Kibarlık iyidir. Bi zarar gelmez.
8==> gündemi takip edin. Magazininkini değil ama. Yani onu da edin de az bişey. Bu yazdıklarım erkekler içindir. Bayanların nelere ilgi duyduğu açık zaten değil mi kavalcığım? Bir futbol takımı tutun, siyasi partiye aşık olmadan taraftarlık yapın. Veya yapmayın. Siz bilirün. Ama çoğu ortamda söyleyecek sözünüz olsun. Öyle dick gibi kalmayın. Haaa yalnız bir kural daha var. Do not be hınçal uluç. Her şeyde bilgi sahibi olmayın. Dün bakıyorsun magazin programında, ertesi gün maç yorumluyor, sonraki gün siyaset. Bu ne perhiz bu ne saksağan. Bir konuda uzman olun daha iyi. Cerrah oldun da biz mi siklemedik?
8==> çok zengin olun. İstemeseler de sizi takacaklar. Bu kadar basit. Şu ana kadar Q7 si olup da istediğini yaptıramayan birini görmedim. Cenabettin abi hariç. Nedeni gayet açık.
8==> liderlik görevi üstlenin. Ne biliyim bi yere gidecekseniz organizeyi siz yapın, milleti arayın ulaşın yalnnızzzz bakın burası çok önemli. Sen beni 70 milyonun önünde sen de adam mısın, sen ruhsuzsun diyemez. Fırsatını buldun ya fırsatını.
Demem o k i sevilmiyorsanız zorlamayın. Belki çirkinsin olum ne zorluyon. Seninle takılmak istemiyo millet. Adama bak ya. Ne bakıyon olum? İndir o elini. Sen kes lan sesini. Bak beni oraya getirme. Yettim gaariii.
Benim elimden gelen bunlar. Aslında hepsi bu değil de sizi ilgilendiren kısmı burası. Sevgilimle aramın bozulmasını istemem. Umarım bu ders yeterince katkı sağlamıştır size. Öküz kadar adamsınız gelip hala benden yardım diliyorsunuz. O kadar yufka yürekli yaratılmışım ki içimde poliyanna varmış gibi hissediyorum. Ah poliyanna tenhada bir kıstırsam varyaaaa. Zaten en büyük dileğim Heidi ve Poliyanna ile birlikte threesome yapmak. Neyse bu kadar özel hayat size yeter. Herkes dediklerimi uygulasın haftaya sözlü yapaceğim. Öpercix saxo gülleri.
25 Ağustos 2011 Perşembe
19 Ağustos 2011 Cuma
emıl tv jeff hardy röportajı
Helloooo göörrllssss. Özlediniz di mi?
Merhaba sayın seyirciler. Uzun bir aradan sonra birlikteyiz. Malum biliyorsunuz kanalımız, gösterdiği bazı videolardan sonra yayın yasağı almak durumunda kaldı. Hep RTÜK ün hatası. Yav kardeşim iki tane fil sickişiyorsa sana ne? Belgesel bu. Hasta olunca doktora üreme takımlarını gösteriyorsun. Bu da aynı hesap. Neyyseeee. Bugün gene çok bomba bir konuğumuz var. Evet çocuklar ekran başına. Her şey sizin için. Aaaa bi dakka.
Bu şey diğil mi lan hani saat 9 buçuk olunca çıkıyo. Herkes yatağa filan. Sorry kids. Başka bahara. Evet sözü daha fazla uzatmak istemiyooooooooorum ve konuğumu çağırmak istiyorum. Oynat uğurcum. Bayanlar baylar, kemerlerini bağlayın, maskelerini çıkarın ve selam durun: JEFF HARDY!!!!!
Emıl: selamün aleyküm jeff kardeş nasıl gidiyor? Hiç aramıyorsun sormuyorsun bak Undertaker abin de diyo hiç aramıyo sormuyo. Ehe.
Jeff: sorma be abi iş güç. Sen nasılsın inşallah yenge nasıl?
Emıl: abartma. Evet hoş geldin yayınımıza. Daha önce Fatih Terim, Serdar Ortaç ve Prezidente Barrock Obama bizleydi. önceki konuklarımız hakkında ne düşünüyorsun öğrenebilir miyiz?
Jeff: şimdi emılcığım Fatih Terim benim çok sevdiğim bir abimdir. Biz 2 sene onunla beraber Meksika da çalıştık. Uyuşturucu işindeydik. Yaklaşık 20 kişilik bir gruptuk, kendisi de bizim liderimizdi. Eğer ben bugün buralarda isem, bundaki en büyük katkı başta anne ve babama birazcık da mahallenin sütçüsü Selim abiye aittir. Aslında en çok sütçüye aittir. Tip olarak da andırıyorum. Fatih hoca işin sadece sıvama kısmındaydı.
Serdar ı pek tanımıyorum. Sadece ilk apaçi olduğunu duydum. Shequill stayla. Biliyorsun bizim oralarda kanye west, leydi gargamel ve Shakir Ağa gibi üst düzey şarkıcılar var. Serdar onların seks kelepçesi bile olamaz. Birazcık ünlü pilot Jet Li yi andırıyor o kadar. Şarkı sözleri berbat. “ seni çöpe ataceğim poşete yazık/bir siyara yakaceğim ateşe yazık” bu ne tanrı aşkına. Sayın Serdar sözüm sana! Bırak artık yaz şarkıları yapmayı. Bu halkın Barış Manço gibi bir üstadı vardı. Senin gibilere ihtiyacı yok.
Obama yı ise tanımayan yoktur. Dışarıda hanım evladı, mutfakta brender, yatakta ise zencidir kendisi. Geçenlerde onun evine iftara davetliydim. Misafiriz elimiz boş gitmek olmaz. Dedim ne alayım ne alayım. Biliyorsunuz kendisi Virginia Üniversitesi mezunu. Dedim öyle bir hediye alayım ki gençlik yıllarına götüreyim onu. Gittim bi HEROTİK şopa. Böyle bissürü alet edevat var. Hiçbirisinin ne işe yaradığını bilmiyorum. Kasiyerin yanına gittim bi hoş oldum. Dedim ki bir erkek arkadaşıma hediye alcam filan filan. Karı güldü. Birazdan gelirim deyip ayrıldı. 5 dk sonra döndü. Elinde obama. Vay amk.
“bu aralar kampanya var. Obama şişmesi alana 55 cm lik dildo hediye. Titrerken müzik çalıyo. “da di da dildoooo, dildoooo dadam dildoooo” diye devam ediyo. Tamam deyip almaya karar verdim. 45 dallırs tuttu. Hediye paketi yaptırdım şöyle bir güzel. Bi de şeker aldım. Afedersiniz şekli yorriks e çok benziyor hatta o diyebilirim. İngiltere den Azmayil adlı arkadaşım getirmişti. Bi kutu da ondan aldım.
Atladım arabaya geliyorum. Beyaz sarayda oturuyo kavaşe. Girerken X ray araması var. Aha dedim yourrock ı yedik. Ben korka korka uzattım paketi. Ekrana şöyle bir göz attım. Gözlerime inanamadım. Dildonun yerine deniz hıyarı, şişmeninkinde ise sünger bob oyuncağı vardı. Meğer obama ibnesi hileli yazılım yaptırmış. Bill Gates e yaptırmış.
Bill Gates demişken onunla ilgili de bir anımı anlatayım. 2 ay önce bir resepsiyondayım. Dünyanın en zeki adamları var işte Stephen Hawking (adam king ), Criss angel, Ruud van Nistelrooy, Serhat Ulueren filan. Baktım ilerde oturuyo bu. Elinde Tekirdağ rakısı. Biraz muhabbet ettik. Ben bunu resepsiyondan 2 gün önce bankada görmüştüm. “ hayırdır abi geçenlerde bankadaydın noldu?” diye sordum. “bi borç mevzusu vardı da onun için ordaydım” diye cevapladı. şaşırdım ben amk. “abi yanlış anlama ama senin paraya mı ihtiyacın var?” bu kez o şaşırmıştı. “ yok be olum bankanın vardı” dedi. Ulan ne komik adam bu Bill Gates. Allah toprağını bol etsin. Yaklaşık 10 bin dönüm kadar.
Neyse işte girdim Beyaz Saraya, Tanrı seni inandırsın ben böyle bir yer görmedim. Tamamen kandırmaca. Hatta duvarlar filan kartondan yapılmış. Göz yanılması. Şaka lan şaka. Her yer altın hamuğagoyyim. Yerler cam filan. Bakıyon kendini görüyon. Bu binayı diken adam kör olmuş. Tabi olur. Işık vurduğunda parlıyor hep. Her daim güneş gözlüğü takmak zorundasın. Zor iş.
Geldim içeriye, selamlaştık filan. Doğruca sofraya geçtik. Sofrada yok yok. Yeni meyve gelmiş afrikadan ismi “yok”. Tuzlu bir meyve. Menü baya zengindi şimdi sayamam. Ben tabi yanımda hediyelerle geldim, bunlar meraklandı içinde ne var diye. Dedim sonra aç. Yemekten önce yersen iştahın kaçar (yazar burada ince espri yaptı) yemekler yendi, sofra toplandı gagaydı gugaydı sıra geldi hediyeyi açmaya. Herkes el ele tutuştu, 10 dan geriye saydık. “büyük hissediyorum” dedi obama. Paketi açtı, gerçekten de büyüktü. Bir sevindi bir sevindi anlatamam. “benimki baya eskimişti iyi oldu” dedi. sapık. Allah ıslah etsin. İşte böyle bir anım var sonu belli değil. ne sandım yannağam. İlla son mu olcak.
Emıl: tamam ulan anladık kes. Şimdi birazcık özel hayatına değinelim. Konumuz sırlar. Bize anlatmanda bir mağsur görmediğin sırrın var mı?
Jeff: bi düşüneyim….. evet bi tane geldi. Üniversiteye giderken kısa bir süreliğine bir köpekle birlikteliğim olmuştu. Pek anlaşamıyorduk kendisiyle.
Emıl: nasıl lan? Bir köpek mi? Give me more details now. Hemen altyazı geçin beyler.
Jeff: şimdi abi benim dedemin çiftliği vardı teksasta. Baya büyük. İçinde her bi hayvan evladı mevcut. Yaklaşık 25 tane de köpek vardı. Benimkinin ismi Elizabet idi. Böyle beyaz tüylü şirin bişeydi. Bunu ben eğitiyordum genelde. Baya yakınlaştık.
Bizim oralarda her Mayıs ayının 13. Gününde şenlikler olur yarışmalar yapılır. Değişik tarzda yarışmalar. Bunlardan bir tanesi de köpeciklerle ilgili. En iyi eğitimli köpek sahibine bir miktar para ödülü var. Hasan abi dobermanı seçti, Turgut amca Sivas kangalı. Ben de Elizabet i seçtim. Bir grup misali. Birlikteliğimiz bundan ibaret.
Emıl: hay ağzına sıçratayım. Ben de korktum amk köpek filan sicktin diye. Meğer grup manasındaki birliktelikmiş. Kaldırın abi altyazıyı önemli bişey değil.
Jeff: sana hiç yakıştıramadım abi beni neye benzettin. Sana aynen iyade ediyorum. Kimse bana dogfucker diyemez.
Emıl: herneyse. Biraz da programa dönelim. Hep söylenir ya “abi onlar gerçekten vurmuyoo yeaa ben biliyorum filan” ne diyeceksin iddialarla ilgili?
Jeff: dürüst olmak gerekirse bazı vuruşlarımız kandırmaca. Özellikle tekmelerimiz. Ama yumruklar, atlamalar filan hepsi gerçek. Bütün güreşçiler sigortalı. Çıkışta direk ameliyata giriyoruz. Biz de insanız. Ha diyeceksin ki niye hiç kan yok. Musluk mu lan bu her vurduğunda su gibi aksın. Derilerimize özel merhemler sürüyoree. Dove saolsun. Engelliyor kanların akmasını. Ya. İşte böle.
Emıl: ne kadar kazanıyosunuz aylık?
Jeff: çok kazanamıyoz be abi. Sayısal loto civarında filan.
Emıl: bağkurlu musun peki?
Jeff: yok abi ben “bağsur”luyum rahat oturamıyorum.
Emıl: hea. İyimiş. Şimdi tv izleyicilerinden gelen sorularla devam ediyoruz. Amerikadan Ali Buhran Solar adlı kişiden geliyor soru: “ ıssız bir adaya düşseydi yanına 3 şey olarak ne alırdı?” aman ne yaratıcı soru. Karı kılıklı şey.
Jeff: hmmm çalışmadığım yerden sordu öss. Ne biliyim sonuçta ıssız bir adaysa, bir film ekibi, 50 civarı insan ve bilimum araç gereç alırım.
Emıl: insanı napıcan olum orda. Sırf kızlarsa eyvallay da bi de film ekibini anlayamadım.
Jeff: lost un final bölümünü çekmek için tabi ki. Sik gibi son yaptılar. Ben daha iyisini çekecem. Eh adaya götürdüğüm kızları da “götürcem”. Kırbaç, kelepçe, zincir filan da alet edevat. Söylemesi ayıp ben biraz seks düşkünüyümdür de.
Emıl: olum ulusal yayındayız madem söylemesi ayıp niye söylüyorsun yarrock. Elim ayağım titredi şerefsizim. Sıra ikinci sorumuzda. Tahtarevalli ali paşada ikamet eden Fakur lalyaz adlı kardeşimizden. Diyor ki “ ezan okunduğu sırada su içsek orucumuzu erken açmış olur muyuz?” bi dakka lan hatlar karışmış. Bu bizim seyirci değil. yan stüdyoda bayram abi var çok feyzli birisi. Onun programınadır bu soru. Neyse o zaman buradaki seyircilerden alalım bi tane. heh sen şişko olan sen sor.
Seyirci: anaa jeff hardy lan. Valla jeff hardy. Ne haber lan jeff yenicen mi bugün . ahihiahi. Şimdi biz arkadaşlarla kendi aramızda smackdown oynuyoruz. Okulda, babalarımız iş yerinde ve takibi evde sokakta heryerde amuagoyyim. Yalnız ben birazcık şişmancayım gördüğünüz gibi. Arkadaşlar tekila pardon takla atarken ben sadece yumruh atıyorre. Biz şişmanlar için bikaç hareket gösterebilin mi? Benim yoğumlamam bu kadar.
Jeff: bizim smackdown da bi big show var bildin mi? Napıyor o hayvan? Böyle kaldırıyor milleti yerlere filan çarpıyor. Anca o. Sen de o kalıpla en fazla bunu yaparsın. Nah atarsın takla filan. Takla demişken emılcığım, biliyorsun benim kendime has bir taklam var ismi jeff hardy swanton bombası diye geçiyor. Elinizde varsa o görüntüyü bir girelim. Hah işte bu.
Gördüğünüz gibi baya atletik bir hareket. Şişkolar lafım size. Screw you!! Kilo verin amk. Bakın nerdeyse hepimiz kaslı kuslu insanlarız. Kilolarını da al git!! Altın çilek diyeti yapın. Sadece 69 lira. Sıça sıça bi hal oluyorsunuz. Hal-i-süneyşın.
Emıl: çok doğru konuştun hay ağzını öpeyim. Yav, deminden beridir gözüme çarpıyor, soracam soracam sormadım. Senin yüzüne noolmuş?
Jeff: noolmuş???
Emıl: ben de onu diyorum amk ne bu halin. Annen kızacak sonra. Lekesi geçmiyor onların. Neyse bu benim işim değil. yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz. Programın klasiği olan “sence hangisi” adlı kısımdayız. İşte here we go. Türk kızları kadar kıllı olan esmer Kate Upton mı (kısa bir saygı duruşu), yoksa alessandra ambrosio vücudunda sürekli şarkı söyleyen demet akalın kafası mı?
Jeff: çok zor sordun be abi. Joker hakkım da bitmiş. Tekerleme söyleyeyim hangisinde biterse o olsun. Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş. Madem adem madende badem yemiş, adem niye madenden badem getirmemiş? Kate upton çıktı. En azından hayali güzel.
Emıl: tebrik ederim kardeşim. Ben olsam aynısını seçerdim. Gel seni öpeyim de uğurlayayım. Hoop dur lan uzatma yüzünü bana doğru. Her tarafımı boya yapacan. Tokalaştık yeter. Hadi güle güle. Muhasebeye uğra paranı vercekler.
Evvvet seygili seyirciler, güzel bir programın dağaa sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bütün içtenlğiyle biraz da zorla sorularımıza yanıt verdi jeff hardy. Pek efendi çocuk. Yayında ve yapımda emekleyen herkese çok teşekkürler, bir sonrakinde görüşmek dileğiyle esen kalın, esenlerde kalın. Muaah.
Merhaba sayın seyirciler. Uzun bir aradan sonra birlikteyiz. Malum biliyorsunuz kanalımız, gösterdiği bazı videolardan sonra yayın yasağı almak durumunda kaldı. Hep RTÜK ün hatası. Yav kardeşim iki tane fil sickişiyorsa sana ne? Belgesel bu. Hasta olunca doktora üreme takımlarını gösteriyorsun. Bu da aynı hesap. Neyyseeee. Bugün gene çok bomba bir konuğumuz var. Evet çocuklar ekran başına. Her şey sizin için. Aaaa bi dakka.
Bu şey diğil mi lan hani saat 9 buçuk olunca çıkıyo. Herkes yatağa filan. Sorry kids. Başka bahara. Evet sözü daha fazla uzatmak istemiyooooooooorum ve konuğumu çağırmak istiyorum. Oynat uğurcum. Bayanlar baylar, kemerlerini bağlayın, maskelerini çıkarın ve selam durun: JEFF HARDY!!!!!
Emıl: selamün aleyküm jeff kardeş nasıl gidiyor? Hiç aramıyorsun sormuyorsun bak Undertaker abin de diyo hiç aramıyo sormuyo. Ehe.
Jeff: sorma be abi iş güç. Sen nasılsın inşallah yenge nasıl?
Emıl: abartma. Evet hoş geldin yayınımıza. Daha önce Fatih Terim, Serdar Ortaç ve Prezidente Barrock Obama bizleydi. önceki konuklarımız hakkında ne düşünüyorsun öğrenebilir miyiz?
Jeff: şimdi emılcığım Fatih Terim benim çok sevdiğim bir abimdir. Biz 2 sene onunla beraber Meksika da çalıştık. Uyuşturucu işindeydik. Yaklaşık 20 kişilik bir gruptuk, kendisi de bizim liderimizdi. Eğer ben bugün buralarda isem, bundaki en büyük katkı başta anne ve babama birazcık da mahallenin sütçüsü Selim abiye aittir. Aslında en çok sütçüye aittir. Tip olarak da andırıyorum. Fatih hoca işin sadece sıvama kısmındaydı.
Serdar ı pek tanımıyorum. Sadece ilk apaçi olduğunu duydum. Shequill stayla. Biliyorsun bizim oralarda kanye west, leydi gargamel ve Shakir Ağa gibi üst düzey şarkıcılar var. Serdar onların seks kelepçesi bile olamaz. Birazcık ünlü pilot Jet Li yi andırıyor o kadar. Şarkı sözleri berbat. “ seni çöpe ataceğim poşete yazık/bir siyara yakaceğim ateşe yazık” bu ne tanrı aşkına. Sayın Serdar sözüm sana! Bırak artık yaz şarkıları yapmayı. Bu halkın Barış Manço gibi bir üstadı vardı. Senin gibilere ihtiyacı yok.
Obama yı ise tanımayan yoktur. Dışarıda hanım evladı, mutfakta brender, yatakta ise zencidir kendisi. Geçenlerde onun evine iftara davetliydim. Misafiriz elimiz boş gitmek olmaz. Dedim ne alayım ne alayım. Biliyorsunuz kendisi Virginia Üniversitesi mezunu. Dedim öyle bir hediye alayım ki gençlik yıllarına götüreyim onu. Gittim bi HEROTİK şopa. Böyle bissürü alet edevat var. Hiçbirisinin ne işe yaradığını bilmiyorum. Kasiyerin yanına gittim bi hoş oldum. Dedim ki bir erkek arkadaşıma hediye alcam filan filan. Karı güldü. Birazdan gelirim deyip ayrıldı. 5 dk sonra döndü. Elinde obama. Vay amk.
“bu aralar kampanya var. Obama şişmesi alana 55 cm lik dildo hediye. Titrerken müzik çalıyo. “da di da dildoooo, dildoooo dadam dildoooo” diye devam ediyo. Tamam deyip almaya karar verdim. 45 dallırs tuttu. Hediye paketi yaptırdım şöyle bir güzel. Bi de şeker aldım. Afedersiniz şekli yorriks e çok benziyor hatta o diyebilirim. İngiltere den Azmayil adlı arkadaşım getirmişti. Bi kutu da ondan aldım.
Atladım arabaya geliyorum. Beyaz sarayda oturuyo kavaşe. Girerken X ray araması var. Aha dedim yourrock ı yedik. Ben korka korka uzattım paketi. Ekrana şöyle bir göz attım. Gözlerime inanamadım. Dildonun yerine deniz hıyarı, şişmeninkinde ise sünger bob oyuncağı vardı. Meğer obama ibnesi hileli yazılım yaptırmış. Bill Gates e yaptırmış.
Bill Gates demişken onunla ilgili de bir anımı anlatayım. 2 ay önce bir resepsiyondayım. Dünyanın en zeki adamları var işte Stephen Hawking (adam king ), Criss angel, Ruud van Nistelrooy, Serhat Ulueren filan. Baktım ilerde oturuyo bu. Elinde Tekirdağ rakısı. Biraz muhabbet ettik. Ben bunu resepsiyondan 2 gün önce bankada görmüştüm. “ hayırdır abi geçenlerde bankadaydın noldu?” diye sordum. “bi borç mevzusu vardı da onun için ordaydım” diye cevapladı. şaşırdım ben amk. “abi yanlış anlama ama senin paraya mı ihtiyacın var?” bu kez o şaşırmıştı. “ yok be olum bankanın vardı” dedi. Ulan ne komik adam bu Bill Gates. Allah toprağını bol etsin. Yaklaşık 10 bin dönüm kadar.
Neyse işte girdim Beyaz Saraya, Tanrı seni inandırsın ben böyle bir yer görmedim. Tamamen kandırmaca. Hatta duvarlar filan kartondan yapılmış. Göz yanılması. Şaka lan şaka. Her yer altın hamuğagoyyim. Yerler cam filan. Bakıyon kendini görüyon. Bu binayı diken adam kör olmuş. Tabi olur. Işık vurduğunda parlıyor hep. Her daim güneş gözlüğü takmak zorundasın. Zor iş.
Geldim içeriye, selamlaştık filan. Doğruca sofraya geçtik. Sofrada yok yok. Yeni meyve gelmiş afrikadan ismi “yok”. Tuzlu bir meyve. Menü baya zengindi şimdi sayamam. Ben tabi yanımda hediyelerle geldim, bunlar meraklandı içinde ne var diye. Dedim sonra aç. Yemekten önce yersen iştahın kaçar (yazar burada ince espri yaptı) yemekler yendi, sofra toplandı gagaydı gugaydı sıra geldi hediyeyi açmaya. Herkes el ele tutuştu, 10 dan geriye saydık. “büyük hissediyorum” dedi obama. Paketi açtı, gerçekten de büyüktü. Bir sevindi bir sevindi anlatamam. “benimki baya eskimişti iyi oldu” dedi. sapık. Allah ıslah etsin. İşte böyle bir anım var sonu belli değil. ne sandım yannağam. İlla son mu olcak.
Emıl: tamam ulan anladık kes. Şimdi birazcık özel hayatına değinelim. Konumuz sırlar. Bize anlatmanda bir mağsur görmediğin sırrın var mı?
Jeff: bi düşüneyim….. evet bi tane geldi. Üniversiteye giderken kısa bir süreliğine bir köpekle birlikteliğim olmuştu. Pek anlaşamıyorduk kendisiyle.
Emıl: nasıl lan? Bir köpek mi? Give me more details now. Hemen altyazı geçin beyler.
Jeff: şimdi abi benim dedemin çiftliği vardı teksasta. Baya büyük. İçinde her bi hayvan evladı mevcut. Yaklaşık 25 tane de köpek vardı. Benimkinin ismi Elizabet idi. Böyle beyaz tüylü şirin bişeydi. Bunu ben eğitiyordum genelde. Baya yakınlaştık.
Bizim oralarda her Mayıs ayının 13. Gününde şenlikler olur yarışmalar yapılır. Değişik tarzda yarışmalar. Bunlardan bir tanesi de köpeciklerle ilgili. En iyi eğitimli köpek sahibine bir miktar para ödülü var. Hasan abi dobermanı seçti, Turgut amca Sivas kangalı. Ben de Elizabet i seçtim. Bir grup misali. Birlikteliğimiz bundan ibaret.
Emıl: hay ağzına sıçratayım. Ben de korktum amk köpek filan sicktin diye. Meğer grup manasındaki birliktelikmiş. Kaldırın abi altyazıyı önemli bişey değil.
Jeff: sana hiç yakıştıramadım abi beni neye benzettin. Sana aynen iyade ediyorum. Kimse bana dogfucker diyemez.
Emıl: herneyse. Biraz da programa dönelim. Hep söylenir ya “abi onlar gerçekten vurmuyoo yeaa ben biliyorum filan” ne diyeceksin iddialarla ilgili?
Jeff: dürüst olmak gerekirse bazı vuruşlarımız kandırmaca. Özellikle tekmelerimiz. Ama yumruklar, atlamalar filan hepsi gerçek. Bütün güreşçiler sigortalı. Çıkışta direk ameliyata giriyoruz. Biz de insanız. Ha diyeceksin ki niye hiç kan yok. Musluk mu lan bu her vurduğunda su gibi aksın. Derilerimize özel merhemler sürüyoree. Dove saolsun. Engelliyor kanların akmasını. Ya. İşte böle.
Emıl: ne kadar kazanıyosunuz aylık?
Jeff: çok kazanamıyoz be abi. Sayısal loto civarında filan.
Emıl: bağkurlu musun peki?
Jeff: yok abi ben “bağsur”luyum rahat oturamıyorum.
Emıl: hea. İyimiş. Şimdi tv izleyicilerinden gelen sorularla devam ediyoruz. Amerikadan Ali Buhran Solar adlı kişiden geliyor soru: “ ıssız bir adaya düşseydi yanına 3 şey olarak ne alırdı?” aman ne yaratıcı soru. Karı kılıklı şey.
Jeff: hmmm çalışmadığım yerden sordu öss. Ne biliyim sonuçta ıssız bir adaysa, bir film ekibi, 50 civarı insan ve bilimum araç gereç alırım.
Emıl: insanı napıcan olum orda. Sırf kızlarsa eyvallay da bi de film ekibini anlayamadım.
Jeff: lost un final bölümünü çekmek için tabi ki. Sik gibi son yaptılar. Ben daha iyisini çekecem. Eh adaya götürdüğüm kızları da “götürcem”. Kırbaç, kelepçe, zincir filan da alet edevat. Söylemesi ayıp ben biraz seks düşkünüyümdür de.
Emıl: olum ulusal yayındayız madem söylemesi ayıp niye söylüyorsun yarrock. Elim ayağım titredi şerefsizim. Sıra ikinci sorumuzda. Tahtarevalli ali paşada ikamet eden Fakur lalyaz adlı kardeşimizden. Diyor ki “ ezan okunduğu sırada su içsek orucumuzu erken açmış olur muyuz?” bi dakka lan hatlar karışmış. Bu bizim seyirci değil. yan stüdyoda bayram abi var çok feyzli birisi. Onun programınadır bu soru. Neyse o zaman buradaki seyircilerden alalım bi tane. heh sen şişko olan sen sor.
Seyirci: anaa jeff hardy lan. Valla jeff hardy. Ne haber lan jeff yenicen mi bugün . ahihiahi. Şimdi biz arkadaşlarla kendi aramızda smackdown oynuyoruz. Okulda, babalarımız iş yerinde ve takibi evde sokakta heryerde amuagoyyim. Yalnız ben birazcık şişmancayım gördüğünüz gibi. Arkadaşlar tekila pardon takla atarken ben sadece yumruh atıyorre. Biz şişmanlar için bikaç hareket gösterebilin mi? Benim yoğumlamam bu kadar.
Jeff: bizim smackdown da bi big show var bildin mi? Napıyor o hayvan? Böyle kaldırıyor milleti yerlere filan çarpıyor. Anca o. Sen de o kalıpla en fazla bunu yaparsın. Nah atarsın takla filan. Takla demişken emılcığım, biliyorsun benim kendime has bir taklam var ismi jeff hardy swanton bombası diye geçiyor. Elinizde varsa o görüntüyü bir girelim. Hah işte bu.
Gördüğünüz gibi baya atletik bir hareket. Şişkolar lafım size. Screw you!! Kilo verin amk. Bakın nerdeyse hepimiz kaslı kuslu insanlarız. Kilolarını da al git!! Altın çilek diyeti yapın. Sadece 69 lira. Sıça sıça bi hal oluyorsunuz. Hal-i-süneyşın.
Emıl: çok doğru konuştun hay ağzını öpeyim. Yav, deminden beridir gözüme çarpıyor, soracam soracam sormadım. Senin yüzüne noolmuş?
Jeff: noolmuş???
Emıl: ben de onu diyorum amk ne bu halin. Annen kızacak sonra. Lekesi geçmiyor onların. Neyse bu benim işim değil. yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz. Programın klasiği olan “sence hangisi” adlı kısımdayız. İşte here we go. Türk kızları kadar kıllı olan esmer Kate Upton mı (kısa bir saygı duruşu), yoksa alessandra ambrosio vücudunda sürekli şarkı söyleyen demet akalın kafası mı?
Jeff: çok zor sordun be abi. Joker hakkım da bitmiş. Tekerleme söyleyeyim hangisinde biterse o olsun. Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş. Madem adem madende badem yemiş, adem niye madenden badem getirmemiş? Kate upton çıktı. En azından hayali güzel.
Emıl: tebrik ederim kardeşim. Ben olsam aynısını seçerdim. Gel seni öpeyim de uğurlayayım. Hoop dur lan uzatma yüzünü bana doğru. Her tarafımı boya yapacan. Tokalaştık yeter. Hadi güle güle. Muhasebeye uğra paranı vercekler.
Evvvet seygili seyirciler, güzel bir programın dağaa sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bütün içtenlğiyle biraz da zorla sorularımıza yanıt verdi jeff hardy. Pek efendi çocuk. Yayında ve yapımda emekleyen herkese çok teşekkürler, bir sonrakinde görüşmek dileğiyle esen kalın, esenlerde kalın. Muaah.
8 Ağustos 2011 Pazartesi
hanım baltayı getir
s.a nbr nslsın qhanqi NaPıYsN
Ramazan dolayısıyla kapanmış olmamız gerekiyor aslında ama müftülüğe sordum sıkıntı olmaz dedi. Müftülük demişken geçenlerde Cuma namazından sonra imamın yanına gittim bişey sorcam diye. Gittim dedim ki “hocam rus hatunlarla birlikte olmak günah mıdır” hoca bu durur mu patlatmış cevabı: “Da!” elini öpüp ayrıldım.
Gene olağanüstü bir hikaye ile karşınızda olaceğiz. Rahmetli kemal sunal ın bi lafı vardı çok sevdiğim. “ Evet hı hı ”. Ruhu şad olsun.
Her zaman olduğu gibi günün anlam ve önemine binaen bi şarkı gönderiyorum dinleyin kendinize gelin.
Direk giriyorum kaygan zemin dikkatli olun.
Yıllardan 1967. Hava nasıl sıcak donun götüne yapışır. Okuyoruz. Nerde mi? Penissilvanya da. Öğrenci adamız, cebimizde 5 kuruş, tam akbil ve ölümüne ter kokusu. Okulun bitmesine 1 ay kalmış horul horul ders çalışıyoruz. Ense stayla. Zaten kalacağımız kesinleşmiş. Neden kendimizi salmıyoruz dedik. Arkadaş grubumuz var. Hayat bize güzel amk. Ne istersek onu yapıyoruz. Altımızda chevrolet impala mızda var. Atladık arabaya kafamıza ilk esen şeyi yapacaz. Arabayı Zerdüş kullanıyo. Ön koltukta big ass lerden biri olarak ben oturuyorum. Emanuelson. Arkada Östaki, Çıngırak ve Fırkateyn var. Bas gaza aşkım bas gaza!!
Kasette AC/DC var. Highway to Hell çalıyor. Ağızda sigaralar. Bastık gaza gidiyoruz. Bir anda benim 3000 IQ luk beynime muhteşem bir fikir geldi. Döndüm Zerdüşe. “neden gözün kapalı sürmüyorsun” diye sordum. Herkes anında sustu. Birbirimize bakıyorduk. “hay dinazor billurları” diye bağırdı bu. “süper fikir lan hatta hepimiz kapayalım heyecan olur” dedi. Delganlı adamız bize ekşın lazım. Herkes kabul etti. İlk ışıklardan sonra yapacaktık bunu. Anasını satayım çok gaz bir hareketti. Çıngırak birazcık telaşlanır gibi oldu antidepresan viagralardan aldı bi tane. Östaki onları sakız niyetine çiğniyo. Piskopat. Hiç sevmiyorum lan onu. Ama iyi sevişiyor namussuz hakkını vermek lazım. Yiğidi öldür sonra sahip ol demişler. Yeah.
Beklediğimiz an gelmişti. Sağı solu kolaçan ettik. Çok fazla olmasa da belli miktar araba vardı ve bu bizim işimize gelirdi. Zarar vermeden bi boka yaramaz heyecan. O değilde zamanında fox tv de heycanlı diye magazin programı vardı akşam pornosu gibi haberler veriyorlardı. Benim laptoptaki 150 GB lik System32 dosyasından içindekilerden hiçbir farkları yoktu. Neyse geçelim konumuz bu değil. yeşil yandı Zerdüş bastı. Motor sesi dinliyoruz gözlerimiz kapalı. Direksiyonu hiç kıvırmıyo sağa sola. Dümdüz gidiyoruz. Böyle böyle giderken…..
Bi anda bi rampa çıktığımızı hissettik. Gözlerimiz hala kapalı. Küfürler havada uçuşuyo. En çok Östaki ediyo. Fırkateyn de ona eşlik ediyo. Biraz daha rampa çıktııııık sonra havalardayız. Hani kuşlar ağaçlaaarr, binbir renkli sikikleeeerr. “kimse gözünü açmasın” diye bağırdı Çıngırak. Sanki zincir vurdular gözlere. Biraz süzüldük, süzüldük süzüldük yaklaşık 10 sn sonra “ÇAAAAATTTTT!!!!” diye yere vurduk. Herkes hayattaydı sanırım. Artık açmalıydık gözleri. Zerdüş “ Ben Üç deyince” dedi. Saydı ve tam 3 olduğunda açtık gözleri. Ananı sliimmm. Nereye mi düşmüştük? Keep reading.
Uluslar arası antik tarihi eserler müzesine düşmüştük. Çatıda Delikopter için pist yapmışlar. Fırkateyn “sanki oyunlarda şansı fulledik amk” dedi. Gerçekten iyi ballıydık. Anzar balı. Öldüreninden. Kapıları açıp çıktık ama bir sorun vardı. Zerdüş çarpmanın etkisiyle arabaya sıkışmıştı. O kalıpla tabi sıkışır. Hayvan. Bize levye lazımdı. Nerden mi bulduk? Cevap Östaki. Dedik ta adam piskopat diye. Millet dilinin altında jilet taşır bu levye taşıyo. Aldık levyeyi yüklendik kapıya, zar zor araladık. Normalde arabaların üstü açık olur bizimkinin yanları açıktı artık. Amayzing ulan!!
Yangın merdiveni vasıtasıyla aşağıya indik. Bayaaa kalabalıktı. Pazar günü diye millet çıkmış gelmiş. Halk günü ayağına bedava yapmışlar. Hak verdim millete. Bedava olsun ikizimi de getiririm (Barika-t- stayla). Biz böyle beş sap gezmeye başladık müzesi. Bayağı da büyük lan. Amerika abi adamlar yapıyo. Her şeyin en büyüğü amerikadadır diye bi laf vardır zaten. Böyle standlara filan bakıyoruz. Kiminde yemek ikramı var. Ama genelde bayat oluyo. Hatta elemanlardan birisi suyu kendi yapmış. Buradan böyle damıtıyormuş. Yalnız herif gey fazla yaklaşmayın.
Böyle böyle gezerken, ben bi ara gruba baktım birisi eksik. Çıngırak kaybolmuş. Zaten enteresan bir tip. Elinde laptopla tavaf yapacak kadar. Dedik biz bunu bulalım. Cep telefonundan arayalım dedik yok çekmiyo. Mecbur zaten 4 kişiyiz 2 şer olarak ayrılalım dedik. Benle Östaki Zerdüş ile Fırkateyn. taş kağıt makat yaptık. Makat yapan her zaman kazanır. Nasıl yapıldığını söylemiycem.
Östaki ile sağ taraftan gittik biz. “Çıngıraaaaakkkk” diye sesleniyoruz. Düşünün “k” harfini bile uzatıyoruz o derece. Ama etraf çok kalabalık. Böyle cevahir alışveriş merkezi gibi. Bütün apaçiler orda. 20 yy. a girdik hala apaçiler var. Suck!. Seslenerek ilerlerken guitar hero standını gördük. Böyle bütün dallamalar toplanmış. Easy de bile fail oluyorlar. Bakıştık biz Östakiyle. O an bi elenktrinklendik. Hani yanımda prezervlatif olsa hemen sevişirdik o derece. Aldık biz gitarları, getirdik seviyeyi expert e. Ahanda şu şarkıyı çalıyoruz.
Biz kendimizi şarkıya kaptırmışız meğer etraf chicks kaynıyormuş. Memeli olanlarından. Ben sarışınlara bayılırım. Heryerde de söylerim. Aldım bi tanesini, götürdüm “restroom” a. İyice bi dinlendik. Cem dinlenmiş. Östaki ise pek keyifli değildi 6 tanesiyle yatıp bıraktı. Biz kanatta bunlar yaşanıyorken, diğer grup neler yapıyor acaba? Kameğralarımızı şimdi oraya çeviriyoruz.
Zerdüşle Fırkateyn kol kola girmiş, herkese Çıngırakın resmini gösteriyorlardı. Belki gören vardır diye. Ama bişey dikkatlerini çekti. Etraf pek kalabalık değildi. Fırkateyn dedi ki “sabahtan beri arıyoruz amk karnım acıktı bişiler yiyek” Zerdüş bu, yemeği duyunca dayanamaz. Okey çıkınca ondan da restoranların olduğu yere gittiler. Gittiler ama bir de ne görsünler? Yarışma varmış amk. Sosis yeme yarışması. Herkes standın etradına toplanmış yarışmacıları izliyordu bağırıyordu filan. Bunlar kalabalığı yarra yarra ilerlediler en öne geldiler. Şaşkınlıklarını gizleyemediler. Çıngırak yarışıyordu lan. Böyle 60 tane sosisli yemiş. İncecik adam lan nasıl sığmış o kadar şey mideye. Yarışmayı kazanmış bu. Ödül olarak da bereket getirsin diye tanrısını vermişler. Aslında o heykeli yasaklamaları lazım. Olan var olmayan var. Ğayıp ğayıp.
Bunlar Çıngırak ı bulunca çok sevindiler tabi. Şimdi sıra birbirimizi bulmak vardı. Telefon çekmeyince yaptığımız özel bir haberleşme sistemimiz vardı bizim. Şimdi burada ifşa gibi olcak ama neyse. “üçümüze üçümüz bayram etsin çükümüz” sistemi. Bu üçü, şeyleriyle bir Mercedes amblemi yapıyorlar ortada. Ve aynı anda şunları söylüyorlar “spiritus imundi on di laya poseno ameno tui oudi ..” yok lan bu değildi. Şeytan çağırmayak yanlışlıkla. Heh tamam .” Selena selena” o anda bir görüntü beliriyor ve çat diye birbirimizi buluyoruz. Çok uğraştık bunu bulmak için ama değdi. Hem 20 kullanım 69 lira. 69 u çok seveceğiz. Ercan hariç.
Hepimiz binanın çatısında buluştuk. Östaki Çıngırak ı gördüğü anda hemen boynuna sarıldı. “senin için çok endişelendim” dedi. Sonra da fena bir tokat attı. “neden haber vermiyorsun lan gittiğinde” diye atarlandı. Meğer Östaki hoşlanıyormuş Çıngırak tan. Kısa bir sessizlik oldu. Bu ikisi birbilerine sarıldılar . O ara benim gözüm Zerdüş e kaydı. Gözleri dolmuş bi şekilde Fırkateyn e bakıyordu. Fırkateyn de ona döndü. Onlar da birbirlerine sarılıp ağlamaya başladı. Herkesin içindeki aşk ortaya çıkmıştı amk. Hani geydik filan ama çaktırmıyorduk. Demek ki bir ayrılığa bakıyormuş. Hepsi manita yapmıştı kendine. Bense tek sadık yarim elime kalmıştım. En azından fakbadilerim var. Onlarla idare ederiz. Please click to full movie.
Arabaya bindik tekrar. Ben sürüyorum. Vites tutmaktan hoşlanıyorum napayım. Hem aşıkların arasına girmek olmazdı di mi. Ama bir sorun vardı o arabayı biz gökten indirdik tekrar yere nasıl indircez. “yangın merdiveni” dedi Çıngırak. Hak verdim. Oraya doğru sürdüm arabayı. Tahtadan yapılmış bir yangın merdiveni. Sanırım müteahhit laz. 2. katta da bitiyor. Hay amk. Hızlı hızlı dönemeçlerden geçip seri bir şeklide aşağıya indik. Araba fena hurdalanmıştı. Tamire götürmek lazımdı. İşte ben işte beyin.. Onun da çaresini bulmuştum. Arabayı tenha yere çekip torpido gözüne bağladığım klavyeden “aspirine” yazdım. Hem bütün yaralarımız iyileşmişti hem de arabamız sağlamdı. Durmak yok yola devam. AQ PARTY.
Yolumuza devam ediyorduk. Saat daha 4 tü. Yapacak iş çok. Ön koltukta oturan Fırkateyn gazete okuyordu. “lan hamuğagoduklarım şenlik varmış lan gidek mi?” dedi. Ohayo da Ayova adlı bir kasabanın şenlikleriymiş. Herkes davetli. Nerde çokluk orda bolluk felsefesiyle ve yapacak işimiz olmadığı için şenliklere gitmeye karar verdik. Bizde benzin bitmez aga. Bir süratli sürüyorum ki sormayın. Zerdüş ün A4 sürme muhabbeti gibi. Hız göstergesi kafayı yedi. Yarım saatte gelmiştik amk. Annem görseydi gurur duyardı benle. Gösteriler ve yarışmalarda 5 te başlıyordu. Ne ballıyız.
Kısaca bazı yarışmalar şöyle: çuvala girip zıplayarrak finişe ulaşma, 25 metre yükseklikten suya artistik dalış, counter strike da sadece bıçak kullanarak son adam olma, psişik güçlerle kürek eğme ve en bombası şehrin en güçlü adamını güreşte yenip muhtarın kızına sahip olma. Şöyle bir baktık, görev paylaşımı yaptık. Hedefimiz 5 altın. İlk olarak 25 metre atlama yarışı vardı. Aramızdaki en iyi yüzücü Fırkateyn idi biz de onu seçtik. Bi güzel soyduk bunu, arkasından su dökerek tepeye uğurladık. Heyecanlı saatler parmaktan sonra.
Zorlu rakipler vardı her yarışmada. Ölüm grubu stayla. Jüri üyeleri 3 kişi ve bütün yarışmaya onlar bakıyor. Kuddusi müftüoğlu, Kelin Avşar ve yaz gecelerinin vazgeçilmezi Macun Kıllıcadı. Fırkateyn yukarda, biz aşağıda, yar sileyır sileyır. Sırayla atlamaya başladı yarışmacılar. bi tanesi fena atladı. 3 salto, 2 palto, 1 şıpagatla gayet iyi bir dalış yaptı. Ve işte sıra bizim elemanda. Derin bir nefes aldı, karın kaslarını kastı ve atlayışını yaptı. OMFG!! Heryerinden öpüyorum rüştü. O nasıl bir atlayış, o nasıl süzülüş. Havada 3 rüku, 2 secde, 2 kıyam ve bir son oturuşla bitirdi. Seyirciler çılgın. En yüksek puanı aldı. İlk altın hedefi tamam. Sıra çuval yarışı için bende.
Çuvallara Balküpü şeker sponsor olmuş. 7 kişi var. 2 zenci, 1 rus, 1 malezyalı, 2 ingiliz ve ben. Bahisler zenciler üzerine. Saatçi tayfa. ben 4. kulvarda yarışıyorum. Yerlerimizi aldık hepimiz. silah patladı koşu başladı. Çekirge gibi yavşaklar. İyi zıplayan kazansın. Ben ikinci sırada götürüyorum. Birinci olan kişi zenci. Üç ayakla zıplıyor kavaşe. Tabi birinci olur. Son metrelere girdik. Ben hala devam etmek ikinci. Ama o da ne. Zenci üçüncü ayağına basmış yanlışlıkla. Yere yığıldı amele. Şöyle büyük bir zıplayışla çizgiye ulaştım ve kazandım. 2 de 2. Şampeinleri patlattık, çekirdekleri aldık ve sıra Östaki nin yarışmasına geçti.
Bu yarışma biraz garip. Biraz gerçekçilik biraz sanallık var. Yarışmacılara özel bir kıyafet giydirip bir de 3D boyut için bir gözlük takıyorlar. Oyuncular bu gözlüklerden bağlanıyorlar yarışacakları yere. Dastiki bölümü oynanacak. 12 kişi var. Herkes tek. Sadece bıçak var. Östaki baya antremanlı. Biz yurtta kalırken hep böyle oyunlar oynardık. Robocopa bağlamıştı hepsi. Kuddusi işaretini verdi yerlerini aldılar. 10 dan geriye sayım yapıldı yarışma başladı. Bölüm baya büyük. Temkinli olmalılar. Her an bir yerden birisi çıkıp öldürebilir sizi.
Östaki adeta gece gibi geliyordu. Sessiz ve derinden. Ama meydan savaşı veren kişiler de vardı. Bizimkisi uzaktan birini gördü. Hedefe kitlendi ve seri adımlarla ensesine kadar gelip sapladı bıçağı. Bu arada herhangi birisi öldüğünde kendilerine haber ulaşıyodu öldüğü. Ölen kişi gözlüğü filan çıkarıp normal hayata dönüyordu. Sayı azalmıştı baya. Herkes tuttuğunu indiriyordu. En son 6 kişi kaldı. Tam o sıra yarışmanın yeri değişti. Açık bir alana gönderildi hepsi. Çember gibi sıralanmışlardı. Işıklar gitti ve kavga başladı. bıçak sesleri, inlemeler filan. 2 dakika sonra sesler kesildi. Işıklar yandı. Ayakta kalan Östakiydi. Ağzı yüzü hep kan, kıyafetler parçalanmış hatta bıçağı körelmiş. Diliyle bileylemiş piskopat. Tabi bu görüntüler hep sanal. Sanal penetrasyon. 3 te 3 ile yapmıştık. Festival tam da istediğimiz gibi geçiyordu. Sınırsız kadın ve içki. Oyhş..
Kimilerine göre en zor, kimilerine göre en saçma oyundaydı sıra. Psişik güçlerle kürek eğme. Kaşık eğmeyi herkes yaptığı için zor yolu seçmişler doğal olarak. En az katılımcı sayısı bundaydı. Sadece 4 kişi. 1 japon, 1 çinli, 1 tayvanlı ve bizimki Çıngırak. Alan dışı tercih yapmış gibi amk. 1 dakika içinde en fazla büken kazanıyor. Bilek gücü olsaydı Zerdüş katılırdı da beyin olunca o biraz fakir kalıyor. Süre başladı sessizlik sağlandı. Mistik müzik çalınıyor konsantre olunabilmesi için. Baktım bu çekik tayfa baya iyi. Yarısına kadar iyi geldiler ama sonrasında zorlanıyorlar. Bizimkinin farkı burada çıkıyor. Çıngırak kafayı eğdikçe kürek bükülüyor. yarısına kadar kafayla eğdi. Sonra sağ elini yukarıya kaldırdı, sağ tarafına doğru çember çizecek şekilde yere doğru indirdi. Kürek “ ÇATIRTJDGŞLKMSŞDÖ” şeklinde kırıldı. Kendisini biraz zorlamış olacak ki burnundan azcıkın kan geldi. Bişi olmaz. Askere gidince unutur nasılsa.
Ve geldik en can alıcı bölüme. Zerdüş ve köyün en güçlüsü Kaya. Adam harbi kaya gibi. Duvarlarla filan antreman yapmış. Bizim Zerdüş ise inşaat köşelerinde yaptıkları kadarıyla. İşi gerçekten zor. Desteğimiz hiç eksilmeyecek tabi ki ama baya da çaba göstermesi gerekecek. Bu, şenliğin son gösterisi olduğu için herkes işini gücünü bıraktı ringin etrafına doluştu. Biz tabi en önden yerlerimizi aldık. Jüri üyeleri de yerlerini alınca geriye sadece gonk sesini duymak kaldı. Haldun Dormen gonk u çaldı ve maç başladı. Astalabista beybi!
Kaya tabi yılların tecrübesi. Şöyle bir süzdü Zerdüş ü. Kolay lokma diye düşündü. Seri bir hareketle boynuna yapıştı Zerdüş ün. Kaldırıp yere sırt üstü çaktı. “ seni buradan kazıyarak çıkaracaklar” diye söyledi Kaya. Küfürler savurdu. Çok itici. Öğyk. Zerdüş bişey demedi, toparlanmaya çalıştı. Sırtı baya acımıştı. Kaya ya doğru bakarken bi şimşek çaktı aklına. Babasının ona söylediği bir söz. “ büyük hayvanların ayaklarını yerden kesersen onların tüm bağını koparmış olursun” kaya da hayvan sayılırdı. Ama kalıbına göre küçük ayakları vardı.
Zerdüş hafif bir sırıttı, sonra hızlıca Kaya ya koşmaya başladı. yumruklarla filan oyalamaya çalışıyordu Kaya yı. Bir iki denemeden sonra Carlos tan ödünç aldığı sol ayağıyla Kaya nın sağ baldırına bir tane geçirdi ki sormayın. Et ezildi et. Kaya yerdeydi artık ve kalkamıyordu. Zerdüş çullandı üstüne yumruklarını konuşturmaya başladı. İngilizce konuşuyordu yumruklar. Kaya nın takatinin kesildiğine emin olunca ahanda tam da bu pozisyonda tuş etti onu.
Kuddusi 3 e kadar saydı, hareket etmeyince Kaya, Zerdüş kazanmış oldu. Ringin tepesinden gül yaprakları döküldü üstümüze. Dansçı kızlar geldi filan. Muhtar da geldi ringe. Ödüllerin verilmesi için herkesi kutlama standına davet etti. Bütün oyunların kazananları olarak standa çıktık biz. Bütün yerel halk ve bikaç basın mensubu oradaydı. Muhtar aldı eline mikrofonu, konuşmasına başladı. “ Bu sene ödüllerde değişiklik yaptık. Eskiden biliyosunuz bikaç dönüm arazi ve bir miktar para verirdik. Ama bu sene bunların yerine rus ve daha çok para veriyoruz. Alkışlarınızla beraber ödüller sahibini buluyor” sevinçten çılgına döndük. Ruslar da rustu ha. İyi de para kazanmıştık. Normalde Östaki Çıngırakla Zerdüş Fırkateynle aşk yaşıyordu ama hatunları görünce çok ilginç bişey oldu ve bütün geylik genlerimiz yok oldu. O parayla ben de kendime bir araba aldım ordan. 67 chevy. Malum nüfus 5 kişi arttı.
Atladık arabalara. Herkesin ödülü kucağında. Oyhş. Saat baya geç olmuştu. Yolumuz da vardı baya. Ama olsun hatunlarımız yanımızda, içeceğimiz ve yiyeceğimiz de. Açtık müzikleri, iki araba peşpeşe gidiyoruz. Ahanda bu şarkı çalıyor
Yaklaşık 6 saat araba kullandık. Hatunlar uyumuş koynumuzda. Biz de azcık alkolün ve yorgunluğun etkisiyle ufaktan gözlerimize yenik düşüyoruz. Zerdüş ü arayıp ilerdeki ilk motelde mola verelim dedim. Kabul edildi tabi ki. Şansa bak ki 10 km ötede varmış bir tane. Park ettik iki cılas arabayı yan yana. Havamızdan geçilmiyor ha. Etrafta da kimse yok amk. Havamız kendimize. Resepsiyondan herkese odayı tuttuk, kadınlarımızı içeri taşıdık. Sırayla hepimiz birbirimizin sırtına vurduk “beline kuvvet” nidalarıyla. Herkes kendi odasına geçti. Öhöm bundan sonrası RTÜK e takıldı. İsteyene özelden yazayım.
Sabaha doğru gelmiştik motele. Akşam üstü tekrar yola çıktık. Pek bişey kalmamış aslında biz çok yorgun olduğumuz için bize öyle gelmiş. 1 saat civarı sonra Penissilvanya ya giriş yaptık ki ne giriş. Manşetlere çıkmışız. Okulun ve kentin gururu olarak. Prezident Corç 3. Puşt karşıladı bizi. Kendisini sevmeyiz. Pek yüz vermeden ona, halkı selamlaya geçtik. Ben diyim 3 kişi siz deyin 3 bin kişi ordaydı. Çok saolsunlar. Macera dolu Ammerikaaaa.
Yurda döntük. Yöneticiler bizim çift olarak döndüğümüzü görmüş, özel odalar tahsis etmişler. Ünlü olmanın gözünü seveyim. Ama pek kalmadık. Eşyalarımızı topladık hepimiz ve kendi evlerimize doğru yola çıkacaktık. Benle Zerdüşt e araba vardı ama diğer 3 kalpazanda yoktu. Benim evle Çıngırak ın evi yakın onu ben bırakacaktım. Diğerleri de paytobüse bineceklermiş. Araba alacaklarmış ama onlarda. Buralarda pahalı. Boşuna fazla ödemeyek. Öpüştük koklaştık. Birbirlerimize iyi dileklerimiz sunup ayrıldık. Yeni dönemde görüşmek üzere.
Canciğerler hepinize seda sayan öpücükleri. Kendinize iyi davranın. Çavuşa selam.
Ramazan dolayısıyla kapanmış olmamız gerekiyor aslında ama müftülüğe sordum sıkıntı olmaz dedi. Müftülük demişken geçenlerde Cuma namazından sonra imamın yanına gittim bişey sorcam diye. Gittim dedim ki “hocam rus hatunlarla birlikte olmak günah mıdır” hoca bu durur mu patlatmış cevabı: “Da!” elini öpüp ayrıldım.
Gene olağanüstü bir hikaye ile karşınızda olaceğiz. Rahmetli kemal sunal ın bi lafı vardı çok sevdiğim. “ Evet hı hı ”. Ruhu şad olsun.
Her zaman olduğu gibi günün anlam ve önemine binaen bi şarkı gönderiyorum dinleyin kendinize gelin.
Direk giriyorum kaygan zemin dikkatli olun.
Yıllardan 1967. Hava nasıl sıcak donun götüne yapışır. Okuyoruz. Nerde mi? Penissilvanya da. Öğrenci adamız, cebimizde 5 kuruş, tam akbil ve ölümüne ter kokusu. Okulun bitmesine 1 ay kalmış horul horul ders çalışıyoruz. Ense stayla. Zaten kalacağımız kesinleşmiş. Neden kendimizi salmıyoruz dedik. Arkadaş grubumuz var. Hayat bize güzel amk. Ne istersek onu yapıyoruz. Altımızda chevrolet impala mızda var. Atladık arabaya kafamıza ilk esen şeyi yapacaz. Arabayı Zerdüş kullanıyo. Ön koltukta big ass lerden biri olarak ben oturuyorum. Emanuelson. Arkada Östaki, Çıngırak ve Fırkateyn var. Bas gaza aşkım bas gaza!!
Kasette AC/DC var. Highway to Hell çalıyor. Ağızda sigaralar. Bastık gaza gidiyoruz. Bir anda benim 3000 IQ luk beynime muhteşem bir fikir geldi. Döndüm Zerdüşe. “neden gözün kapalı sürmüyorsun” diye sordum. Herkes anında sustu. Birbirimize bakıyorduk. “hay dinazor billurları” diye bağırdı bu. “süper fikir lan hatta hepimiz kapayalım heyecan olur” dedi. Delganlı adamız bize ekşın lazım. Herkes kabul etti. İlk ışıklardan sonra yapacaktık bunu. Anasını satayım çok gaz bir hareketti. Çıngırak birazcık telaşlanır gibi oldu antidepresan viagralardan aldı bi tane. Östaki onları sakız niyetine çiğniyo. Piskopat. Hiç sevmiyorum lan onu. Ama iyi sevişiyor namussuz hakkını vermek lazım. Yiğidi öldür sonra sahip ol demişler. Yeah.
Beklediğimiz an gelmişti. Sağı solu kolaçan ettik. Çok fazla olmasa da belli miktar araba vardı ve bu bizim işimize gelirdi. Zarar vermeden bi boka yaramaz heyecan. O değilde zamanında fox tv de heycanlı diye magazin programı vardı akşam pornosu gibi haberler veriyorlardı. Benim laptoptaki 150 GB lik System32 dosyasından içindekilerden hiçbir farkları yoktu. Neyse geçelim konumuz bu değil. yeşil yandı Zerdüş bastı. Motor sesi dinliyoruz gözlerimiz kapalı. Direksiyonu hiç kıvırmıyo sağa sola. Dümdüz gidiyoruz. Böyle böyle giderken…..
Bi anda bi rampa çıktığımızı hissettik. Gözlerimiz hala kapalı. Küfürler havada uçuşuyo. En çok Östaki ediyo. Fırkateyn de ona eşlik ediyo. Biraz daha rampa çıktııııık sonra havalardayız. Hani kuşlar ağaçlaaarr, binbir renkli sikikleeeerr. “kimse gözünü açmasın” diye bağırdı Çıngırak. Sanki zincir vurdular gözlere. Biraz süzüldük, süzüldük süzüldük yaklaşık 10 sn sonra “ÇAAAAATTTTT!!!!” diye yere vurduk. Herkes hayattaydı sanırım. Artık açmalıydık gözleri. Zerdüş “ Ben Üç deyince” dedi. Saydı ve tam 3 olduğunda açtık gözleri. Ananı sliimmm. Nereye mi düşmüştük? Keep reading.
Uluslar arası antik tarihi eserler müzesine düşmüştük. Çatıda Delikopter için pist yapmışlar. Fırkateyn “sanki oyunlarda şansı fulledik amk” dedi. Gerçekten iyi ballıydık. Anzar balı. Öldüreninden. Kapıları açıp çıktık ama bir sorun vardı. Zerdüş çarpmanın etkisiyle arabaya sıkışmıştı. O kalıpla tabi sıkışır. Hayvan. Bize levye lazımdı. Nerden mi bulduk? Cevap Östaki. Dedik ta adam piskopat diye. Millet dilinin altında jilet taşır bu levye taşıyo. Aldık levyeyi yüklendik kapıya, zar zor araladık. Normalde arabaların üstü açık olur bizimkinin yanları açıktı artık. Amayzing ulan!!
Yangın merdiveni vasıtasıyla aşağıya indik. Bayaaa kalabalıktı. Pazar günü diye millet çıkmış gelmiş. Halk günü ayağına bedava yapmışlar. Hak verdim millete. Bedava olsun ikizimi de getiririm (Barika-t- stayla). Biz böyle beş sap gezmeye başladık müzesi. Bayağı da büyük lan. Amerika abi adamlar yapıyo. Her şeyin en büyüğü amerikadadır diye bi laf vardır zaten. Böyle standlara filan bakıyoruz. Kiminde yemek ikramı var. Ama genelde bayat oluyo. Hatta elemanlardan birisi suyu kendi yapmış. Buradan böyle damıtıyormuş. Yalnız herif gey fazla yaklaşmayın.
Böyle böyle gezerken, ben bi ara gruba baktım birisi eksik. Çıngırak kaybolmuş. Zaten enteresan bir tip. Elinde laptopla tavaf yapacak kadar. Dedik biz bunu bulalım. Cep telefonundan arayalım dedik yok çekmiyo. Mecbur zaten 4 kişiyiz 2 şer olarak ayrılalım dedik. Benle Östaki Zerdüş ile Fırkateyn. taş kağıt makat yaptık. Makat yapan her zaman kazanır. Nasıl yapıldığını söylemiycem.
Östaki ile sağ taraftan gittik biz. “Çıngıraaaaakkkk” diye sesleniyoruz. Düşünün “k” harfini bile uzatıyoruz o derece. Ama etraf çok kalabalık. Böyle cevahir alışveriş merkezi gibi. Bütün apaçiler orda. 20 yy. a girdik hala apaçiler var. Suck!. Seslenerek ilerlerken guitar hero standını gördük. Böyle bütün dallamalar toplanmış. Easy de bile fail oluyorlar. Bakıştık biz Östakiyle. O an bi elenktrinklendik. Hani yanımda prezervlatif olsa hemen sevişirdik o derece. Aldık biz gitarları, getirdik seviyeyi expert e. Ahanda şu şarkıyı çalıyoruz.
Biz kendimizi şarkıya kaptırmışız meğer etraf chicks kaynıyormuş. Memeli olanlarından. Ben sarışınlara bayılırım. Heryerde de söylerim. Aldım bi tanesini, götürdüm “restroom” a. İyice bi dinlendik. Cem dinlenmiş. Östaki ise pek keyifli değildi 6 tanesiyle yatıp bıraktı. Biz kanatta bunlar yaşanıyorken, diğer grup neler yapıyor acaba? Kameğralarımızı şimdi oraya çeviriyoruz.
Zerdüşle Fırkateyn kol kola girmiş, herkese Çıngırakın resmini gösteriyorlardı. Belki gören vardır diye. Ama bişey dikkatlerini çekti. Etraf pek kalabalık değildi. Fırkateyn dedi ki “sabahtan beri arıyoruz amk karnım acıktı bişiler yiyek” Zerdüş bu, yemeği duyunca dayanamaz. Okey çıkınca ondan da restoranların olduğu yere gittiler. Gittiler ama bir de ne görsünler? Yarışma varmış amk. Sosis yeme yarışması. Herkes standın etradına toplanmış yarışmacıları izliyordu bağırıyordu filan. Bunlar kalabalığı yarra yarra ilerlediler en öne geldiler. Şaşkınlıklarını gizleyemediler. Çıngırak yarışıyordu lan. Böyle 60 tane sosisli yemiş. İncecik adam lan nasıl sığmış o kadar şey mideye. Yarışmayı kazanmış bu. Ödül olarak da bereket getirsin diye tanrısını vermişler. Aslında o heykeli yasaklamaları lazım. Olan var olmayan var. Ğayıp ğayıp.
Bunlar Çıngırak ı bulunca çok sevindiler tabi. Şimdi sıra birbirimizi bulmak vardı. Telefon çekmeyince yaptığımız özel bir haberleşme sistemimiz vardı bizim. Şimdi burada ifşa gibi olcak ama neyse. “üçümüze üçümüz bayram etsin çükümüz” sistemi. Bu üçü, şeyleriyle bir Mercedes amblemi yapıyorlar ortada. Ve aynı anda şunları söylüyorlar “spiritus imundi on di laya poseno ameno tui oudi ..” yok lan bu değildi. Şeytan çağırmayak yanlışlıkla. Heh tamam .” Selena selena” o anda bir görüntü beliriyor ve çat diye birbirimizi buluyoruz. Çok uğraştık bunu bulmak için ama değdi. Hem 20 kullanım 69 lira. 69 u çok seveceğiz. Ercan hariç.
Hepimiz binanın çatısında buluştuk. Östaki Çıngırak ı gördüğü anda hemen boynuna sarıldı. “senin için çok endişelendim” dedi. Sonra da fena bir tokat attı. “neden haber vermiyorsun lan gittiğinde” diye atarlandı. Meğer Östaki hoşlanıyormuş Çıngırak tan. Kısa bir sessizlik oldu. Bu ikisi birbilerine sarıldılar . O ara benim gözüm Zerdüş e kaydı. Gözleri dolmuş bi şekilde Fırkateyn e bakıyordu. Fırkateyn de ona döndü. Onlar da birbirlerine sarılıp ağlamaya başladı. Herkesin içindeki aşk ortaya çıkmıştı amk. Hani geydik filan ama çaktırmıyorduk. Demek ki bir ayrılığa bakıyormuş. Hepsi manita yapmıştı kendine. Bense tek sadık yarim elime kalmıştım. En azından fakbadilerim var. Onlarla idare ederiz. Please click to full movie.
Arabaya bindik tekrar. Ben sürüyorum. Vites tutmaktan hoşlanıyorum napayım. Hem aşıkların arasına girmek olmazdı di mi. Ama bir sorun vardı o arabayı biz gökten indirdik tekrar yere nasıl indircez. “yangın merdiveni” dedi Çıngırak. Hak verdim. Oraya doğru sürdüm arabayı. Tahtadan yapılmış bir yangın merdiveni. Sanırım müteahhit laz. 2. katta da bitiyor. Hay amk. Hızlı hızlı dönemeçlerden geçip seri bir şeklide aşağıya indik. Araba fena hurdalanmıştı. Tamire götürmek lazımdı. İşte ben işte beyin.. Onun da çaresini bulmuştum. Arabayı tenha yere çekip torpido gözüne bağladığım klavyeden “aspirine” yazdım. Hem bütün yaralarımız iyileşmişti hem de arabamız sağlamdı. Durmak yok yola devam. AQ PARTY.
Yolumuza devam ediyorduk. Saat daha 4 tü. Yapacak iş çok. Ön koltukta oturan Fırkateyn gazete okuyordu. “lan hamuğagoduklarım şenlik varmış lan gidek mi?” dedi. Ohayo da Ayova adlı bir kasabanın şenlikleriymiş. Herkes davetli. Nerde çokluk orda bolluk felsefesiyle ve yapacak işimiz olmadığı için şenliklere gitmeye karar verdik. Bizde benzin bitmez aga. Bir süratli sürüyorum ki sormayın. Zerdüş ün A4 sürme muhabbeti gibi. Hız göstergesi kafayı yedi. Yarım saatte gelmiştik amk. Annem görseydi gurur duyardı benle. Gösteriler ve yarışmalarda 5 te başlıyordu. Ne ballıyız.
Kısaca bazı yarışmalar şöyle: çuvala girip zıplayarrak finişe ulaşma, 25 metre yükseklikten suya artistik dalış, counter strike da sadece bıçak kullanarak son adam olma, psişik güçlerle kürek eğme ve en bombası şehrin en güçlü adamını güreşte yenip muhtarın kızına sahip olma. Şöyle bir baktık, görev paylaşımı yaptık. Hedefimiz 5 altın. İlk olarak 25 metre atlama yarışı vardı. Aramızdaki en iyi yüzücü Fırkateyn idi biz de onu seçtik. Bi güzel soyduk bunu, arkasından su dökerek tepeye uğurladık. Heyecanlı saatler parmaktan sonra.
Zorlu rakipler vardı her yarışmada. Ölüm grubu stayla. Jüri üyeleri 3 kişi ve bütün yarışmaya onlar bakıyor. Kuddusi müftüoğlu, Kelin Avşar ve yaz gecelerinin vazgeçilmezi Macun Kıllıcadı. Fırkateyn yukarda, biz aşağıda, yar sileyır sileyır. Sırayla atlamaya başladı yarışmacılar. bi tanesi fena atladı. 3 salto, 2 palto, 1 şıpagatla gayet iyi bir dalış yaptı. Ve işte sıra bizim elemanda. Derin bir nefes aldı, karın kaslarını kastı ve atlayışını yaptı. OMFG!! Heryerinden öpüyorum rüştü. O nasıl bir atlayış, o nasıl süzülüş. Havada 3 rüku, 2 secde, 2 kıyam ve bir son oturuşla bitirdi. Seyirciler çılgın. En yüksek puanı aldı. İlk altın hedefi tamam. Sıra çuval yarışı için bende.
Çuvallara Balküpü şeker sponsor olmuş. 7 kişi var. 2 zenci, 1 rus, 1 malezyalı, 2 ingiliz ve ben. Bahisler zenciler üzerine. Saatçi tayfa. ben 4. kulvarda yarışıyorum. Yerlerimizi aldık hepimiz. silah patladı koşu başladı. Çekirge gibi yavşaklar. İyi zıplayan kazansın. Ben ikinci sırada götürüyorum. Birinci olan kişi zenci. Üç ayakla zıplıyor kavaşe. Tabi birinci olur. Son metrelere girdik. Ben hala devam etmek ikinci. Ama o da ne. Zenci üçüncü ayağına basmış yanlışlıkla. Yere yığıldı amele. Şöyle büyük bir zıplayışla çizgiye ulaştım ve kazandım. 2 de 2. Şampeinleri patlattık, çekirdekleri aldık ve sıra Östaki nin yarışmasına geçti.
Bu yarışma biraz garip. Biraz gerçekçilik biraz sanallık var. Yarışmacılara özel bir kıyafet giydirip bir de 3D boyut için bir gözlük takıyorlar. Oyuncular bu gözlüklerden bağlanıyorlar yarışacakları yere. Dastiki bölümü oynanacak. 12 kişi var. Herkes tek. Sadece bıçak var. Östaki baya antremanlı. Biz yurtta kalırken hep böyle oyunlar oynardık. Robocopa bağlamıştı hepsi. Kuddusi işaretini verdi yerlerini aldılar. 10 dan geriye sayım yapıldı yarışma başladı. Bölüm baya büyük. Temkinli olmalılar. Her an bir yerden birisi çıkıp öldürebilir sizi.
Östaki adeta gece gibi geliyordu. Sessiz ve derinden. Ama meydan savaşı veren kişiler de vardı. Bizimkisi uzaktan birini gördü. Hedefe kitlendi ve seri adımlarla ensesine kadar gelip sapladı bıçağı. Bu arada herhangi birisi öldüğünde kendilerine haber ulaşıyodu öldüğü. Ölen kişi gözlüğü filan çıkarıp normal hayata dönüyordu. Sayı azalmıştı baya. Herkes tuttuğunu indiriyordu. En son 6 kişi kaldı. Tam o sıra yarışmanın yeri değişti. Açık bir alana gönderildi hepsi. Çember gibi sıralanmışlardı. Işıklar gitti ve kavga başladı. bıçak sesleri, inlemeler filan. 2 dakika sonra sesler kesildi. Işıklar yandı. Ayakta kalan Östakiydi. Ağzı yüzü hep kan, kıyafetler parçalanmış hatta bıçağı körelmiş. Diliyle bileylemiş piskopat. Tabi bu görüntüler hep sanal. Sanal penetrasyon. 3 te 3 ile yapmıştık. Festival tam da istediğimiz gibi geçiyordu. Sınırsız kadın ve içki. Oyhş..
Kimilerine göre en zor, kimilerine göre en saçma oyundaydı sıra. Psişik güçlerle kürek eğme. Kaşık eğmeyi herkes yaptığı için zor yolu seçmişler doğal olarak. En az katılımcı sayısı bundaydı. Sadece 4 kişi. 1 japon, 1 çinli, 1 tayvanlı ve bizimki Çıngırak. Alan dışı tercih yapmış gibi amk. 1 dakika içinde en fazla büken kazanıyor. Bilek gücü olsaydı Zerdüş katılırdı da beyin olunca o biraz fakir kalıyor. Süre başladı sessizlik sağlandı. Mistik müzik çalınıyor konsantre olunabilmesi için. Baktım bu çekik tayfa baya iyi. Yarısına kadar iyi geldiler ama sonrasında zorlanıyorlar. Bizimkinin farkı burada çıkıyor. Çıngırak kafayı eğdikçe kürek bükülüyor. yarısına kadar kafayla eğdi. Sonra sağ elini yukarıya kaldırdı, sağ tarafına doğru çember çizecek şekilde yere doğru indirdi. Kürek “ ÇATIRTJDGŞLKMSŞDÖ” şeklinde kırıldı. Kendisini biraz zorlamış olacak ki burnundan azcıkın kan geldi. Bişi olmaz. Askere gidince unutur nasılsa.
Ve geldik en can alıcı bölüme. Zerdüş ve köyün en güçlüsü Kaya. Adam harbi kaya gibi. Duvarlarla filan antreman yapmış. Bizim Zerdüş ise inşaat köşelerinde yaptıkları kadarıyla. İşi gerçekten zor. Desteğimiz hiç eksilmeyecek tabi ki ama baya da çaba göstermesi gerekecek. Bu, şenliğin son gösterisi olduğu için herkes işini gücünü bıraktı ringin etrafına doluştu. Biz tabi en önden yerlerimizi aldık. Jüri üyeleri de yerlerini alınca geriye sadece gonk sesini duymak kaldı. Haldun Dormen gonk u çaldı ve maç başladı. Astalabista beybi!
Kaya tabi yılların tecrübesi. Şöyle bir süzdü Zerdüş ü. Kolay lokma diye düşündü. Seri bir hareketle boynuna yapıştı Zerdüş ün. Kaldırıp yere sırt üstü çaktı. “ seni buradan kazıyarak çıkaracaklar” diye söyledi Kaya. Küfürler savurdu. Çok itici. Öğyk. Zerdüş bişey demedi, toparlanmaya çalıştı. Sırtı baya acımıştı. Kaya ya doğru bakarken bi şimşek çaktı aklına. Babasının ona söylediği bir söz. “ büyük hayvanların ayaklarını yerden kesersen onların tüm bağını koparmış olursun” kaya da hayvan sayılırdı. Ama kalıbına göre küçük ayakları vardı.
Zerdüş hafif bir sırıttı, sonra hızlıca Kaya ya koşmaya başladı. yumruklarla filan oyalamaya çalışıyordu Kaya yı. Bir iki denemeden sonra Carlos tan ödünç aldığı sol ayağıyla Kaya nın sağ baldırına bir tane geçirdi ki sormayın. Et ezildi et. Kaya yerdeydi artık ve kalkamıyordu. Zerdüş çullandı üstüne yumruklarını konuşturmaya başladı. İngilizce konuşuyordu yumruklar. Kaya nın takatinin kesildiğine emin olunca ahanda tam da bu pozisyonda tuş etti onu.
Kuddusi 3 e kadar saydı, hareket etmeyince Kaya, Zerdüş kazanmış oldu. Ringin tepesinden gül yaprakları döküldü üstümüze. Dansçı kızlar geldi filan. Muhtar da geldi ringe. Ödüllerin verilmesi için herkesi kutlama standına davet etti. Bütün oyunların kazananları olarak standa çıktık biz. Bütün yerel halk ve bikaç basın mensubu oradaydı. Muhtar aldı eline mikrofonu, konuşmasına başladı. “ Bu sene ödüllerde değişiklik yaptık. Eskiden biliyosunuz bikaç dönüm arazi ve bir miktar para verirdik. Ama bu sene bunların yerine rus ve daha çok para veriyoruz. Alkışlarınızla beraber ödüller sahibini buluyor” sevinçten çılgına döndük. Ruslar da rustu ha. İyi de para kazanmıştık. Normalde Östaki Çıngırakla Zerdüş Fırkateynle aşk yaşıyordu ama hatunları görünce çok ilginç bişey oldu ve bütün geylik genlerimiz yok oldu. O parayla ben de kendime bir araba aldım ordan. 67 chevy. Malum nüfus 5 kişi arttı.
Atladık arabalara. Herkesin ödülü kucağında. Oyhş. Saat baya geç olmuştu. Yolumuz da vardı baya. Ama olsun hatunlarımız yanımızda, içeceğimiz ve yiyeceğimiz de. Açtık müzikleri, iki araba peşpeşe gidiyoruz. Ahanda bu şarkı çalıyor
Yaklaşık 6 saat araba kullandık. Hatunlar uyumuş koynumuzda. Biz de azcık alkolün ve yorgunluğun etkisiyle ufaktan gözlerimize yenik düşüyoruz. Zerdüş ü arayıp ilerdeki ilk motelde mola verelim dedim. Kabul edildi tabi ki. Şansa bak ki 10 km ötede varmış bir tane. Park ettik iki cılas arabayı yan yana. Havamızdan geçilmiyor ha. Etrafta da kimse yok amk. Havamız kendimize. Resepsiyondan herkese odayı tuttuk, kadınlarımızı içeri taşıdık. Sırayla hepimiz birbirimizin sırtına vurduk “beline kuvvet” nidalarıyla. Herkes kendi odasına geçti. Öhöm bundan sonrası RTÜK e takıldı. İsteyene özelden yazayım.
Sabaha doğru gelmiştik motele. Akşam üstü tekrar yola çıktık. Pek bişey kalmamış aslında biz çok yorgun olduğumuz için bize öyle gelmiş. 1 saat civarı sonra Penissilvanya ya giriş yaptık ki ne giriş. Manşetlere çıkmışız. Okulun ve kentin gururu olarak. Prezident Corç 3. Puşt karşıladı bizi. Kendisini sevmeyiz. Pek yüz vermeden ona, halkı selamlaya geçtik. Ben diyim 3 kişi siz deyin 3 bin kişi ordaydı. Çok saolsunlar. Macera dolu Ammerikaaaa.
Yurda döntük. Yöneticiler bizim çift olarak döndüğümüzü görmüş, özel odalar tahsis etmişler. Ünlü olmanın gözünü seveyim. Ama pek kalmadık. Eşyalarımızı topladık hepimiz ve kendi evlerimize doğru yola çıkacaktık. Benle Zerdüşt e araba vardı ama diğer 3 kalpazanda yoktu. Benim evle Çıngırak ın evi yakın onu ben bırakacaktım. Diğerleri de paytobüse bineceklermiş. Araba alacaklarmış ama onlarda. Buralarda pahalı. Boşuna fazla ödemeyek. Öpüştük koklaştık. Birbirlerimize iyi dileklerimiz sunup ayrıldık. Yeni dönemde görüşmek üzere.
Canciğerler hepinize seda sayan öpücükleri. Kendinize iyi davranın. Çavuşa selam.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)