Sınıfı geçme kılavuzu
Selamlars ya analarının gözleri. Napıyonuz lan. dedim size bi sürpriz yapayım malum normalde haberli yazarım ama dedim şu final haftası arasında yazayım da keyifler tavan yapsın.
Başlıktan da anlaşılacağı gibi, hepimizi üç aşağı beş yukarı on sekiz kuzeybatı belli üniversitelerde öğrenim yaşamlarımızı daime ettirmeye çalışıyoruz. İlk sene öğrencisiyiz kabuldür, ikiler de var aramızda ancak onlar hazırlık okumanın keyfine varmadıkları için bazı esprikeler (ispanyolcadır ha) onları aşacaktır.
Kemerleri bağladıysak, ufaktan ara gazını veriyorum. Gazı irandan alıyorum zam yapmış oçeler hakkını verin ha sikerün.
==) şimdi ağbicim ablacım, öncelikle şu birinci sınıf ameleliğinden kurtulun. Kurtulun amınakoyim ya. Lan daha bir ay geçmemiş, görüyorum heryerde “ay vizeler çoğğ zor,, ay şu hoca sıfırcıymış, ayy selin içine don giymiyormuş” filan. Selinin numarası olan versin yoksa siktirsin gitsin.
Lan olum, neyin kafasındasın? Kime ne hava atıyon lan. bölümleri yarıştırıyorlar amk. En zor bölüm kaldırım ve çevre mühendisliğidir. Aksini iddaa edenin ümüğünü karışlarım.
Daha bire gidiyon, vize final muahbbeti yapıyon. E birader daha stajlar var, dördüncü sınıf falan filan var. Tabi hazırlıkta kolay kolay sınavları verdiler, bölüme geçince göt tutuştu. Olmaz. Titreyin ve kendinize gelin. Amacınızı belirleyin. Yoksa siksen birinci sınıfı geçemezsin. Tanıdık var lan. adam okula 2006 da girmiş usta. Yazıyla ikibinaltı. Beyin terk. Büyük lokma ye büyük laf etme.jpeg.
==) ders notlarınız olacak arkadaş. Derse ait dökümanların olcak. Heee ancak şüşee bi durum var. Bazı derslere girmedin mi görürsün ebeninkinin orta basenlerini. Misal java. Notu yoktur bi kere bu dersin. Misal mühendislik derslerinin lab leri. Onlar sana girmeden sen onlara gircen.
ama, ama ama. Şimdi burayı iyi dinlicen. Genelde çoğu dersler notla geçilir, peki notu nerden bulacan? İşte burası çok önemli. Genelde etrafta süerkli not alan bikaç eleman olur, onlara biraz yavşamak kaydiyle, birazcık börgırdan yemek ısmarlama taktiyiyle notlara erişirsin. Fakat asla notuna başvurulan adam olmacayacan arkadaş. Yoksa kampüste parmakla gösterilen fakir uruspu çoçoğondan farkınız kalmaz. Çünkü öyle bişey yok. Alınmayın lan.
==) ders notlarını da bulduk, sıra geldi eski çıkmış sorulara. Yeni çıkmış soru nasıl oluyorsa artık. Ah tamam lan tamam vurmayın. Genelde eski soruları hocalar ve asistanlar vermezse bulmak imkansıza yakınsar. İntegralini aldığımız bu durumda üst taraf sonsuza gittiğinden belli işlemlere tabi tutarsak yani limitini filan alırsak ancak ona yakın bişey elde ederiz.
Bu çıkmış sorular candır. ♥ tir. Şimdi siz birinci sınıfsınız ya, öss için kaynak bulmak kolaydı. Yiyosa bul bakıyım elenktirk miyendizliği 3. Sınıf ikinci vize sorularını. Üst sınıflardan öğrenip kağıda not alcaksın. Yardımı dokunur.
==) bazı hocalar vardır ders almıcaksın arkadaş onlardan. Ya benim bi hocam vardı, adam final kağıtlarını toplardı, havaya atardı, ön yüzü gelirse 60, arka taraf gelirse 70. Bu kadar. Ne uğraşıcam lan derdi. Boşuna pırofesör olmadım diyordu. İlginç tabi. Bi de derste ara ara konyak içmeyeydi iyiydi. Yok yani olan var olmayan var. Can bu çeker.
Bu hocaları yağ çekerek kandırmak çok zordur. Bunlar piyasa deyimiyle kurt hocadır. Haşin davranılmaktan hoşlanırlar. Hele orta yaşında bakımlı bayansa, e siz de erkeksiniz, çanak çömlek patlasın abi. Çok mu amerikanvari oldu? Olduysa söyleyin sonra değiştireyim.
==) arkadaş grubunuz olsun ve çalışkan arkadaşlarınız olsun. Bak bana mesela, adama dedim ki sen beni final için çalıştır, 70 alırsam kiloylan köfte yemeye gidecez. Sözüm söz. Önümüzdeki maçlara bakıyoruz. 30 milyonun lafı mı olur. Maksat muhabbet.
Zor konularda bu adamlarla adeta birlikte yatıp kalkacaksınız. Gerçi evde kalıyorsanız gerçekten akşamları kimlerle yatıp kaltığınız belli değil. Gece yattık beş kişi, sabaha olmuş 25 kişi. Kapının anahtarı kaç kişide varsa artık. Tamam gelsin kalsınlar da, herif üstüne örtmek için yer parkelerini söktü ya. Yazık mınakoyim be.
==) sınav öncesine geldik. Sınav önceleri çok değerlidir. Bazı sınavlar için baya erkenden çalışılmalıdır, bazılarına ise hiç çalışılmaYARAK artistik yapılmalıdır. Ama sınava nasıl çalışmalı? Kip riiiidink.
Öncelikle çalıştığınız bi yer olmalı. böyle rahat bi yer olsun. Bizim bi arkadaş vardı, rahmetli oldu, şey derdi hep “hmmm biraz da buraya yatıyım, azcık da şöyle uzanıyım” filan. Kafanıza nasıl bilgi akışını kolaylıyorsanız öyle yapın. Üniversitedesiniz lan o kadarcık da rahatlık olsun. Herkesin göbeğini hiçkimse karışamaz. Bak bana. Kendim koştum kendim kestim gobeğee.
Sınavlara beraber çalışma yalanı vardır. Genelde karılı kızlıdır. Bu kızlar sizden rica eder, siz de abazasınız ya, hani öküzlük yapmış gibi görünmemek için evcet dersiniz, ancak aslında siz o gün tamamen bireysel çalışarak o dersin çalışmasını bitirmeyi planlamışsınızdır. O öyle olmaz işte.
Önce ayarlanılan saatten yaklaşık iki saat sonra buluşunulur, hal hatır sorma, kitapları açma derken bi saat de öyle gider. Bitti mi? Ne bitmesi yeni başladık. Çay koyup geliyorum.
Sonra en baştan özet alınır anca bu özet alınan kısımlar konunun en kolay kısımlarıdır. Ara gazıyla filan biraz çalışıldıktan sonra selin der ki ben çok acıktımmmm bişiler yiyelim filan.
Eh sen kibar adamsın, onay çekersin. Bi çay molası sürdü mü sana iki saat. Sonra tekrardan derse geçersiniz, işte baba konular gelmiştir. Sen anladın anlamasına da, nasıl anlatacan bu kodumun gerzeğine onu düşünürsün. Çünkü sen baştan sonra derse girmişsindir, ancak selin 50 dakkalık derse 48. Dakikada girp 49 da çıkmıştır. Sıkıla sıkıla denersin anlatmayı, umutsuz gözlerle olmadığını görürsün, senin de hevesin kaçar.
Saate bi bakarsın, oooo geç olmuş dersin ve içinden küfür etmeye başlarsın. Çünkü sen o gün tek
başına çalışsaydın şuana çoktan çalışmayı bitirmiş Skyrim kasıyordun. Ama aslında daha da geriye gittin çünkü koca bir günü yedin. Muhtemelen öpüşüp ayrıldınız, selinler içmeye gitti, sen eve ders çalışmaya. Koy be usta. “ben de koyacam haa” diyordun ya, koy işte. Bugün senin koyma günün.
==) sınav öncesi tamam, geldik sınav zamanına. Sınıf listelerinden tanıdık isimlere bakılır, onlara yakın oturulur. Hatta onların en çok çalışkanına. Olur da kopya çekersin diye. Ancak kül yutmayan hocalar vardır. Adamın gözlerine bakarak ömrünü bile sikerler o derece. Eğer onlar yoksa çek. Çek babam bişey olmaz çek. Ama tecrübeli olman lazım kopyada. Yoksa mantarlarsın.
Öbür yol sınava çalışarak gelirsin, paşa paşa yapar çıkarsın. Bu kadar basit.
==) sınav sonuçları açıklanır, ağırlıkları ilen hesaplamaya girişirsin, çan olur mu olursa nasıl olur falan filan. Sonra ortalama olarak kaç geleceğini kestirirsin. Eğer kalmazsan geçersin, kalırsan bi daha alırsın. Bu kadar basit.
Demek ki neymiş? Çakallık yapmaya gerenk yokmuş. Dediklerimi yapıp da geçemeyen olmadı. Kiminin ırzına geçtiler, kimi dersini geçti okudu adam oldu. Ama illa geçtiler.
Hadi selametle.
etin geçtiği kemik işte
30 Mart 2012 Cuma
12 Şubat 2012 Pazar
atın ölümü arpadan oldu
selam size sesi büzüşesiceler. ulan ne uzun zaman oldu be. harbiden özlemişim sizi. gelin bi sarılayım doya doya. mevlana sen gelme.
Baştan uyarayım bütün kişi ve kurumlar hayal ürünüdür gerçekle bağdaştırmayın silerün haa.
ben geldim 30 yaşıma, başladım anıları anlatmaya. ah o deli maceralarımız yok muydu. iflah bırakmıyor adamda. zannedersem üç tane anlatmış idim, yeni bir tane ile devam edelim. kemerlerimizi bağlayalım, dişlerimizi fırçalayalım, şömine etrafına toplanıp yerimizi alalım.
yıllardan 1945. aralarında ben de olmak üzere 5 tane dallama, Zerdüş, Emanuelson, Çıngırak,
Fırkateyn ve Östaki, zar zor okullarını bitirdiler. üniversiteyi yani. Zerdüş biliyorsunuz iri yapılı, büyük gösteriyor. üniversiteyi bitirince "ben yaşımı büyütecem" deyiverdi. ancak yol yordam bilmediği için yardım etmek gene bize düştü. dedim ki " v-pills diye bişey çıkmış kafası hariç 10 cm büyütüyormuş onu kullan." bu cahiller bilmez benim bissürü entel arkadaşım vardır her boku bilirim.
Zerdüş büyütücem falan filan deyince, Östaki meraklandı tabi. " napacaan lan yaşını büyütüp keraaneci" diye sordu. Bu Östaki piskopat filan ama arada kafası çalışıyor. Zerdüş poposu pardon piposundan bi fırt daha çekti, uzaklara dalıp aynen şu sözleri söyledi:" evlencem olum ben.." hepimiz sustuk. birbirimize bakıyorduk. Östaki Fırkateyne, Fırkateyn bana, ben Çıngıraka, sonra hepimiz Çıngıraka. "ahuaamuhapuazuhaahha" diye bir gülmüşüz, emin olun ömrümde böyle 2 kere güldüm. " siktir lan manyak ibne gözveren kimi yiyon olum sen ağuauğauha" diye devam ederkene, " bayadır sevişiyoruz olum artık işin bi adını koymak gerekli" deyiverince, iş artık ciddiye bindi.
Fırkateyn sordu " iyi hoş tamam da korunuyor musunuz abi peki". "yok olum ya ben sevmiyorum prezervatif filan hiç bişey hisseymiyorsun onu takınca." diye cevapladı Zerdüş. soru sırası bende. arka sokaklar gibiyiz amk. herkes sırayla konuşuyor. adamlar pisliğin teki çıktı rıza baba. ben de dedim ki " lan manyak mısın ya kadında HIV, Frengi filan varsa hastalıklıysa?"
"kadın mı? ne kadını?" obaaaaaaa. şarteller attı hepimizin. aşağıdaki resimle yüz ifademizi anlatacağım.
"n..n.. nasıl lan?" demeye kalmadan, hani biz bu hanzoya güldük ya, işte onu 12bin3 ile çarp, üstüne 0.1 ton ekle ahanda bu kez zerdüş gülmeye başladı bize. "noldu lan delifişekler sizi eşşek çarpmışa döndünüz ehuahauhu". karınca kadar aklıyla bize şağa yapmış denyo. biliyorum biraz uzattık giriş ayrıntılarını.. havaymetyormadır da aynısı lan kızma hemen. 7 senedir anlatıyo kodumun şizofreni. alayı gey.
eeee dedim ben, " okulu da bitirdik, bunu kutlamak lazım, tağtile çıkmak lazım. tatile gelmek isteyeeeeen, kaleyeee mum diksiiiiin. kaleeee kapanıyooooor, eliniii çekeenn gelmiyoooorrr." tatil fikri güzeldi hoştu da, nereye gitmek lazımdı? malum biliyorsunuz yolların geri kalan kısmını hep katırlarla devam ediyoruz.
Çıngırak dedi ki "olum ben gelmiyom mekkeye gidecağım ben. kabe etrafında dönecem biraz. yerime başkasını bulun." haydaaa. oldu mu ama şimdi. "napayım abi annem ihram dikmiş, bana ikram etmiş, bezi ithal etmiş, bana da iğfal etmemek düşer. iğfal ne demek mi? belgelerle açıklıyorum."
neden mi beş kişi olmalıyız? çünkü eğer dört kişi gidersek 2-2 çift olacağı için sürekli sevişiriz basenlerimize yazık. 5 olursak kendimizi frenleriz. "tamam kanks git ama gelirken bana bi hediye getir hamuğagoyim" dedi Zerdüş. "oki doki sana çoğğ züpperzani bi hediye verecauk hadi selametle ben gidiyorum."
gözyaşları sel oldu aktı. arada başka şeyler de aktı. ayrılmak da pek zormuş. Çıngırak ın arkasından sel olan gözyaşlarımızı döktük ki çabuk gelsin. onu uğurladıktan sonra, 5. kişi için kimi alalım diye düşünürken Fırkateyn in dehşetül şukara beynine enfesss bir fikir düştü. "lan dalyorriksler, şimdi biz tatile gidecez, bissürü kadın kız filan. e onları tavlayacak biri lazım bize. ben derim ki Burock Tokmaktaş adlı yağuşuklu arkadaşımızı yanımıza alalım, en azından şansları zorlarız." vay beee kardeşimmm. aslında böyle zekice şeyler genelde benim aklıma gelir ama sürprizlere de açık olmak lazım.
"o zaman oylamaya açıyorum. kabul edenler, tamam edilmiştir." jet hızıyla oylanan bu kararnameden sonra gözler anayasa mahkemesine çevrildi.
dedik 5. adam da tamam, hadi valizleri hazırlayalım. tekrardan yurda geçtik. Burock arkadaşımız yurtta kalmadığından son model cep telefonumu çıkarıp kendisine teklifimizi sundum. hay hay hahahahay diyerek onayladı, amma velakin nereye gideceğimiz hala muammamamamimimi mikrofon şov olduğu için oracıkta susmak zorunda kaldım. "e olum gelin taylanda gidek hem benim emicemler orda yol parası da vermezük". Hay ağzını öpeyim senin hatta ertem şenerle heryerinden öpelim. diğer sikindiriklerin de işine gelir. yemin ediyorum bu beleşçilere bedava tentürdiyot var de ellerini kesip üstlerine dökerler amk.
tayland çoh güzel şeyir. böyle insanlar filan var ama değişikler. çocukların kafasını okşarsan onlar da senin götü bi güzel okşuyorlar. yani ilginç inançları var. kuşa tapan var abi. tapın tapın sonra gelsin kafana sıçsın. olacak şey mi.
uçaktan indikten sonra burock kardeşimizin dayısı bizi havalimanında karşıladı. kalabalık geleceğimizi söylemiştik ona. o da kalabalık gelmiş. mahalleden bissürü adam toplamış fena dayak yedik o gün. Misafir salçalı köfte umuyordu acılı yumruk yedi.
kalcağımız ev şehrin nerdeyse göbeğinde. bu Burock lar çoh zengün adamlar. ne kadar doğru bilmiyorum ama dedesi mafyaymış diyolar. ilaç işindelermiş.
arabadan eşyalarımızı içeri taşımaya başladık. ev dübleks. heryer altın amuagoyim. biz üst katta kalcaz. dubleks ama bin metrekare. kendine has halı saha filan da var. tabi bu Östaki maç delisi. "hadi lan beyler maça hadi ehueheuee". acıyan gözlerle bir bakmışım buna, bir bakmışım. asla büyümeyecek bu hıyar. " ulan östaki, afedersin ama y*a*rrak ta bile kafa var sen de yok" tabi kafa olmadığı için bu sözü de anlamadı denyo.
biz eşyaları dolaplara yerleştirirken, bir anda içeriye son derece alımlı, sarışın, brazzerstan fırlama hizmetçi geldi. daha doğrusu hizmetçilerden birisi. ev taşşş hizmetçi kaynıyor. "erşan abi dedi ki eşyalarını yerleştirdikten sonra ellerini yıkayıp yemeğe gelsinler. hmmm bir de emanuelson kim aranızda?" Tanrım sana geliyorum. bir adım öne çıktım. uygun adım ereksiyon.
"buyrun benim?". gözleri bana döndü. bu ne güzellik doğa tanrısı bi de hele. "erşan abi sana bu zarfı verdi." zarfı almak için hatunun yanına gittim. zarfı alırken eli elime değdi bi fena oldum bi hoş oldum. "okuduktan sonra beni bul." diyerek arkasını döndü, ama tam giderken sıkı kalçalarıma bi tane şaplağ attı. aaaauuuuuuu. daha sonra bu erotik kısma dönecem biliyorum eliniz şeyinizde kaldı.
Hazırlandık aşağıya indik. Yemek de tam ağızımıza layığ. Tabi ben cool davranıyorum öyle apaçi gibi saldırmıcam. Ama olum sofrada muzlu çikolatalı pasta var lan nasıl saldırmıyım. Siz bi de Fırkateyn i görecektiniz. Zannedersiniz hiç anne sütü emmemiş.tamam belki çok emmiş olabilir ama bu kadar hanzoluk olmaz ki canım. Adam tabaktaki çiçek desenini bile ekmekle sıyırdı usta. Bi de “bu papatya güzel pişmemiş amunagoyim” diye de yemekteyiz ayakları yapıyo. Dübelek herif.
Yemekler yendi, şakirdin mazotu çaylar içildi, sıra akşam gezmesinde. Erşan abi “siz gençler kendiniz gezin ben size yüğ olmıyım. Burock a tonla para verdim istediğiniz boku yiyebilirsiniz. Aletta? Masaj için banyo hazır mı bebeyim? Tamam geliyorum.”
5 abaza arabaya atlayıp gezmeye başladık. Burock sazı aldı eline, başladı çalmaya. “şimdi beyler bence önce romantik yerlere götüreyim sizi, sonra bi karpuz alak da yarak yiyek.” Ney? Ne diyo la bu filan demeye kalmadan “ la olum kurbağa aradı dedi ki ilerde efsane bi genelev varmış varak vurak”. Oha noluyoruz lan. O kadar gelişmedik biz. Tabi bunlar hep şaka. Komiklik filan.
Burock da deli gibi araba kullanıyor ha. Yalnız bi durum var önde Zerdüş, arka cam kenarında ben, ortada boşluk, diğer köşede Fırkateyn var. Östaki gene yok. Napıcaz biz bu adamla ya tanrım sen söyle. Sonra arkadan bi baktım bu camdan geldi benim esneme bi tane vurdu, feleğim si.. şaştı.
lan dedim olum sen nerdeydin deminden beri yokluğunu da hiç hissetmedik haa. Bu dedi “ ulan hıyar ağaları tuvaletteydim niye beklemediniz ta ordan buraya koştum”. Yalnız araba hala hareket halinde bu dallama hala koşuyor. Ani frenle birlikte arkadan bagajı açtık ve fakir piçi bagaja attık.
Böyle bizi çok ciks sahil kenarı olan bi yere getirdi Burock. İlerde de kayıklar filan vardı onlara binecağız. Arabadan çıktık da Östaki amelesini az daha gene unutuyorduk. Gittim bagajı açtım bir de ne göreyim bu eşşeğinoğlu anası babası hariç indirmiş pantolonu asılıyor. Sırtı dönük ama. “lan damına çıktığımın lalesi bu ne hal”. Çok da hazırcevap ibne “ ağzına mıçtıklarım sıkıldım iki saattir napıyım lan. Sen de izlemeyi mi seviyon napıyon amk kapatsana kapıyı”. Ufak çaplı kalp krizleri geçirdim yeminlen. Ama şuna çok hayret ettim, bu serseri peçeteden kendi imkanlarıyla doğmuş, eyvallah da nasıl mayoz bölünme geçirmiş onu çok merak ediyorum.
Kayıkların birine geçtik, dedik amca bizi nirvanaya kadar götür para möhüm deyil öhöm. Aşık koltuklarından filan koymuşlar kalp desenli filan. Neyse yerlerimizi aldık cügaraları yaktık keyif yapıyoruz. Böyle 5 abaza erkek muhabbeti dönüyo işte maç muç, karı kız, eğrotik şakalar nükhetli durular filan. Ben tabi kopartıyorum ortalığı.
Böyle bi iki saat filan geçti durmak bilmeyen muhabbetten Fırkateyn nin kafası şişti. Bu koltuklardan kalktı kayığın ön kısmına doğru yürümeye başladı. Kayık da nah 25 metre anasını satayım. Bu gitti, az sonra Östaki kalktı. Elinde şarap bardağı, ağzında pipo filan. Usulca yanına sokuldu Fırkateyn nin. “ siz de içerdeki partiden sıkıldığınız değil mi” . Fırkateyn döndü buna, “ hoşt lan amuagodum defol git lan ılık ibne.” Östakiden cevaplar hınzır gibi “ güzel olduğunuz kadar küstahsınız da.”
Ben tabi uzaktan izliyorum ama gülmekten de altıma işemişim hiç iyi görüntü olmamış. “kestik”. Zerdüş tü içeri giren. “evet beyler uzatmayın siz kardeşsiniz size nikah düşmez.” Zamanında merkez camii nde imamlık stajı yapmıştı Zerdüş ancak cami içinde maç organize etmek ve bu maçlar da bile şikeye bulaşmaktan dolayı 5 ay hapis cezası almıştı.
Burock ın yanına geçtim ben. “ la olum sıkıldık hadi bizi başka yere götür güzel bi mekana götür lan içim kıyıldı burda”. “ tamam abi sen diğerlerini topla ayrılıyoruz. Sizi çoğğ iyi bi yere götürcem.” Ben diğerlerini içeriye çağırdım, kaptan bizi tekrardan iskeleye götürdü. Dedim burock ben kullanayım arabayı bilirsin benim şoförlüğüm iyidir. İyi dedi al ama vitese dikkat et tutması alışkanlık yapabilir.
Geçtim koltuğa, çektim vitesi. O ne yumuşaklık. Dedim ulan burock ne adamsın. Herif vitesi bile kadın şeysinden yaptırmış. Metroseksüel adam abi yakışır.
yarım saat kadar sonra çok fena bi yere girdik. Giriş bedava ama çıkışta hesabı gömüyorlar. Biz geçtik içeriye, göz gözü görmüyor. Fena parfüm kokuyor. Şöyle afillisinden güzel bir masa seçtim. Kısa boylu bi hatun kişisi geldi “ buyrun menü burda neler arzu edersiniz?” sırayla söyledik işte bişiler. Tatlı olarak da Zerdüş ile Östaki ortaya karışık baklava söylediler. Ama ondan kalmamış şerbetli çekirgeden getirdiler.
Taylandı bilen bilir her an heryerde herkesle birlikte olabilün. Tabi yerse. Şöyle bi olay oldu ki ona dayanarak anlatıyorum.
Biz böyle otururkene, içeriye üç tane sağlam daşş hatun girdi. Birisi fena güzel. Görür görmez dedim “beyler bu hatun benim karışanı silerim.” Östaki de “diğer ikisi de benim ulan yaların” . ben tanışmak için uygun anı bekliyorum tabi. Bilirsiniz kızlar tuvalete asla tek gitmezler. Bu Östaki nin kancayı takacağı iki hatun tuvalete geçtiler benimkisi yalnız kaldı.
Kalktım masasına yanaştım, sağa sola bakınıyorum, kadının çantasının altına bakıyorum filan. Bu dedi ki “lan dürzü ne arıyon lan iki saattir”. Dedim ki “ aslında sizinle tanışmak için bahane arıyordum ancak bu hitap şeklinizden sonra arif in manchester a attığı golü aramaya başladım”. “ aaaa ben de var lan o dün indirmiştim” diyerek çıkardı bu telefonunu. Açtı beraber izledik sonra ben kaçtım ordan.
Sonra Östaki çıktı kızlar tuvaletinden. O iki kızın peşinden gitmişti o . “naptın lan hallettin mi işini kerata ehehe”. Takıldım buna. “ hallettim de iyi ki sen bulaşmamışın öbürüne.” Niye lan filan dedim. Sadece hitabı kötü idi oysa. “ olum o shemale miş lan. Yatırdı mı yarım saaat gidiyormuş. Seninki olurdu soba borusu ben sana diyim.” Var anasını. Zaman kötü kolla götü.
Şöyle bi etrafa bakındım, Zerdüş yok etrafta. Haydaaa. Her seferinde birisi kaybolmak zorunda mı amk. Baktım az ilerde kalabalık var. Dedim kesin fortlamaya gitti oraya. Anasını satayım 5 dolar versen 20 kızla birlikte olabileceğin tayland da bu hayvan fortlamaya gidiyor. Heyecan yaşamayı mı seviyor, nasıl fantezi üretiyor anlamadım. Tam fantazor adam.
Ben gittim, bu hayvana bi ders vermek için geçtim arkasına, ben de buna fortluyorum. Öyle böyle değil. Kendimden geçmişim. Ama kendimden geçmemin sebebi Zerdüş ün enfes, sıkı kalçaları değil. Tam suratımın üstüne yediğim yumruk. Bu denyo bakmış biri buna fortluyo, “noluyor amuagoyim” filan derkene dönüp çakıyor bi dene suratıma.
Ben ayılınca tabi, kurtlar vadisindeki ömer baba stayla gibi konuşmaya başladım. “ yaa gördün de mi. Başkasına yaparken iyi, sana yapılınca kötü. Olmaz öyle. Ya sen de kamuya açılacaksın ya da bu diyardan siktir olup gideceksin. Yalnız varya kamuya açılsan paranın damına korsun moruk ben sana diyim.” “essah mı diyon lan. Bah dalga geçmiyon de mi”. Oha herif ciddiye aldı. Topuk topuk.
Tabi biz olay çıkarınca apar topar attılar bizi dışarı. Body guard diye iş makinesi tutmuş öküzler. Direnemedik bile. Dedim napalım bize burdan ekmek çıkmadı, saat de geç oldu artık eve dönelim. Zaten kafalar olmuş bir. Paradan altı sıfır atıldı ya o yüzden.
Eve döndük, moraller bozuk. Dedik daha da bağlasan durmayız tayland da. “yarın sabah uçak havaalanına gidip alıyo
rum biletleri beyler. Hem yarın Çıngırak da dönüyormuş Mekke den iyi olur.” Cevap gelmedi. Kafamı öne eydim, geçtim yatağa uzandım. Bişey daha uzandı yanıma. Sola bir döndüm, aman tanrım. Bu bana kesik hizmetçi, sarışın afet gelmiş. Tabi odada bizim diğer dangozlar da var. Beyler dedim bi beş dakka çıkın yengenizle bişi konuşcaz.
Şarışın afet bana döndü “ beş mi? Beş dakka ne lan. Ben gidiyorum çamaşırlarını ‘ellerinde’ çitiliyiver.” Obaaa. Bu kız milletini anlamıyorum abi. Neyse bu gece de kaş göz çizerim elime bişi olmaz.
Sabah gittim aldım biletleri, geri gelip Erşan abiyle filan vedalaştık. Dedik “abi biz geldik sıra sende. Yalnız orda hatun sınırlaması var söyliyim. Pasaporta işliyorlar.” Yüzü düştü tabeee ama çaktırmadı.
Atladık uçaklara indik amerikaya. Heryeri bok götürüyor anasını satayım. Zar zor vardık eve. Anahtarı taktım kilide, kapı kendiliğinden açıldı. Yoksa hırsız mı girmişti lan. “kedidir kedi”. Meğer Çıngırak bizden önce gelmiş oturmuş telezyon izliyomuş.
Teker teker sarıldık kendisine. Özlemişiz. Yalnız derisi kayış gibi olmuş sıcaktan. Böyle bi esmerleşmiş bi değişmiş. Bi de bissürü hediye getirmiş ordan. Kaçakçılık çok abi ucuza ne bulduysa getirmiş.
Bana arab sabunu getirmiş ama ortası delik. Östaki ye oyuncak deve getirmiş. O deve muhabbeti de neydi bi anlayıtım. Vaktiyle bu Östaki Kolorado çöllerinde mahsur kalmış. Devesiyle. Aylarca guiza gibi halvet olmadığından deveye yan gözle bakmaya başlamış. Tam o ara, bi kadın çığlığı duymuş. Sesine gitmiş kızın ve kızı düştüğü çukurdan çıkarmış. Kız demiş ki sen bana büyük iyilik ettin ne dileğin varsa söyle yapayım. Östaki demiş ki yav şu deveyi bi tut da …… anladınız siz.
Fırkateyn e mezdeke albümü getirmiş. En son Zerdüşün yanına gitti bu “ al lan sana da ayıcıklı pijama getirdim güle güle giy.” Zerdüş aldı pijamayı, baktı baktı “ lan delü hani bunun ayıcıkları nerde bembeyaz bişi lan bu.” . “sen giyince ayıcıklı olcak işte.” Oy oy oy efsane olur bu. Değerlenir.
Biz de kendisine tayland eriği getirdik. Böyle tam erik gibi de değil. Böle sanki biraz eşşek gibi, am sankim at öküz gibi böle. Aslında taylandın hatunları meşhur ama bizim Çıngırak tövbeli. Evlenmeye filan kalkar şimdi boşuna uğraş.
Evet beyler burada kesiyorum baya uzun oldu zaten. Yayında emekleyen herkese teşekkürlerimi sunuyorum, bizi izlediğiniz için teşekkür ederiz.
Baştan uyarayım bütün kişi ve kurumlar hayal ürünüdür gerçekle bağdaştırmayın silerün haa.
ben geldim 30 yaşıma, başladım anıları anlatmaya. ah o deli maceralarımız yok muydu. iflah bırakmıyor adamda. zannedersem üç tane anlatmış idim, yeni bir tane ile devam edelim. kemerlerimizi bağlayalım, dişlerimizi fırçalayalım, şömine etrafına toplanıp yerimizi alalım.
yıllardan 1945. aralarında ben de olmak üzere 5 tane dallama, Zerdüş, Emanuelson, Çıngırak,
Fırkateyn ve Östaki, zar zor okullarını bitirdiler. üniversiteyi yani. Zerdüş biliyorsunuz iri yapılı, büyük gösteriyor. üniversiteyi bitirince "ben yaşımı büyütecem" deyiverdi. ancak yol yordam bilmediği için yardım etmek gene bize düştü. dedim ki " v-pills diye bişey çıkmış kafası hariç 10 cm büyütüyormuş onu kullan." bu cahiller bilmez benim bissürü entel arkadaşım vardır her boku bilirim.
Zerdüş büyütücem falan filan deyince, Östaki meraklandı tabi. " napacaan lan yaşını büyütüp keraaneci" diye sordu. Bu Östaki piskopat filan ama arada kafası çalışıyor. Zerdüş poposu pardon piposundan bi fırt daha çekti, uzaklara dalıp aynen şu sözleri söyledi:" evlencem olum ben.." hepimiz sustuk. birbirimize bakıyorduk. Östaki Fırkateyne, Fırkateyn bana, ben Çıngıraka, sonra hepimiz Çıngıraka. "ahuaamuhapuazuhaahha" diye bir gülmüşüz, emin olun ömrümde böyle 2 kere güldüm. " siktir lan manyak ibne gözveren kimi yiyon olum sen ağuauğauha" diye devam ederkene, " bayadır sevişiyoruz olum artık işin bi adını koymak gerekli" deyiverince, iş artık ciddiye bindi.
Fırkateyn sordu " iyi hoş tamam da korunuyor musunuz abi peki". "yok olum ya ben sevmiyorum prezervatif filan hiç bişey hisseymiyorsun onu takınca." diye cevapladı Zerdüş. soru sırası bende. arka sokaklar gibiyiz amk. herkes sırayla konuşuyor. adamlar pisliğin teki çıktı rıza baba. ben de dedim ki " lan manyak mısın ya kadında HIV, Frengi filan varsa hastalıklıysa?"
"kadın mı? ne kadını?" obaaaaaaa. şarteller attı hepimizin. aşağıdaki resimle yüz ifademizi anlatacağım.
"n..n.. nasıl lan?" demeye kalmadan, hani biz bu hanzoya güldük ya, işte onu 12bin3 ile çarp, üstüne 0.1 ton ekle ahanda bu kez zerdüş gülmeye başladı bize. "noldu lan delifişekler sizi eşşek çarpmışa döndünüz ehuahauhu". karınca kadar aklıyla bize şağa yapmış denyo. biliyorum biraz uzattık giriş ayrıntılarını.. havaymetyormadır da aynısı lan kızma hemen. 7 senedir anlatıyo kodumun şizofreni. alayı gey.
eeee dedim ben, " okulu da bitirdik, bunu kutlamak lazım, tağtile çıkmak lazım. tatile gelmek isteyeeeeen, kaleyeee mum diksiiiiin. kaleeee kapanıyooooor, eliniii çekeenn gelmiyoooorrr." tatil fikri güzeldi hoştu da, nereye gitmek lazımdı? malum biliyorsunuz yolların geri kalan kısmını hep katırlarla devam ediyoruz.
Çıngırak dedi ki "olum ben gelmiyom mekkeye gidecağım ben. kabe etrafında dönecem biraz. yerime başkasını bulun." haydaaa. oldu mu ama şimdi. "napayım abi annem ihram dikmiş, bana ikram etmiş, bezi ithal etmiş, bana da iğfal etmemek düşer. iğfal ne demek mi? belgelerle açıklıyorum."
neden mi beş kişi olmalıyız? çünkü eğer dört kişi gidersek 2-2 çift olacağı için sürekli sevişiriz basenlerimize yazık. 5 olursak kendimizi frenleriz. "tamam kanks git ama gelirken bana bi hediye getir hamuğagoyim" dedi Zerdüş. "oki doki sana çoğğ züpperzani bi hediye verecauk hadi selametle ben gidiyorum."
gözyaşları sel oldu aktı. arada başka şeyler de aktı. ayrılmak da pek zormuş. Çıngırak ın arkasından sel olan gözyaşlarımızı döktük ki çabuk gelsin. onu uğurladıktan sonra, 5. kişi için kimi alalım diye düşünürken Fırkateyn in dehşetül şukara beynine enfesss bir fikir düştü. "lan dalyorriksler, şimdi biz tatile gidecez, bissürü kadın kız filan. e onları tavlayacak biri lazım bize. ben derim ki Burock Tokmaktaş adlı yağuşuklu arkadaşımızı yanımıza alalım, en azından şansları zorlarız." vay beee kardeşimmm. aslında böyle zekice şeyler genelde benim aklıma gelir ama sürprizlere de açık olmak lazım.
"o zaman oylamaya açıyorum. kabul edenler, tamam edilmiştir." jet hızıyla oylanan bu kararnameden sonra gözler anayasa mahkemesine çevrildi.
dedik 5. adam da tamam, hadi valizleri hazırlayalım. tekrardan yurda geçtik. Burock arkadaşımız yurtta kalmadığından son model cep telefonumu çıkarıp kendisine teklifimizi sundum. hay hay hahahahay diyerek onayladı, amma velakin nereye gideceğimiz hala muammamamamimimi mikrofon şov olduğu için oracıkta susmak zorunda kaldım. "e olum gelin taylanda gidek hem benim emicemler orda yol parası da vermezük". Hay ağzını öpeyim senin hatta ertem şenerle heryerinden öpelim. diğer sikindiriklerin de işine gelir. yemin ediyorum bu beleşçilere bedava tentürdiyot var de ellerini kesip üstlerine dökerler amk.
tayland çoh güzel şeyir. böyle insanlar filan var ama değişikler. çocukların kafasını okşarsan onlar da senin götü bi güzel okşuyorlar. yani ilginç inançları var. kuşa tapan var abi. tapın tapın sonra gelsin kafana sıçsın. olacak şey mi.
uçaktan indikten sonra burock kardeşimizin dayısı bizi havalimanında karşıladı. kalabalık geleceğimizi söylemiştik ona. o da kalabalık gelmiş. mahalleden bissürü adam toplamış fena dayak yedik o gün. Misafir salçalı köfte umuyordu acılı yumruk yedi.
kalcağımız ev şehrin nerdeyse göbeğinde. bu Burock lar çoh zengün adamlar. ne kadar doğru bilmiyorum ama dedesi mafyaymış diyolar. ilaç işindelermiş.
arabadan eşyalarımızı içeri taşımaya başladık. ev dübleks. heryer altın amuagoyim. biz üst katta kalcaz. dubleks ama bin metrekare. kendine has halı saha filan da var. tabi bu Östaki maç delisi. "hadi lan beyler maça hadi ehueheuee". acıyan gözlerle bir bakmışım buna, bir bakmışım. asla büyümeyecek bu hıyar. " ulan östaki, afedersin ama y*a*rrak ta bile kafa var sen de yok" tabi kafa olmadığı için bu sözü de anlamadı denyo.
biz eşyaları dolaplara yerleştirirken, bir anda içeriye son derece alımlı, sarışın, brazzerstan fırlama hizmetçi geldi. daha doğrusu hizmetçilerden birisi. ev taşşş hizmetçi kaynıyor. "erşan abi dedi ki eşyalarını yerleştirdikten sonra ellerini yıkayıp yemeğe gelsinler. hmmm bir de emanuelson kim aranızda?" Tanrım sana geliyorum. bir adım öne çıktım. uygun adım ereksiyon.
"buyrun benim?". gözleri bana döndü. bu ne güzellik doğa tanrısı bi de hele. "erşan abi sana bu zarfı verdi." zarfı almak için hatunun yanına gittim. zarfı alırken eli elime değdi bi fena oldum bi hoş oldum. "okuduktan sonra beni bul." diyerek arkasını döndü, ama tam giderken sıkı kalçalarıma bi tane şaplağ attı. aaaauuuuuuu. daha sonra bu erotik kısma dönecem biliyorum eliniz şeyinizde kaldı.
Hazırlandık aşağıya indik. Yemek de tam ağızımıza layığ. Tabi ben cool davranıyorum öyle apaçi gibi saldırmıcam. Ama olum sofrada muzlu çikolatalı pasta var lan nasıl saldırmıyım. Siz bi de Fırkateyn i görecektiniz. Zannedersiniz hiç anne sütü emmemiş.tamam belki çok emmiş olabilir ama bu kadar hanzoluk olmaz ki canım. Adam tabaktaki çiçek desenini bile ekmekle sıyırdı usta. Bi de “bu papatya güzel pişmemiş amunagoyim” diye de yemekteyiz ayakları yapıyo. Dübelek herif.
Yemekler yendi, şakirdin mazotu çaylar içildi, sıra akşam gezmesinde. Erşan abi “siz gençler kendiniz gezin ben size yüğ olmıyım. Burock a tonla para verdim istediğiniz boku yiyebilirsiniz. Aletta? Masaj için banyo hazır mı bebeyim? Tamam geliyorum.”
5 abaza arabaya atlayıp gezmeye başladık. Burock sazı aldı eline, başladı çalmaya. “şimdi beyler bence önce romantik yerlere götüreyim sizi, sonra bi karpuz alak da yarak yiyek.” Ney? Ne diyo la bu filan demeye kalmadan “ la olum kurbağa aradı dedi ki ilerde efsane bi genelev varmış varak vurak”. Oha noluyoruz lan. O kadar gelişmedik biz. Tabi bunlar hep şaka. Komiklik filan.
Burock da deli gibi araba kullanıyor ha. Yalnız bi durum var önde Zerdüş, arka cam kenarında ben, ortada boşluk, diğer köşede Fırkateyn var. Östaki gene yok. Napıcaz biz bu adamla ya tanrım sen söyle. Sonra arkadan bi baktım bu camdan geldi benim esneme bi tane vurdu, feleğim si.. şaştı.
lan dedim olum sen nerdeydin deminden beri yokluğunu da hiç hissetmedik haa. Bu dedi “ ulan hıyar ağaları tuvaletteydim niye beklemediniz ta ordan buraya koştum”. Yalnız araba hala hareket halinde bu dallama hala koşuyor. Ani frenle birlikte arkadan bagajı açtık ve fakir piçi bagaja attık.
Böyle bizi çok ciks sahil kenarı olan bi yere getirdi Burock. İlerde de kayıklar filan vardı onlara binecağız. Arabadan çıktık da Östaki amelesini az daha gene unutuyorduk. Gittim bagajı açtım bir de ne göreyim bu eşşeğinoğlu anası babası hariç indirmiş pantolonu asılıyor. Sırtı dönük ama. “lan damına çıktığımın lalesi bu ne hal”. Çok da hazırcevap ibne “ ağzına mıçtıklarım sıkıldım iki saattir napıyım lan. Sen de izlemeyi mi seviyon napıyon amk kapatsana kapıyı”. Ufak çaplı kalp krizleri geçirdim yeminlen. Ama şuna çok hayret ettim, bu serseri peçeteden kendi imkanlarıyla doğmuş, eyvallah da nasıl mayoz bölünme geçirmiş onu çok merak ediyorum.
Kayıkların birine geçtik, dedik amca bizi nirvanaya kadar götür para möhüm deyil öhöm. Aşık koltuklarından filan koymuşlar kalp desenli filan. Neyse yerlerimizi aldık cügaraları yaktık keyif yapıyoruz. Böyle 5 abaza erkek muhabbeti dönüyo işte maç muç, karı kız, eğrotik şakalar nükhetli durular filan. Ben tabi kopartıyorum ortalığı.
Böyle bi iki saat filan geçti durmak bilmeyen muhabbetten Fırkateyn nin kafası şişti. Bu koltuklardan kalktı kayığın ön kısmına doğru yürümeye başladı. Kayık da nah 25 metre anasını satayım. Bu gitti, az sonra Östaki kalktı. Elinde şarap bardağı, ağzında pipo filan. Usulca yanına sokuldu Fırkateyn nin. “ siz de içerdeki partiden sıkıldığınız değil mi” . Fırkateyn döndü buna, “ hoşt lan amuagodum defol git lan ılık ibne.” Östakiden cevaplar hınzır gibi “ güzel olduğunuz kadar küstahsınız da.”
Ben tabi uzaktan izliyorum ama gülmekten de altıma işemişim hiç iyi görüntü olmamış. “kestik”. Zerdüş tü içeri giren. “evet beyler uzatmayın siz kardeşsiniz size nikah düşmez.” Zamanında merkez camii nde imamlık stajı yapmıştı Zerdüş ancak cami içinde maç organize etmek ve bu maçlar da bile şikeye bulaşmaktan dolayı 5 ay hapis cezası almıştı.
Burock ın yanına geçtim ben. “ la olum sıkıldık hadi bizi başka yere götür güzel bi mekana götür lan içim kıyıldı burda”. “ tamam abi sen diğerlerini topla ayrılıyoruz. Sizi çoğğ iyi bi yere götürcem.” Ben diğerlerini içeriye çağırdım, kaptan bizi tekrardan iskeleye götürdü. Dedim burock ben kullanayım arabayı bilirsin benim şoförlüğüm iyidir. İyi dedi al ama vitese dikkat et tutması alışkanlık yapabilir.
Geçtim koltuğa, çektim vitesi. O ne yumuşaklık. Dedim ulan burock ne adamsın. Herif vitesi bile kadın şeysinden yaptırmış. Metroseksüel adam abi yakışır.
yarım saat kadar sonra çok fena bi yere girdik. Giriş bedava ama çıkışta hesabı gömüyorlar. Biz geçtik içeriye, göz gözü görmüyor. Fena parfüm kokuyor. Şöyle afillisinden güzel bir masa seçtim. Kısa boylu bi hatun kişisi geldi “ buyrun menü burda neler arzu edersiniz?” sırayla söyledik işte bişiler. Tatlı olarak da Zerdüş ile Östaki ortaya karışık baklava söylediler. Ama ondan kalmamış şerbetli çekirgeden getirdiler.
Taylandı bilen bilir her an heryerde herkesle birlikte olabilün. Tabi yerse. Şöyle bi olay oldu ki ona dayanarak anlatıyorum.
Biz böyle otururkene, içeriye üç tane sağlam daşş hatun girdi. Birisi fena güzel. Görür görmez dedim “beyler bu hatun benim karışanı silerim.” Östaki de “diğer ikisi de benim ulan yaların” . ben tanışmak için uygun anı bekliyorum tabi. Bilirsiniz kızlar tuvalete asla tek gitmezler. Bu Östaki nin kancayı takacağı iki hatun tuvalete geçtiler benimkisi yalnız kaldı.
Kalktım masasına yanaştım, sağa sola bakınıyorum, kadının çantasının altına bakıyorum filan. Bu dedi ki “lan dürzü ne arıyon lan iki saattir”. Dedim ki “ aslında sizinle tanışmak için bahane arıyordum ancak bu hitap şeklinizden sonra arif in manchester a attığı golü aramaya başladım”. “ aaaa ben de var lan o dün indirmiştim” diyerek çıkardı bu telefonunu. Açtı beraber izledik sonra ben kaçtım ordan.
Sonra Östaki çıktı kızlar tuvaletinden. O iki kızın peşinden gitmişti o . “naptın lan hallettin mi işini kerata ehehe”. Takıldım buna. “ hallettim de iyi ki sen bulaşmamışın öbürüne.” Niye lan filan dedim. Sadece hitabı kötü idi oysa. “ olum o shemale miş lan. Yatırdı mı yarım saaat gidiyormuş. Seninki olurdu soba borusu ben sana diyim.” Var anasını. Zaman kötü kolla götü.
Şöyle bi etrafa bakındım, Zerdüş yok etrafta. Haydaaa. Her seferinde birisi kaybolmak zorunda mı amk. Baktım az ilerde kalabalık var. Dedim kesin fortlamaya gitti oraya. Anasını satayım 5 dolar versen 20 kızla birlikte olabileceğin tayland da bu hayvan fortlamaya gidiyor. Heyecan yaşamayı mı seviyor, nasıl fantezi üretiyor anlamadım. Tam fantazor adam.
Ben gittim, bu hayvana bi ders vermek için geçtim arkasına, ben de buna fortluyorum. Öyle böyle değil. Kendimden geçmişim. Ama kendimden geçmemin sebebi Zerdüş ün enfes, sıkı kalçaları değil. Tam suratımın üstüne yediğim yumruk. Bu denyo bakmış biri buna fortluyo, “noluyor amuagoyim” filan derkene dönüp çakıyor bi dene suratıma.
Ben ayılınca tabi, kurtlar vadisindeki ömer baba stayla gibi konuşmaya başladım. “ yaa gördün de mi. Başkasına yaparken iyi, sana yapılınca kötü. Olmaz öyle. Ya sen de kamuya açılacaksın ya da bu diyardan siktir olup gideceksin. Yalnız varya kamuya açılsan paranın damına korsun moruk ben sana diyim.” “essah mı diyon lan. Bah dalga geçmiyon de mi”. Oha herif ciddiye aldı. Topuk topuk.
Tabi biz olay çıkarınca apar topar attılar bizi dışarı. Body guard diye iş makinesi tutmuş öküzler. Direnemedik bile. Dedim napalım bize burdan ekmek çıkmadı, saat de geç oldu artık eve dönelim. Zaten kafalar olmuş bir. Paradan altı sıfır atıldı ya o yüzden.
Eve döndük, moraller bozuk. Dedik daha da bağlasan durmayız tayland da. “yarın sabah uçak havaalanına gidip alıyo
rum biletleri beyler. Hem yarın Çıngırak da dönüyormuş Mekke den iyi olur.” Cevap gelmedi. Kafamı öne eydim, geçtim yatağa uzandım. Bişey daha uzandı yanıma. Sola bir döndüm, aman tanrım. Bu bana kesik hizmetçi, sarışın afet gelmiş. Tabi odada bizim diğer dangozlar da var. Beyler dedim bi beş dakka çıkın yengenizle bişi konuşcaz.
Şarışın afet bana döndü “ beş mi? Beş dakka ne lan. Ben gidiyorum çamaşırlarını ‘ellerinde’ çitiliyiver.” Obaaa. Bu kız milletini anlamıyorum abi. Neyse bu gece de kaş göz çizerim elime bişi olmaz.
Sabah gittim aldım biletleri, geri gelip Erşan abiyle filan vedalaştık. Dedik “abi biz geldik sıra sende. Yalnız orda hatun sınırlaması var söyliyim. Pasaporta işliyorlar.” Yüzü düştü tabeee ama çaktırmadı.
Atladık uçaklara indik amerikaya. Heryeri bok götürüyor anasını satayım. Zar zor vardık eve. Anahtarı taktım kilide, kapı kendiliğinden açıldı. Yoksa hırsız mı girmişti lan. “kedidir kedi”. Meğer Çıngırak bizden önce gelmiş oturmuş telezyon izliyomuş.
Teker teker sarıldık kendisine. Özlemişiz. Yalnız derisi kayış gibi olmuş sıcaktan. Böyle bi esmerleşmiş bi değişmiş. Bi de bissürü hediye getirmiş ordan. Kaçakçılık çok abi ucuza ne bulduysa getirmiş.
Bana arab sabunu getirmiş ama ortası delik. Östaki ye oyuncak deve getirmiş. O deve muhabbeti de neydi bi anlayıtım. Vaktiyle bu Östaki Kolorado çöllerinde mahsur kalmış. Devesiyle. Aylarca guiza gibi halvet olmadığından deveye yan gözle bakmaya başlamış. Tam o ara, bi kadın çığlığı duymuş. Sesine gitmiş kızın ve kızı düştüğü çukurdan çıkarmış. Kız demiş ki sen bana büyük iyilik ettin ne dileğin varsa söyle yapayım. Östaki demiş ki yav şu deveyi bi tut da …… anladınız siz.
Fırkateyn e mezdeke albümü getirmiş. En son Zerdüşün yanına gitti bu “ al lan sana da ayıcıklı pijama getirdim güle güle giy.” Zerdüş aldı pijamayı, baktı baktı “ lan delü hani bunun ayıcıkları nerde bembeyaz bişi lan bu.” . “sen giyince ayıcıklı olcak işte.” Oy oy oy efsane olur bu. Değerlenir.
Biz de kendisine tayland eriği getirdik. Böyle tam erik gibi de değil. Böle sanki biraz eşşek gibi, am sankim at öküz gibi böle. Aslında taylandın hatunları meşhur ama bizim Çıngırak tövbeli. Evlenmeye filan kalkar şimdi boşuna uğraş.
Evet beyler burada kesiyorum baya uzun oldu zaten. Yayında emekleyen herkese teşekkürlerimi sunuyorum, bizi izlediğiniz için teşekkür ederiz.
25 Ağustos 2011 Perşembe
kaaale alınma kılavuzu
Ya herrü ya merrü. Selam size ebesizler. Duydum ki gene başınız sıkışmış, yardıma muhtaçsınız. Ne için? Etrafınızda sicklenmiyormuşsunuz. Herkes size sanki kocaman bir dickmişsiniz gibi davranıyormuş. E be kafasına tırrım tırrım attırdığım, yazılarımı okumuyorsun da ondan. Hadi gene iyisin. Abin sana yardımcı olacak. Prezervlatifleri taktıksak başlıyorum. Hiiyyııırrr viiii gggooooo!!!.
8==> şimdi kardeşim genelde ademoğulları iletişime geçerken karşı tarafın nasıl göründüğüne bakar. Aslında bu bir zorunluluk. Karşında duruyo olum başka yere nasıl baksın. Gözlerimiz bukalemun gözü değilki. Giyimine kuşamına dikkat edecaksın. Bunu sana rahmetli piskopos Şükrettin Hoca dan alıntı yaparak açıklayaceğim.
Sene 1962. Tavşan yapmanın en kolay yolu bu sene bulunmuş. Yapmak dedik de aklıma geldi. Geçenlerde Kaybettin Abi ile Sahaya Hükmettin Abi gölün orda takılıyolar. Ellerinde kazma kürek. Dedim ağabeyler kolay gelsin hayırdır. Kazı yapıyoruz dediler. Tamam deyip uzaklaştım. Meğer kazı öldürmüş pezemekler. Ne istediniz lan hayvandan. Taş olasıcalar. Neyse biz konumuza dönelim.
Şimdi bu Şükrettin hoca köyde yolda gidiyor. Herkes sever sayar hocayı. Elinde kocaman bir cisıs heykeliyle boy veriyor. Böyle böyle giderken arkadan bir çocuk geliyor. Köyün ağasının oğlu. İsmi ali imiş. Ahan da buraya yazıyorum bu çocuk inşaatçı olup çok zengin olmazsa bütün Çinli erkekler arkama sıra olsun. Hocaya diyor ki al sana para bana düdük al. Hoca da diyor ki anan da sollardı… yok yok bi dakka bu o hikaye değildi. Onun taktiği neydi ya? Heh tamam. Hoca diyor my father is waiting you at his çiftlik. Hoca bu durur mu yapıştırmış cevabı “tamam geliyorum”. Ne sandın yaraaahım. Hep atraksiyon bekleme.
Hoca alıyor eline kavalını, hafif sıvazlaya sıvazlaya koyuluyor yola. Meksika dan amcası getirmiş. 10 pezo ya. Çiftlik köyün biraz dışında. Hoca temkinli. Götü sağlama alıp bekaret kemerini takıyor. Piskoposlar her zaman tedarikli gezerler. Mp3 ü takıyor kulağına ahan da dinliyor bu şarkıyı.
Yaklaşık 45 dk yürüyor. Geçerken timsah kardeşe de bir uğruyor. 2. Dünya harbinde beraber çarpışmışlar. Gide gide en sonunda varıyor çiftlik. Hey maşallah. Sanırsın disneyland. Su kayağı, hızlı tren, at şeyine konan kelebek, her şey var amk. Boşuna ağa olmamış. Kapıya doğru yaklaşıyor hoca. Kapıda iki koruma karşılıyor bunu. Mossad koruyormuş ağayı. Gerekli izni alıyor ve içeri giriyor. Kahya karşılıyor önce hocayı. Vakit kaybetmeden doğruca ağa nın bulunduğu yere götürüyorlar. Ağa ne mi yapıyordu o sıra? Alt satırda yavrum.
Koskoca odanın ortasına oturmuş ağa, etrafında 8 tane taşşş gibi hatun, yanlarında şarap, üzüm filan, bildiğin alem yapıyor. Şaka lan şaka oturmuş Morman lee ile nargile içiyor. Morman onun muhasebecisi. Kolej mezunu genç yağız bir delikanlı. Ağanın karısına yavşıyor yavşak.
Hoca selam veriyor, geliş nedenini soruyor. Daha doğrusu getirtiliş. Ağa giriyor söze “ şimdi moruk haftaya yakın köylerin ağalarına ziyafet vercem. Karılı kızlı filan. Seni de severiz sayarız. Seni bekleriz. Tabi herkesten beklenen şeyler var. Misal zeytinyağlı yaprak dolması benim üstüme, kuzu çevirme yukardaki köyün ağasına, karılar ise Rus Çarizard ı Emrettin beye ait. Senin üzerine ne istersin hoca?” hoca biraz durmuş, sağ elini havaya kaldırmış ve” bu ziyafetler sürdüğü sürece bir tanesine bile katılmazsam Allahın laneti de benim üzerime” demiş. Anlaşmışlar filan. Hoca ayrılmış. Daha verceğim mesaj kısmına gelmedik konumuz kılık kıyafet okumaya devam.
Zaman ilerliyor, vakit geliyor. Akşam saat 8 de ziyafet başlıyor. Hoca akşam namazını kıldırdıktan sonra kiliseden ayrılıyor doğruca ağanın çiftliğine. Hızlı adımlarla gidiyor. Yemeğe başlamalarına az bir süre kala varıyor. Hakkaten muhteşem bir ziyafet var. Just like that:
Yemekler yeniyor tebrikler ediliyor, sıra geliyor aleme. Herkes Rus un getirdiği karılardan seçip alıyor bir tane. Bizim hoca da kuduruk, gidiyor güzellerin yanına kimse pas vermiyor buna. Hepsinden red yanıtı alıyor. Hoca bu kalır mı hiç altta “birazdan hepinizin hamuğagoycam” deyip ayrılıyor ordan. Benzin döküp yakıyor çiftliği. Şaka lan şaka 2. Doğruca evine gidiyor. Armani takım elbisesini giyiyor bayramlık olan. Hışımla geri dönüyor çiftliğe. Giriş ne giriş. Herkesin ağzı açık. Hoca fermuarı açık unutmuş. Just kidding. Kıyafet karizmatik hem bürokratik göstermiş hocayı. Şimşir stayla.
Bütün hatunlar bu kez hocanın peşinde. O gece hoca için sabahlar olmamış.
Yukardaki hikayecikten de anlayacağınız üzere bugünlerde insanın değeri kılık kıyafetle ölçülüyor. Gerçi ünlü bir düşünür ne güzel söylemiş” ne insanlar gördüm üstlerinde elbise yok, ne elbiseler gördüm sırtı hep dekolte..” “ne olursan ol gelme akıllı ol da beni germe” işte böyle.
8==> giyim kuşamı hallettik, sıra kaş göz de. Unutmayın. Bir insanda en önemli etkiyi ilk görüşmenizde bırakırsınız. Sağda solda görüyorum, günümüz gencoları saçı sakalı uzatıp maymun gibi geziyorlar. Olur mu abicim, atıyorsun kızı eve, öpmüyorsun, öpeceksin. Pardon konumuzla alakası yok bunun birine selam gönderdim de. Benim bir arkadaşım var ismi Ekipcan Geyipoğlu. Böyle saçları kalçasına geliyor hatta kalçasını onunla siliyor (öyk) bi de keçi sakalı var içinde örümcek yaşıyor. Hep siyah giyiyor, sürekli ter kokuyor hatta artık parfüm niyetine ter kokuyor o derece. Durun resmini de atayım.
Böyle gezmeyin. Düzenli traş olun. Saçlarınıza bakım yaptırın. Bakım derken berberde jöle filan sürdürmeyin yani. Yıkayın elleyin hatta öpün. Vücut kıllarınıza da şekil verin. Geriye doğru taramayın uzun gösterir. Kappito? Eğer yapamazsanız beni arayın yardımcı olayım. GSM numaram: 911 veya 155
8==> konuşmanıza dikkat edin. Hep küfürlü konuşmayın. Sokak ağzı iyi değildir. Trt spikeri gibi de konuşun demiyorum. Normal olun. Kızlar sizi çekici, erkekler saygın bulur. Aslında pek de saygın bulmaz süt oğlanı derler ama olsun. Bunun bir de öbür tarafı var. Hell yeah. Misal size örnek.
İlköğretim 7. sınıftı hatırlıyorsam. Teneffüs olmuş, aşağıya inecem. Öğretmen sırasının ordan geçiyorum. Masada nöbetçi öğrenci oturuyor. Çok pretty bir girl. Bana dedi ki “behlülcüm, rica etsem şuradaki isimleri bu kağıta yazabilir misin benim çok işim var da” size yemin ediyorum, heralde sürekli erkeklerle takıldığımdan olacak, istemsiz bir şekilde ağzımdan “bok!” kelimesi çıkıverdi. Yerin dibine geçmiştim. Koşarak dışarı çıktım ve sınıfa geri döndüğümde kızla yüzyüze gelmemek için kafam sürekli yerde gezdim. Siz siz olun benim yaptığım hataya düşmeyin. Kibarlık iyidir. Bi zarar gelmez.
8==> gündemi takip edin. Magazininkini değil ama. Yani onu da edin de az bişey. Bu yazdıklarım erkekler içindir. Bayanların nelere ilgi duyduğu açık zaten değil mi kavalcığım? Bir futbol takımı tutun, siyasi partiye aşık olmadan taraftarlık yapın. Veya yapmayın. Siz bilirün. Ama çoğu ortamda söyleyecek sözünüz olsun. Öyle dick gibi kalmayın. Haaa yalnız bir kural daha var. Do not be hınçal uluç. Her şeyde bilgi sahibi olmayın. Dün bakıyorsun magazin programında, ertesi gün maç yorumluyor, sonraki gün siyaset. Bu ne perhiz bu ne saksağan. Bir konuda uzman olun daha iyi. Cerrah oldun da biz mi siklemedik?
8==> çok zengin olun. İstemeseler de sizi takacaklar. Bu kadar basit. Şu ana kadar Q7 si olup da istediğini yaptıramayan birini görmedim. Cenabettin abi hariç. Nedeni gayet açık.
8==> liderlik görevi üstlenin. Ne biliyim bi yere gidecekseniz organizeyi siz yapın, milleti arayın ulaşın yalnnızzzz bakın burası çok önemli. Sen beni 70 milyonun önünde sen de adam mısın, sen ruhsuzsun diyemez. Fırsatını buldun ya fırsatını.
Demem o k i sevilmiyorsanız zorlamayın. Belki çirkinsin olum ne zorluyon. Seninle takılmak istemiyo millet. Adama bak ya. Ne bakıyon olum? İndir o elini. Sen kes lan sesini. Bak beni oraya getirme. Yettim gaariii.
Benim elimden gelen bunlar. Aslında hepsi bu değil de sizi ilgilendiren kısmı burası. Sevgilimle aramın bozulmasını istemem. Umarım bu ders yeterince katkı sağlamıştır size. Öküz kadar adamsınız gelip hala benden yardım diliyorsunuz. O kadar yufka yürekli yaratılmışım ki içimde poliyanna varmış gibi hissediyorum. Ah poliyanna tenhada bir kıstırsam varyaaaa. Zaten en büyük dileğim Heidi ve Poliyanna ile birlikte threesome yapmak. Neyse bu kadar özel hayat size yeter. Herkes dediklerimi uygulasın haftaya sözlü yapaceğim. Öpercix saxo gülleri.
8==> şimdi kardeşim genelde ademoğulları iletişime geçerken karşı tarafın nasıl göründüğüne bakar. Aslında bu bir zorunluluk. Karşında duruyo olum başka yere nasıl baksın. Gözlerimiz bukalemun gözü değilki. Giyimine kuşamına dikkat edecaksın. Bunu sana rahmetli piskopos Şükrettin Hoca dan alıntı yaparak açıklayaceğim.
Sene 1962. Tavşan yapmanın en kolay yolu bu sene bulunmuş. Yapmak dedik de aklıma geldi. Geçenlerde Kaybettin Abi ile Sahaya Hükmettin Abi gölün orda takılıyolar. Ellerinde kazma kürek. Dedim ağabeyler kolay gelsin hayırdır. Kazı yapıyoruz dediler. Tamam deyip uzaklaştım. Meğer kazı öldürmüş pezemekler. Ne istediniz lan hayvandan. Taş olasıcalar. Neyse biz konumuza dönelim.
Şimdi bu Şükrettin hoca köyde yolda gidiyor. Herkes sever sayar hocayı. Elinde kocaman bir cisıs heykeliyle boy veriyor. Böyle böyle giderken arkadan bir çocuk geliyor. Köyün ağasının oğlu. İsmi ali imiş. Ahan da buraya yazıyorum bu çocuk inşaatçı olup çok zengin olmazsa bütün Çinli erkekler arkama sıra olsun. Hocaya diyor ki al sana para bana düdük al. Hoca da diyor ki anan da sollardı… yok yok bi dakka bu o hikaye değildi. Onun taktiği neydi ya? Heh tamam. Hoca diyor my father is waiting you at his çiftlik. Hoca bu durur mu yapıştırmış cevabı “tamam geliyorum”. Ne sandın yaraaahım. Hep atraksiyon bekleme.
Hoca alıyor eline kavalını, hafif sıvazlaya sıvazlaya koyuluyor yola. Meksika dan amcası getirmiş. 10 pezo ya. Çiftlik köyün biraz dışında. Hoca temkinli. Götü sağlama alıp bekaret kemerini takıyor. Piskoposlar her zaman tedarikli gezerler. Mp3 ü takıyor kulağına ahan da dinliyor bu şarkıyı.
Yaklaşık 45 dk yürüyor. Geçerken timsah kardeşe de bir uğruyor. 2. Dünya harbinde beraber çarpışmışlar. Gide gide en sonunda varıyor çiftlik. Hey maşallah. Sanırsın disneyland. Su kayağı, hızlı tren, at şeyine konan kelebek, her şey var amk. Boşuna ağa olmamış. Kapıya doğru yaklaşıyor hoca. Kapıda iki koruma karşılıyor bunu. Mossad koruyormuş ağayı. Gerekli izni alıyor ve içeri giriyor. Kahya karşılıyor önce hocayı. Vakit kaybetmeden doğruca ağa nın bulunduğu yere götürüyorlar. Ağa ne mi yapıyordu o sıra? Alt satırda yavrum.
Koskoca odanın ortasına oturmuş ağa, etrafında 8 tane taşşş gibi hatun, yanlarında şarap, üzüm filan, bildiğin alem yapıyor. Şaka lan şaka oturmuş Morman lee ile nargile içiyor. Morman onun muhasebecisi. Kolej mezunu genç yağız bir delikanlı. Ağanın karısına yavşıyor yavşak.
Hoca selam veriyor, geliş nedenini soruyor. Daha doğrusu getirtiliş. Ağa giriyor söze “ şimdi moruk haftaya yakın köylerin ağalarına ziyafet vercem. Karılı kızlı filan. Seni de severiz sayarız. Seni bekleriz. Tabi herkesten beklenen şeyler var. Misal zeytinyağlı yaprak dolması benim üstüme, kuzu çevirme yukardaki köyün ağasına, karılar ise Rus Çarizard ı Emrettin beye ait. Senin üzerine ne istersin hoca?” hoca biraz durmuş, sağ elini havaya kaldırmış ve” bu ziyafetler sürdüğü sürece bir tanesine bile katılmazsam Allahın laneti de benim üzerime” demiş. Anlaşmışlar filan. Hoca ayrılmış. Daha verceğim mesaj kısmına gelmedik konumuz kılık kıyafet okumaya devam.
Zaman ilerliyor, vakit geliyor. Akşam saat 8 de ziyafet başlıyor. Hoca akşam namazını kıldırdıktan sonra kiliseden ayrılıyor doğruca ağanın çiftliğine. Hızlı adımlarla gidiyor. Yemeğe başlamalarına az bir süre kala varıyor. Hakkaten muhteşem bir ziyafet var. Just like that:
Yemekler yeniyor tebrikler ediliyor, sıra geliyor aleme. Herkes Rus un getirdiği karılardan seçip alıyor bir tane. Bizim hoca da kuduruk, gidiyor güzellerin yanına kimse pas vermiyor buna. Hepsinden red yanıtı alıyor. Hoca bu kalır mı hiç altta “birazdan hepinizin hamuğagoycam” deyip ayrılıyor ordan. Benzin döküp yakıyor çiftliği. Şaka lan şaka 2. Doğruca evine gidiyor. Armani takım elbisesini giyiyor bayramlık olan. Hışımla geri dönüyor çiftliğe. Giriş ne giriş. Herkesin ağzı açık. Hoca fermuarı açık unutmuş. Just kidding. Kıyafet karizmatik hem bürokratik göstermiş hocayı. Şimşir stayla.
Bütün hatunlar bu kez hocanın peşinde. O gece hoca için sabahlar olmamış.
Yukardaki hikayecikten de anlayacağınız üzere bugünlerde insanın değeri kılık kıyafetle ölçülüyor. Gerçi ünlü bir düşünür ne güzel söylemiş” ne insanlar gördüm üstlerinde elbise yok, ne elbiseler gördüm sırtı hep dekolte..” “ne olursan ol gelme akıllı ol da beni germe” işte böyle.
8==> giyim kuşamı hallettik, sıra kaş göz de. Unutmayın. Bir insanda en önemli etkiyi ilk görüşmenizde bırakırsınız. Sağda solda görüyorum, günümüz gencoları saçı sakalı uzatıp maymun gibi geziyorlar. Olur mu abicim, atıyorsun kızı eve, öpmüyorsun, öpeceksin. Pardon konumuzla alakası yok bunun birine selam gönderdim de. Benim bir arkadaşım var ismi Ekipcan Geyipoğlu. Böyle saçları kalçasına geliyor hatta kalçasını onunla siliyor (öyk) bi de keçi sakalı var içinde örümcek yaşıyor. Hep siyah giyiyor, sürekli ter kokuyor hatta artık parfüm niyetine ter kokuyor o derece. Durun resmini de atayım.
Böyle gezmeyin. Düzenli traş olun. Saçlarınıza bakım yaptırın. Bakım derken berberde jöle filan sürdürmeyin yani. Yıkayın elleyin hatta öpün. Vücut kıllarınıza da şekil verin. Geriye doğru taramayın uzun gösterir. Kappito? Eğer yapamazsanız beni arayın yardımcı olayım. GSM numaram: 911 veya 155
8==> konuşmanıza dikkat edin. Hep küfürlü konuşmayın. Sokak ağzı iyi değildir. Trt spikeri gibi de konuşun demiyorum. Normal olun. Kızlar sizi çekici, erkekler saygın bulur. Aslında pek de saygın bulmaz süt oğlanı derler ama olsun. Bunun bir de öbür tarafı var. Hell yeah. Misal size örnek.
İlköğretim 7. sınıftı hatırlıyorsam. Teneffüs olmuş, aşağıya inecem. Öğretmen sırasının ordan geçiyorum. Masada nöbetçi öğrenci oturuyor. Çok pretty bir girl. Bana dedi ki “behlülcüm, rica etsem şuradaki isimleri bu kağıta yazabilir misin benim çok işim var da” size yemin ediyorum, heralde sürekli erkeklerle takıldığımdan olacak, istemsiz bir şekilde ağzımdan “bok!” kelimesi çıkıverdi. Yerin dibine geçmiştim. Koşarak dışarı çıktım ve sınıfa geri döndüğümde kızla yüzyüze gelmemek için kafam sürekli yerde gezdim. Siz siz olun benim yaptığım hataya düşmeyin. Kibarlık iyidir. Bi zarar gelmez.
8==> gündemi takip edin. Magazininkini değil ama. Yani onu da edin de az bişey. Bu yazdıklarım erkekler içindir. Bayanların nelere ilgi duyduğu açık zaten değil mi kavalcığım? Bir futbol takımı tutun, siyasi partiye aşık olmadan taraftarlık yapın. Veya yapmayın. Siz bilirün. Ama çoğu ortamda söyleyecek sözünüz olsun. Öyle dick gibi kalmayın. Haaa yalnız bir kural daha var. Do not be hınçal uluç. Her şeyde bilgi sahibi olmayın. Dün bakıyorsun magazin programında, ertesi gün maç yorumluyor, sonraki gün siyaset. Bu ne perhiz bu ne saksağan. Bir konuda uzman olun daha iyi. Cerrah oldun da biz mi siklemedik?
8==> çok zengin olun. İstemeseler de sizi takacaklar. Bu kadar basit. Şu ana kadar Q7 si olup da istediğini yaptıramayan birini görmedim. Cenabettin abi hariç. Nedeni gayet açık.
8==> liderlik görevi üstlenin. Ne biliyim bi yere gidecekseniz organizeyi siz yapın, milleti arayın ulaşın yalnnızzzz bakın burası çok önemli. Sen beni 70 milyonun önünde sen de adam mısın, sen ruhsuzsun diyemez. Fırsatını buldun ya fırsatını.
Demem o k i sevilmiyorsanız zorlamayın. Belki çirkinsin olum ne zorluyon. Seninle takılmak istemiyo millet. Adama bak ya. Ne bakıyon olum? İndir o elini. Sen kes lan sesini. Bak beni oraya getirme. Yettim gaariii.
Benim elimden gelen bunlar. Aslında hepsi bu değil de sizi ilgilendiren kısmı burası. Sevgilimle aramın bozulmasını istemem. Umarım bu ders yeterince katkı sağlamıştır size. Öküz kadar adamsınız gelip hala benden yardım diliyorsunuz. O kadar yufka yürekli yaratılmışım ki içimde poliyanna varmış gibi hissediyorum. Ah poliyanna tenhada bir kıstırsam varyaaaa. Zaten en büyük dileğim Heidi ve Poliyanna ile birlikte threesome yapmak. Neyse bu kadar özel hayat size yeter. Herkes dediklerimi uygulasın haftaya sözlü yapaceğim. Öpercix saxo gülleri.
19 Ağustos 2011 Cuma
emıl tv jeff hardy röportajı
Helloooo göörrllssss. Özlediniz di mi?
Merhaba sayın seyirciler. Uzun bir aradan sonra birlikteyiz. Malum biliyorsunuz kanalımız, gösterdiği bazı videolardan sonra yayın yasağı almak durumunda kaldı. Hep RTÜK ün hatası. Yav kardeşim iki tane fil sickişiyorsa sana ne? Belgesel bu. Hasta olunca doktora üreme takımlarını gösteriyorsun. Bu da aynı hesap. Neyyseeee. Bugün gene çok bomba bir konuğumuz var. Evet çocuklar ekran başına. Her şey sizin için. Aaaa bi dakka.
Bu şey diğil mi lan hani saat 9 buçuk olunca çıkıyo. Herkes yatağa filan. Sorry kids. Başka bahara. Evet sözü daha fazla uzatmak istemiyooooooooorum ve konuğumu çağırmak istiyorum. Oynat uğurcum. Bayanlar baylar, kemerlerini bağlayın, maskelerini çıkarın ve selam durun: JEFF HARDY!!!!!
Emıl: selamün aleyküm jeff kardeş nasıl gidiyor? Hiç aramıyorsun sormuyorsun bak Undertaker abin de diyo hiç aramıyo sormuyo. Ehe.
Jeff: sorma be abi iş güç. Sen nasılsın inşallah yenge nasıl?
Emıl: abartma. Evet hoş geldin yayınımıza. Daha önce Fatih Terim, Serdar Ortaç ve Prezidente Barrock Obama bizleydi. önceki konuklarımız hakkında ne düşünüyorsun öğrenebilir miyiz?
Jeff: şimdi emılcığım Fatih Terim benim çok sevdiğim bir abimdir. Biz 2 sene onunla beraber Meksika da çalıştık. Uyuşturucu işindeydik. Yaklaşık 20 kişilik bir gruptuk, kendisi de bizim liderimizdi. Eğer ben bugün buralarda isem, bundaki en büyük katkı başta anne ve babama birazcık da mahallenin sütçüsü Selim abiye aittir. Aslında en çok sütçüye aittir. Tip olarak da andırıyorum. Fatih hoca işin sadece sıvama kısmındaydı.
Serdar ı pek tanımıyorum. Sadece ilk apaçi olduğunu duydum. Shequill stayla. Biliyorsun bizim oralarda kanye west, leydi gargamel ve Shakir Ağa gibi üst düzey şarkıcılar var. Serdar onların seks kelepçesi bile olamaz. Birazcık ünlü pilot Jet Li yi andırıyor o kadar. Şarkı sözleri berbat. “ seni çöpe ataceğim poşete yazık/bir siyara yakaceğim ateşe yazık” bu ne tanrı aşkına. Sayın Serdar sözüm sana! Bırak artık yaz şarkıları yapmayı. Bu halkın Barış Manço gibi bir üstadı vardı. Senin gibilere ihtiyacı yok.
Obama yı ise tanımayan yoktur. Dışarıda hanım evladı, mutfakta brender, yatakta ise zencidir kendisi. Geçenlerde onun evine iftara davetliydim. Misafiriz elimiz boş gitmek olmaz. Dedim ne alayım ne alayım. Biliyorsunuz kendisi Virginia Üniversitesi mezunu. Dedim öyle bir hediye alayım ki gençlik yıllarına götüreyim onu. Gittim bi HEROTİK şopa. Böyle bissürü alet edevat var. Hiçbirisinin ne işe yaradığını bilmiyorum. Kasiyerin yanına gittim bi hoş oldum. Dedim ki bir erkek arkadaşıma hediye alcam filan filan. Karı güldü. Birazdan gelirim deyip ayrıldı. 5 dk sonra döndü. Elinde obama. Vay amk.
“bu aralar kampanya var. Obama şişmesi alana 55 cm lik dildo hediye. Titrerken müzik çalıyo. “da di da dildoooo, dildoooo dadam dildoooo” diye devam ediyo. Tamam deyip almaya karar verdim. 45 dallırs tuttu. Hediye paketi yaptırdım şöyle bir güzel. Bi de şeker aldım. Afedersiniz şekli yorriks e çok benziyor hatta o diyebilirim. İngiltere den Azmayil adlı arkadaşım getirmişti. Bi kutu da ondan aldım.
Atladım arabaya geliyorum. Beyaz sarayda oturuyo kavaşe. Girerken X ray araması var. Aha dedim yourrock ı yedik. Ben korka korka uzattım paketi. Ekrana şöyle bir göz attım. Gözlerime inanamadım. Dildonun yerine deniz hıyarı, şişmeninkinde ise sünger bob oyuncağı vardı. Meğer obama ibnesi hileli yazılım yaptırmış. Bill Gates e yaptırmış.
Bill Gates demişken onunla ilgili de bir anımı anlatayım. 2 ay önce bir resepsiyondayım. Dünyanın en zeki adamları var işte Stephen Hawking (adam king ), Criss angel, Ruud van Nistelrooy, Serhat Ulueren filan. Baktım ilerde oturuyo bu. Elinde Tekirdağ rakısı. Biraz muhabbet ettik. Ben bunu resepsiyondan 2 gün önce bankada görmüştüm. “ hayırdır abi geçenlerde bankadaydın noldu?” diye sordum. “bi borç mevzusu vardı da onun için ordaydım” diye cevapladı. şaşırdım ben amk. “abi yanlış anlama ama senin paraya mı ihtiyacın var?” bu kez o şaşırmıştı. “ yok be olum bankanın vardı” dedi. Ulan ne komik adam bu Bill Gates. Allah toprağını bol etsin. Yaklaşık 10 bin dönüm kadar.
Neyse işte girdim Beyaz Saraya, Tanrı seni inandırsın ben böyle bir yer görmedim. Tamamen kandırmaca. Hatta duvarlar filan kartondan yapılmış. Göz yanılması. Şaka lan şaka. Her yer altın hamuğagoyyim. Yerler cam filan. Bakıyon kendini görüyon. Bu binayı diken adam kör olmuş. Tabi olur. Işık vurduğunda parlıyor hep. Her daim güneş gözlüğü takmak zorundasın. Zor iş.
Geldim içeriye, selamlaştık filan. Doğruca sofraya geçtik. Sofrada yok yok. Yeni meyve gelmiş afrikadan ismi “yok”. Tuzlu bir meyve. Menü baya zengindi şimdi sayamam. Ben tabi yanımda hediyelerle geldim, bunlar meraklandı içinde ne var diye. Dedim sonra aç. Yemekten önce yersen iştahın kaçar (yazar burada ince espri yaptı) yemekler yendi, sofra toplandı gagaydı gugaydı sıra geldi hediyeyi açmaya. Herkes el ele tutuştu, 10 dan geriye saydık. “büyük hissediyorum” dedi obama. Paketi açtı, gerçekten de büyüktü. Bir sevindi bir sevindi anlatamam. “benimki baya eskimişti iyi oldu” dedi. sapık. Allah ıslah etsin. İşte böyle bir anım var sonu belli değil. ne sandım yannağam. İlla son mu olcak.
Emıl: tamam ulan anladık kes. Şimdi birazcık özel hayatına değinelim. Konumuz sırlar. Bize anlatmanda bir mağsur görmediğin sırrın var mı?
Jeff: bi düşüneyim….. evet bi tane geldi. Üniversiteye giderken kısa bir süreliğine bir köpekle birlikteliğim olmuştu. Pek anlaşamıyorduk kendisiyle.
Emıl: nasıl lan? Bir köpek mi? Give me more details now. Hemen altyazı geçin beyler.
Jeff: şimdi abi benim dedemin çiftliği vardı teksasta. Baya büyük. İçinde her bi hayvan evladı mevcut. Yaklaşık 25 tane de köpek vardı. Benimkinin ismi Elizabet idi. Böyle beyaz tüylü şirin bişeydi. Bunu ben eğitiyordum genelde. Baya yakınlaştık.
Bizim oralarda her Mayıs ayının 13. Gününde şenlikler olur yarışmalar yapılır. Değişik tarzda yarışmalar. Bunlardan bir tanesi de köpeciklerle ilgili. En iyi eğitimli köpek sahibine bir miktar para ödülü var. Hasan abi dobermanı seçti, Turgut amca Sivas kangalı. Ben de Elizabet i seçtim. Bir grup misali. Birlikteliğimiz bundan ibaret.
Emıl: hay ağzına sıçratayım. Ben de korktum amk köpek filan sicktin diye. Meğer grup manasındaki birliktelikmiş. Kaldırın abi altyazıyı önemli bişey değil.
Jeff: sana hiç yakıştıramadım abi beni neye benzettin. Sana aynen iyade ediyorum. Kimse bana dogfucker diyemez.
Emıl: herneyse. Biraz da programa dönelim. Hep söylenir ya “abi onlar gerçekten vurmuyoo yeaa ben biliyorum filan” ne diyeceksin iddialarla ilgili?
Jeff: dürüst olmak gerekirse bazı vuruşlarımız kandırmaca. Özellikle tekmelerimiz. Ama yumruklar, atlamalar filan hepsi gerçek. Bütün güreşçiler sigortalı. Çıkışta direk ameliyata giriyoruz. Biz de insanız. Ha diyeceksin ki niye hiç kan yok. Musluk mu lan bu her vurduğunda su gibi aksın. Derilerimize özel merhemler sürüyoree. Dove saolsun. Engelliyor kanların akmasını. Ya. İşte böle.
Emıl: ne kadar kazanıyosunuz aylık?
Jeff: çok kazanamıyoz be abi. Sayısal loto civarında filan.
Emıl: bağkurlu musun peki?
Jeff: yok abi ben “bağsur”luyum rahat oturamıyorum.
Emıl: hea. İyimiş. Şimdi tv izleyicilerinden gelen sorularla devam ediyoruz. Amerikadan Ali Buhran Solar adlı kişiden geliyor soru: “ ıssız bir adaya düşseydi yanına 3 şey olarak ne alırdı?” aman ne yaratıcı soru. Karı kılıklı şey.
Jeff: hmmm çalışmadığım yerden sordu öss. Ne biliyim sonuçta ıssız bir adaysa, bir film ekibi, 50 civarı insan ve bilimum araç gereç alırım.
Emıl: insanı napıcan olum orda. Sırf kızlarsa eyvallay da bi de film ekibini anlayamadım.
Jeff: lost un final bölümünü çekmek için tabi ki. Sik gibi son yaptılar. Ben daha iyisini çekecem. Eh adaya götürdüğüm kızları da “götürcem”. Kırbaç, kelepçe, zincir filan da alet edevat. Söylemesi ayıp ben biraz seks düşkünüyümdür de.
Emıl: olum ulusal yayındayız madem söylemesi ayıp niye söylüyorsun yarrock. Elim ayağım titredi şerefsizim. Sıra ikinci sorumuzda. Tahtarevalli ali paşada ikamet eden Fakur lalyaz adlı kardeşimizden. Diyor ki “ ezan okunduğu sırada su içsek orucumuzu erken açmış olur muyuz?” bi dakka lan hatlar karışmış. Bu bizim seyirci değil. yan stüdyoda bayram abi var çok feyzli birisi. Onun programınadır bu soru. Neyse o zaman buradaki seyircilerden alalım bi tane. heh sen şişko olan sen sor.
Seyirci: anaa jeff hardy lan. Valla jeff hardy. Ne haber lan jeff yenicen mi bugün . ahihiahi. Şimdi biz arkadaşlarla kendi aramızda smackdown oynuyoruz. Okulda, babalarımız iş yerinde ve takibi evde sokakta heryerde amuagoyyim. Yalnız ben birazcık şişmancayım gördüğünüz gibi. Arkadaşlar tekila pardon takla atarken ben sadece yumruh atıyorre. Biz şişmanlar için bikaç hareket gösterebilin mi? Benim yoğumlamam bu kadar.
Jeff: bizim smackdown da bi big show var bildin mi? Napıyor o hayvan? Böyle kaldırıyor milleti yerlere filan çarpıyor. Anca o. Sen de o kalıpla en fazla bunu yaparsın. Nah atarsın takla filan. Takla demişken emılcığım, biliyorsun benim kendime has bir taklam var ismi jeff hardy swanton bombası diye geçiyor. Elinizde varsa o görüntüyü bir girelim. Hah işte bu.
Gördüğünüz gibi baya atletik bir hareket. Şişkolar lafım size. Screw you!! Kilo verin amk. Bakın nerdeyse hepimiz kaslı kuslu insanlarız. Kilolarını da al git!! Altın çilek diyeti yapın. Sadece 69 lira. Sıça sıça bi hal oluyorsunuz. Hal-i-süneyşın.
Emıl: çok doğru konuştun hay ağzını öpeyim. Yav, deminden beridir gözüme çarpıyor, soracam soracam sormadım. Senin yüzüne noolmuş?
Jeff: noolmuş???
Emıl: ben de onu diyorum amk ne bu halin. Annen kızacak sonra. Lekesi geçmiyor onların. Neyse bu benim işim değil. yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz. Programın klasiği olan “sence hangisi” adlı kısımdayız. İşte here we go. Türk kızları kadar kıllı olan esmer Kate Upton mı (kısa bir saygı duruşu), yoksa alessandra ambrosio vücudunda sürekli şarkı söyleyen demet akalın kafası mı?
Jeff: çok zor sordun be abi. Joker hakkım da bitmiş. Tekerleme söyleyeyim hangisinde biterse o olsun. Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş. Madem adem madende badem yemiş, adem niye madenden badem getirmemiş? Kate upton çıktı. En azından hayali güzel.
Emıl: tebrik ederim kardeşim. Ben olsam aynısını seçerdim. Gel seni öpeyim de uğurlayayım. Hoop dur lan uzatma yüzünü bana doğru. Her tarafımı boya yapacan. Tokalaştık yeter. Hadi güle güle. Muhasebeye uğra paranı vercekler.
Evvvet seygili seyirciler, güzel bir programın dağaa sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bütün içtenlğiyle biraz da zorla sorularımıza yanıt verdi jeff hardy. Pek efendi çocuk. Yayında ve yapımda emekleyen herkese çok teşekkürler, bir sonrakinde görüşmek dileğiyle esen kalın, esenlerde kalın. Muaah.
Merhaba sayın seyirciler. Uzun bir aradan sonra birlikteyiz. Malum biliyorsunuz kanalımız, gösterdiği bazı videolardan sonra yayın yasağı almak durumunda kaldı. Hep RTÜK ün hatası. Yav kardeşim iki tane fil sickişiyorsa sana ne? Belgesel bu. Hasta olunca doktora üreme takımlarını gösteriyorsun. Bu da aynı hesap. Neyyseeee. Bugün gene çok bomba bir konuğumuz var. Evet çocuklar ekran başına. Her şey sizin için. Aaaa bi dakka.
Bu şey diğil mi lan hani saat 9 buçuk olunca çıkıyo. Herkes yatağa filan. Sorry kids. Başka bahara. Evet sözü daha fazla uzatmak istemiyooooooooorum ve konuğumu çağırmak istiyorum. Oynat uğurcum. Bayanlar baylar, kemerlerini bağlayın, maskelerini çıkarın ve selam durun: JEFF HARDY!!!!!
Emıl: selamün aleyküm jeff kardeş nasıl gidiyor? Hiç aramıyorsun sormuyorsun bak Undertaker abin de diyo hiç aramıyo sormuyo. Ehe.
Jeff: sorma be abi iş güç. Sen nasılsın inşallah yenge nasıl?
Emıl: abartma. Evet hoş geldin yayınımıza. Daha önce Fatih Terim, Serdar Ortaç ve Prezidente Barrock Obama bizleydi. önceki konuklarımız hakkında ne düşünüyorsun öğrenebilir miyiz?
Jeff: şimdi emılcığım Fatih Terim benim çok sevdiğim bir abimdir. Biz 2 sene onunla beraber Meksika da çalıştık. Uyuşturucu işindeydik. Yaklaşık 20 kişilik bir gruptuk, kendisi de bizim liderimizdi. Eğer ben bugün buralarda isem, bundaki en büyük katkı başta anne ve babama birazcık da mahallenin sütçüsü Selim abiye aittir. Aslında en çok sütçüye aittir. Tip olarak da andırıyorum. Fatih hoca işin sadece sıvama kısmındaydı.
Serdar ı pek tanımıyorum. Sadece ilk apaçi olduğunu duydum. Shequill stayla. Biliyorsun bizim oralarda kanye west, leydi gargamel ve Shakir Ağa gibi üst düzey şarkıcılar var. Serdar onların seks kelepçesi bile olamaz. Birazcık ünlü pilot Jet Li yi andırıyor o kadar. Şarkı sözleri berbat. “ seni çöpe ataceğim poşete yazık/bir siyara yakaceğim ateşe yazık” bu ne tanrı aşkına. Sayın Serdar sözüm sana! Bırak artık yaz şarkıları yapmayı. Bu halkın Barış Manço gibi bir üstadı vardı. Senin gibilere ihtiyacı yok.
Obama yı ise tanımayan yoktur. Dışarıda hanım evladı, mutfakta brender, yatakta ise zencidir kendisi. Geçenlerde onun evine iftara davetliydim. Misafiriz elimiz boş gitmek olmaz. Dedim ne alayım ne alayım. Biliyorsunuz kendisi Virginia Üniversitesi mezunu. Dedim öyle bir hediye alayım ki gençlik yıllarına götüreyim onu. Gittim bi HEROTİK şopa. Böyle bissürü alet edevat var. Hiçbirisinin ne işe yaradığını bilmiyorum. Kasiyerin yanına gittim bi hoş oldum. Dedim ki bir erkek arkadaşıma hediye alcam filan filan. Karı güldü. Birazdan gelirim deyip ayrıldı. 5 dk sonra döndü. Elinde obama. Vay amk.
“bu aralar kampanya var. Obama şişmesi alana 55 cm lik dildo hediye. Titrerken müzik çalıyo. “da di da dildoooo, dildoooo dadam dildoooo” diye devam ediyo. Tamam deyip almaya karar verdim. 45 dallırs tuttu. Hediye paketi yaptırdım şöyle bir güzel. Bi de şeker aldım. Afedersiniz şekli yorriks e çok benziyor hatta o diyebilirim. İngiltere den Azmayil adlı arkadaşım getirmişti. Bi kutu da ondan aldım.
Atladım arabaya geliyorum. Beyaz sarayda oturuyo kavaşe. Girerken X ray araması var. Aha dedim yourrock ı yedik. Ben korka korka uzattım paketi. Ekrana şöyle bir göz attım. Gözlerime inanamadım. Dildonun yerine deniz hıyarı, şişmeninkinde ise sünger bob oyuncağı vardı. Meğer obama ibnesi hileli yazılım yaptırmış. Bill Gates e yaptırmış.
Bill Gates demişken onunla ilgili de bir anımı anlatayım. 2 ay önce bir resepsiyondayım. Dünyanın en zeki adamları var işte Stephen Hawking (adam king ), Criss angel, Ruud van Nistelrooy, Serhat Ulueren filan. Baktım ilerde oturuyo bu. Elinde Tekirdağ rakısı. Biraz muhabbet ettik. Ben bunu resepsiyondan 2 gün önce bankada görmüştüm. “ hayırdır abi geçenlerde bankadaydın noldu?” diye sordum. “bi borç mevzusu vardı da onun için ordaydım” diye cevapladı. şaşırdım ben amk. “abi yanlış anlama ama senin paraya mı ihtiyacın var?” bu kez o şaşırmıştı. “ yok be olum bankanın vardı” dedi. Ulan ne komik adam bu Bill Gates. Allah toprağını bol etsin. Yaklaşık 10 bin dönüm kadar.
Neyse işte girdim Beyaz Saraya, Tanrı seni inandırsın ben böyle bir yer görmedim. Tamamen kandırmaca. Hatta duvarlar filan kartondan yapılmış. Göz yanılması. Şaka lan şaka. Her yer altın hamuğagoyyim. Yerler cam filan. Bakıyon kendini görüyon. Bu binayı diken adam kör olmuş. Tabi olur. Işık vurduğunda parlıyor hep. Her daim güneş gözlüğü takmak zorundasın. Zor iş.
Geldim içeriye, selamlaştık filan. Doğruca sofraya geçtik. Sofrada yok yok. Yeni meyve gelmiş afrikadan ismi “yok”. Tuzlu bir meyve. Menü baya zengindi şimdi sayamam. Ben tabi yanımda hediyelerle geldim, bunlar meraklandı içinde ne var diye. Dedim sonra aç. Yemekten önce yersen iştahın kaçar (yazar burada ince espri yaptı) yemekler yendi, sofra toplandı gagaydı gugaydı sıra geldi hediyeyi açmaya. Herkes el ele tutuştu, 10 dan geriye saydık. “büyük hissediyorum” dedi obama. Paketi açtı, gerçekten de büyüktü. Bir sevindi bir sevindi anlatamam. “benimki baya eskimişti iyi oldu” dedi. sapık. Allah ıslah etsin. İşte böyle bir anım var sonu belli değil. ne sandım yannağam. İlla son mu olcak.
Emıl: tamam ulan anladık kes. Şimdi birazcık özel hayatına değinelim. Konumuz sırlar. Bize anlatmanda bir mağsur görmediğin sırrın var mı?
Jeff: bi düşüneyim….. evet bi tane geldi. Üniversiteye giderken kısa bir süreliğine bir köpekle birlikteliğim olmuştu. Pek anlaşamıyorduk kendisiyle.
Emıl: nasıl lan? Bir köpek mi? Give me more details now. Hemen altyazı geçin beyler.
Jeff: şimdi abi benim dedemin çiftliği vardı teksasta. Baya büyük. İçinde her bi hayvan evladı mevcut. Yaklaşık 25 tane de köpek vardı. Benimkinin ismi Elizabet idi. Böyle beyaz tüylü şirin bişeydi. Bunu ben eğitiyordum genelde. Baya yakınlaştık.
Bizim oralarda her Mayıs ayının 13. Gününde şenlikler olur yarışmalar yapılır. Değişik tarzda yarışmalar. Bunlardan bir tanesi de köpeciklerle ilgili. En iyi eğitimli köpek sahibine bir miktar para ödülü var. Hasan abi dobermanı seçti, Turgut amca Sivas kangalı. Ben de Elizabet i seçtim. Bir grup misali. Birlikteliğimiz bundan ibaret.
Emıl: hay ağzına sıçratayım. Ben de korktum amk köpek filan sicktin diye. Meğer grup manasındaki birliktelikmiş. Kaldırın abi altyazıyı önemli bişey değil.
Jeff: sana hiç yakıştıramadım abi beni neye benzettin. Sana aynen iyade ediyorum. Kimse bana dogfucker diyemez.
Emıl: herneyse. Biraz da programa dönelim. Hep söylenir ya “abi onlar gerçekten vurmuyoo yeaa ben biliyorum filan” ne diyeceksin iddialarla ilgili?
Jeff: dürüst olmak gerekirse bazı vuruşlarımız kandırmaca. Özellikle tekmelerimiz. Ama yumruklar, atlamalar filan hepsi gerçek. Bütün güreşçiler sigortalı. Çıkışta direk ameliyata giriyoruz. Biz de insanız. Ha diyeceksin ki niye hiç kan yok. Musluk mu lan bu her vurduğunda su gibi aksın. Derilerimize özel merhemler sürüyoree. Dove saolsun. Engelliyor kanların akmasını. Ya. İşte böle.
Emıl: ne kadar kazanıyosunuz aylık?
Jeff: çok kazanamıyoz be abi. Sayısal loto civarında filan.
Emıl: bağkurlu musun peki?
Jeff: yok abi ben “bağsur”luyum rahat oturamıyorum.
Emıl: hea. İyimiş. Şimdi tv izleyicilerinden gelen sorularla devam ediyoruz. Amerikadan Ali Buhran Solar adlı kişiden geliyor soru: “ ıssız bir adaya düşseydi yanına 3 şey olarak ne alırdı?” aman ne yaratıcı soru. Karı kılıklı şey.
Jeff: hmmm çalışmadığım yerden sordu öss. Ne biliyim sonuçta ıssız bir adaysa, bir film ekibi, 50 civarı insan ve bilimum araç gereç alırım.
Emıl: insanı napıcan olum orda. Sırf kızlarsa eyvallay da bi de film ekibini anlayamadım.
Jeff: lost un final bölümünü çekmek için tabi ki. Sik gibi son yaptılar. Ben daha iyisini çekecem. Eh adaya götürdüğüm kızları da “götürcem”. Kırbaç, kelepçe, zincir filan da alet edevat. Söylemesi ayıp ben biraz seks düşkünüyümdür de.
Emıl: olum ulusal yayındayız madem söylemesi ayıp niye söylüyorsun yarrock. Elim ayağım titredi şerefsizim. Sıra ikinci sorumuzda. Tahtarevalli ali paşada ikamet eden Fakur lalyaz adlı kardeşimizden. Diyor ki “ ezan okunduğu sırada su içsek orucumuzu erken açmış olur muyuz?” bi dakka lan hatlar karışmış. Bu bizim seyirci değil. yan stüdyoda bayram abi var çok feyzli birisi. Onun programınadır bu soru. Neyse o zaman buradaki seyircilerden alalım bi tane. heh sen şişko olan sen sor.
Seyirci: anaa jeff hardy lan. Valla jeff hardy. Ne haber lan jeff yenicen mi bugün . ahihiahi. Şimdi biz arkadaşlarla kendi aramızda smackdown oynuyoruz. Okulda, babalarımız iş yerinde ve takibi evde sokakta heryerde amuagoyyim. Yalnız ben birazcık şişmancayım gördüğünüz gibi. Arkadaşlar tekila pardon takla atarken ben sadece yumruh atıyorre. Biz şişmanlar için bikaç hareket gösterebilin mi? Benim yoğumlamam bu kadar.
Jeff: bizim smackdown da bi big show var bildin mi? Napıyor o hayvan? Böyle kaldırıyor milleti yerlere filan çarpıyor. Anca o. Sen de o kalıpla en fazla bunu yaparsın. Nah atarsın takla filan. Takla demişken emılcığım, biliyorsun benim kendime has bir taklam var ismi jeff hardy swanton bombası diye geçiyor. Elinizde varsa o görüntüyü bir girelim. Hah işte bu.
Gördüğünüz gibi baya atletik bir hareket. Şişkolar lafım size. Screw you!! Kilo verin amk. Bakın nerdeyse hepimiz kaslı kuslu insanlarız. Kilolarını da al git!! Altın çilek diyeti yapın. Sadece 69 lira. Sıça sıça bi hal oluyorsunuz. Hal-i-süneyşın.
Emıl: çok doğru konuştun hay ağzını öpeyim. Yav, deminden beridir gözüme çarpıyor, soracam soracam sormadım. Senin yüzüne noolmuş?
Jeff: noolmuş???
Emıl: ben de onu diyorum amk ne bu halin. Annen kızacak sonra. Lekesi geçmiyor onların. Neyse bu benim işim değil. yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz. Programın klasiği olan “sence hangisi” adlı kısımdayız. İşte here we go. Türk kızları kadar kıllı olan esmer Kate Upton mı (kısa bir saygı duruşu), yoksa alessandra ambrosio vücudunda sürekli şarkı söyleyen demet akalın kafası mı?
Jeff: çok zor sordun be abi. Joker hakkım da bitmiş. Tekerleme söyleyeyim hangisinde biterse o olsun. Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş. Madem adem madende badem yemiş, adem niye madenden badem getirmemiş? Kate upton çıktı. En azından hayali güzel.
Emıl: tebrik ederim kardeşim. Ben olsam aynısını seçerdim. Gel seni öpeyim de uğurlayayım. Hoop dur lan uzatma yüzünü bana doğru. Her tarafımı boya yapacan. Tokalaştık yeter. Hadi güle güle. Muhasebeye uğra paranı vercekler.
Evvvet seygili seyirciler, güzel bir programın dağaa sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bütün içtenlğiyle biraz da zorla sorularımıza yanıt verdi jeff hardy. Pek efendi çocuk. Yayında ve yapımda emekleyen herkese çok teşekkürler, bir sonrakinde görüşmek dileğiyle esen kalın, esenlerde kalın. Muaah.
8 Ağustos 2011 Pazartesi
hanım baltayı getir
s.a nbr nslsın qhanqi NaPıYsN
Ramazan dolayısıyla kapanmış olmamız gerekiyor aslında ama müftülüğe sordum sıkıntı olmaz dedi. Müftülük demişken geçenlerde Cuma namazından sonra imamın yanına gittim bişey sorcam diye. Gittim dedim ki “hocam rus hatunlarla birlikte olmak günah mıdır” hoca bu durur mu patlatmış cevabı: “Da!” elini öpüp ayrıldım.
Gene olağanüstü bir hikaye ile karşınızda olaceğiz. Rahmetli kemal sunal ın bi lafı vardı çok sevdiğim. “ Evet hı hı ”. Ruhu şad olsun.
Her zaman olduğu gibi günün anlam ve önemine binaen bi şarkı gönderiyorum dinleyin kendinize gelin.
Direk giriyorum kaygan zemin dikkatli olun.
Yıllardan 1967. Hava nasıl sıcak donun götüne yapışır. Okuyoruz. Nerde mi? Penissilvanya da. Öğrenci adamız, cebimizde 5 kuruş, tam akbil ve ölümüne ter kokusu. Okulun bitmesine 1 ay kalmış horul horul ders çalışıyoruz. Ense stayla. Zaten kalacağımız kesinleşmiş. Neden kendimizi salmıyoruz dedik. Arkadaş grubumuz var. Hayat bize güzel amk. Ne istersek onu yapıyoruz. Altımızda chevrolet impala mızda var. Atladık arabaya kafamıza ilk esen şeyi yapacaz. Arabayı Zerdüş kullanıyo. Ön koltukta big ass lerden biri olarak ben oturuyorum. Emanuelson. Arkada Östaki, Çıngırak ve Fırkateyn var. Bas gaza aşkım bas gaza!!
Kasette AC/DC var. Highway to Hell çalıyor. Ağızda sigaralar. Bastık gaza gidiyoruz. Bir anda benim 3000 IQ luk beynime muhteşem bir fikir geldi. Döndüm Zerdüşe. “neden gözün kapalı sürmüyorsun” diye sordum. Herkes anında sustu. Birbirimize bakıyorduk. “hay dinazor billurları” diye bağırdı bu. “süper fikir lan hatta hepimiz kapayalım heyecan olur” dedi. Delganlı adamız bize ekşın lazım. Herkes kabul etti. İlk ışıklardan sonra yapacaktık bunu. Anasını satayım çok gaz bir hareketti. Çıngırak birazcık telaşlanır gibi oldu antidepresan viagralardan aldı bi tane. Östaki onları sakız niyetine çiğniyo. Piskopat. Hiç sevmiyorum lan onu. Ama iyi sevişiyor namussuz hakkını vermek lazım. Yiğidi öldür sonra sahip ol demişler. Yeah.
Beklediğimiz an gelmişti. Sağı solu kolaçan ettik. Çok fazla olmasa da belli miktar araba vardı ve bu bizim işimize gelirdi. Zarar vermeden bi boka yaramaz heyecan. O değilde zamanında fox tv de heycanlı diye magazin programı vardı akşam pornosu gibi haberler veriyorlardı. Benim laptoptaki 150 GB lik System32 dosyasından içindekilerden hiçbir farkları yoktu. Neyse geçelim konumuz bu değil. yeşil yandı Zerdüş bastı. Motor sesi dinliyoruz gözlerimiz kapalı. Direksiyonu hiç kıvırmıyo sağa sola. Dümdüz gidiyoruz. Böyle böyle giderken…..
Bi anda bi rampa çıktığımızı hissettik. Gözlerimiz hala kapalı. Küfürler havada uçuşuyo. En çok Östaki ediyo. Fırkateyn de ona eşlik ediyo. Biraz daha rampa çıktııııık sonra havalardayız. Hani kuşlar ağaçlaaarr, binbir renkli sikikleeeerr. “kimse gözünü açmasın” diye bağırdı Çıngırak. Sanki zincir vurdular gözlere. Biraz süzüldük, süzüldük süzüldük yaklaşık 10 sn sonra “ÇAAAAATTTTT!!!!” diye yere vurduk. Herkes hayattaydı sanırım. Artık açmalıydık gözleri. Zerdüş “ Ben Üç deyince” dedi. Saydı ve tam 3 olduğunda açtık gözleri. Ananı sliimmm. Nereye mi düşmüştük? Keep reading.
Uluslar arası antik tarihi eserler müzesine düşmüştük. Çatıda Delikopter için pist yapmışlar. Fırkateyn “sanki oyunlarda şansı fulledik amk” dedi. Gerçekten iyi ballıydık. Anzar balı. Öldüreninden. Kapıları açıp çıktık ama bir sorun vardı. Zerdüş çarpmanın etkisiyle arabaya sıkışmıştı. O kalıpla tabi sıkışır. Hayvan. Bize levye lazımdı. Nerden mi bulduk? Cevap Östaki. Dedik ta adam piskopat diye. Millet dilinin altında jilet taşır bu levye taşıyo. Aldık levyeyi yüklendik kapıya, zar zor araladık. Normalde arabaların üstü açık olur bizimkinin yanları açıktı artık. Amayzing ulan!!
Yangın merdiveni vasıtasıyla aşağıya indik. Bayaaa kalabalıktı. Pazar günü diye millet çıkmış gelmiş. Halk günü ayağına bedava yapmışlar. Hak verdim millete. Bedava olsun ikizimi de getiririm (Barika-t- stayla). Biz böyle beş sap gezmeye başladık müzesi. Bayağı da büyük lan. Amerika abi adamlar yapıyo. Her şeyin en büyüğü amerikadadır diye bi laf vardır zaten. Böyle standlara filan bakıyoruz. Kiminde yemek ikramı var. Ama genelde bayat oluyo. Hatta elemanlardan birisi suyu kendi yapmış. Buradan böyle damıtıyormuş. Yalnız herif gey fazla yaklaşmayın.
Böyle böyle gezerken, ben bi ara gruba baktım birisi eksik. Çıngırak kaybolmuş. Zaten enteresan bir tip. Elinde laptopla tavaf yapacak kadar. Dedik biz bunu bulalım. Cep telefonundan arayalım dedik yok çekmiyo. Mecbur zaten 4 kişiyiz 2 şer olarak ayrılalım dedik. Benle Östaki Zerdüş ile Fırkateyn. taş kağıt makat yaptık. Makat yapan her zaman kazanır. Nasıl yapıldığını söylemiycem.
Östaki ile sağ taraftan gittik biz. “Çıngıraaaaakkkk” diye sesleniyoruz. Düşünün “k” harfini bile uzatıyoruz o derece. Ama etraf çok kalabalık. Böyle cevahir alışveriş merkezi gibi. Bütün apaçiler orda. 20 yy. a girdik hala apaçiler var. Suck!. Seslenerek ilerlerken guitar hero standını gördük. Böyle bütün dallamalar toplanmış. Easy de bile fail oluyorlar. Bakıştık biz Östakiyle. O an bi elenktrinklendik. Hani yanımda prezervlatif olsa hemen sevişirdik o derece. Aldık biz gitarları, getirdik seviyeyi expert e. Ahanda şu şarkıyı çalıyoruz.
Biz kendimizi şarkıya kaptırmışız meğer etraf chicks kaynıyormuş. Memeli olanlarından. Ben sarışınlara bayılırım. Heryerde de söylerim. Aldım bi tanesini, götürdüm “restroom” a. İyice bi dinlendik. Cem dinlenmiş. Östaki ise pek keyifli değildi 6 tanesiyle yatıp bıraktı. Biz kanatta bunlar yaşanıyorken, diğer grup neler yapıyor acaba? Kameğralarımızı şimdi oraya çeviriyoruz.
Zerdüşle Fırkateyn kol kola girmiş, herkese Çıngırakın resmini gösteriyorlardı. Belki gören vardır diye. Ama bişey dikkatlerini çekti. Etraf pek kalabalık değildi. Fırkateyn dedi ki “sabahtan beri arıyoruz amk karnım acıktı bişiler yiyek” Zerdüş bu, yemeği duyunca dayanamaz. Okey çıkınca ondan da restoranların olduğu yere gittiler. Gittiler ama bir de ne görsünler? Yarışma varmış amk. Sosis yeme yarışması. Herkes standın etradına toplanmış yarışmacıları izliyordu bağırıyordu filan. Bunlar kalabalığı yarra yarra ilerlediler en öne geldiler. Şaşkınlıklarını gizleyemediler. Çıngırak yarışıyordu lan. Böyle 60 tane sosisli yemiş. İncecik adam lan nasıl sığmış o kadar şey mideye. Yarışmayı kazanmış bu. Ödül olarak da bereket getirsin diye tanrısını vermişler. Aslında o heykeli yasaklamaları lazım. Olan var olmayan var. Ğayıp ğayıp.
Bunlar Çıngırak ı bulunca çok sevindiler tabi. Şimdi sıra birbirimizi bulmak vardı. Telefon çekmeyince yaptığımız özel bir haberleşme sistemimiz vardı bizim. Şimdi burada ifşa gibi olcak ama neyse. “üçümüze üçümüz bayram etsin çükümüz” sistemi. Bu üçü, şeyleriyle bir Mercedes amblemi yapıyorlar ortada. Ve aynı anda şunları söylüyorlar “spiritus imundi on di laya poseno ameno tui oudi ..” yok lan bu değildi. Şeytan çağırmayak yanlışlıkla. Heh tamam .” Selena selena” o anda bir görüntü beliriyor ve çat diye birbirimizi buluyoruz. Çok uğraştık bunu bulmak için ama değdi. Hem 20 kullanım 69 lira. 69 u çok seveceğiz. Ercan hariç.
Hepimiz binanın çatısında buluştuk. Östaki Çıngırak ı gördüğü anda hemen boynuna sarıldı. “senin için çok endişelendim” dedi. Sonra da fena bir tokat attı. “neden haber vermiyorsun lan gittiğinde” diye atarlandı. Meğer Östaki hoşlanıyormuş Çıngırak tan. Kısa bir sessizlik oldu. Bu ikisi birbilerine sarıldılar . O ara benim gözüm Zerdüş e kaydı. Gözleri dolmuş bi şekilde Fırkateyn e bakıyordu. Fırkateyn de ona döndü. Onlar da birbirlerine sarılıp ağlamaya başladı. Herkesin içindeki aşk ortaya çıkmıştı amk. Hani geydik filan ama çaktırmıyorduk. Demek ki bir ayrılığa bakıyormuş. Hepsi manita yapmıştı kendine. Bense tek sadık yarim elime kalmıştım. En azından fakbadilerim var. Onlarla idare ederiz. Please click to full movie.
Arabaya bindik tekrar. Ben sürüyorum. Vites tutmaktan hoşlanıyorum napayım. Hem aşıkların arasına girmek olmazdı di mi. Ama bir sorun vardı o arabayı biz gökten indirdik tekrar yere nasıl indircez. “yangın merdiveni” dedi Çıngırak. Hak verdim. Oraya doğru sürdüm arabayı. Tahtadan yapılmış bir yangın merdiveni. Sanırım müteahhit laz. 2. katta da bitiyor. Hay amk. Hızlı hızlı dönemeçlerden geçip seri bir şeklide aşağıya indik. Araba fena hurdalanmıştı. Tamire götürmek lazımdı. İşte ben işte beyin.. Onun da çaresini bulmuştum. Arabayı tenha yere çekip torpido gözüne bağladığım klavyeden “aspirine” yazdım. Hem bütün yaralarımız iyileşmişti hem de arabamız sağlamdı. Durmak yok yola devam. AQ PARTY.
Yolumuza devam ediyorduk. Saat daha 4 tü. Yapacak iş çok. Ön koltukta oturan Fırkateyn gazete okuyordu. “lan hamuğagoduklarım şenlik varmış lan gidek mi?” dedi. Ohayo da Ayova adlı bir kasabanın şenlikleriymiş. Herkes davetli. Nerde çokluk orda bolluk felsefesiyle ve yapacak işimiz olmadığı için şenliklere gitmeye karar verdik. Bizde benzin bitmez aga. Bir süratli sürüyorum ki sormayın. Zerdüş ün A4 sürme muhabbeti gibi. Hız göstergesi kafayı yedi. Yarım saatte gelmiştik amk. Annem görseydi gurur duyardı benle. Gösteriler ve yarışmalarda 5 te başlıyordu. Ne ballıyız.
Kısaca bazı yarışmalar şöyle: çuvala girip zıplayarrak finişe ulaşma, 25 metre yükseklikten suya artistik dalış, counter strike da sadece bıçak kullanarak son adam olma, psişik güçlerle kürek eğme ve en bombası şehrin en güçlü adamını güreşte yenip muhtarın kızına sahip olma. Şöyle bir baktık, görev paylaşımı yaptık. Hedefimiz 5 altın. İlk olarak 25 metre atlama yarışı vardı. Aramızdaki en iyi yüzücü Fırkateyn idi biz de onu seçtik. Bi güzel soyduk bunu, arkasından su dökerek tepeye uğurladık. Heyecanlı saatler parmaktan sonra.
Zorlu rakipler vardı her yarışmada. Ölüm grubu stayla. Jüri üyeleri 3 kişi ve bütün yarışmaya onlar bakıyor. Kuddusi müftüoğlu, Kelin Avşar ve yaz gecelerinin vazgeçilmezi Macun Kıllıcadı. Fırkateyn yukarda, biz aşağıda, yar sileyır sileyır. Sırayla atlamaya başladı yarışmacılar. bi tanesi fena atladı. 3 salto, 2 palto, 1 şıpagatla gayet iyi bir dalış yaptı. Ve işte sıra bizim elemanda. Derin bir nefes aldı, karın kaslarını kastı ve atlayışını yaptı. OMFG!! Heryerinden öpüyorum rüştü. O nasıl bir atlayış, o nasıl süzülüş. Havada 3 rüku, 2 secde, 2 kıyam ve bir son oturuşla bitirdi. Seyirciler çılgın. En yüksek puanı aldı. İlk altın hedefi tamam. Sıra çuval yarışı için bende.
Çuvallara Balküpü şeker sponsor olmuş. 7 kişi var. 2 zenci, 1 rus, 1 malezyalı, 2 ingiliz ve ben. Bahisler zenciler üzerine. Saatçi tayfa. ben 4. kulvarda yarışıyorum. Yerlerimizi aldık hepimiz. silah patladı koşu başladı. Çekirge gibi yavşaklar. İyi zıplayan kazansın. Ben ikinci sırada götürüyorum. Birinci olan kişi zenci. Üç ayakla zıplıyor kavaşe. Tabi birinci olur. Son metrelere girdik. Ben hala devam etmek ikinci. Ama o da ne. Zenci üçüncü ayağına basmış yanlışlıkla. Yere yığıldı amele. Şöyle büyük bir zıplayışla çizgiye ulaştım ve kazandım. 2 de 2. Şampeinleri patlattık, çekirdekleri aldık ve sıra Östaki nin yarışmasına geçti.
Bu yarışma biraz garip. Biraz gerçekçilik biraz sanallık var. Yarışmacılara özel bir kıyafet giydirip bir de 3D boyut için bir gözlük takıyorlar. Oyuncular bu gözlüklerden bağlanıyorlar yarışacakları yere. Dastiki bölümü oynanacak. 12 kişi var. Herkes tek. Sadece bıçak var. Östaki baya antremanlı. Biz yurtta kalırken hep böyle oyunlar oynardık. Robocopa bağlamıştı hepsi. Kuddusi işaretini verdi yerlerini aldılar. 10 dan geriye sayım yapıldı yarışma başladı. Bölüm baya büyük. Temkinli olmalılar. Her an bir yerden birisi çıkıp öldürebilir sizi.
Östaki adeta gece gibi geliyordu. Sessiz ve derinden. Ama meydan savaşı veren kişiler de vardı. Bizimkisi uzaktan birini gördü. Hedefe kitlendi ve seri adımlarla ensesine kadar gelip sapladı bıçağı. Bu arada herhangi birisi öldüğünde kendilerine haber ulaşıyodu öldüğü. Ölen kişi gözlüğü filan çıkarıp normal hayata dönüyordu. Sayı azalmıştı baya. Herkes tuttuğunu indiriyordu. En son 6 kişi kaldı. Tam o sıra yarışmanın yeri değişti. Açık bir alana gönderildi hepsi. Çember gibi sıralanmışlardı. Işıklar gitti ve kavga başladı. bıçak sesleri, inlemeler filan. 2 dakika sonra sesler kesildi. Işıklar yandı. Ayakta kalan Östakiydi. Ağzı yüzü hep kan, kıyafetler parçalanmış hatta bıçağı körelmiş. Diliyle bileylemiş piskopat. Tabi bu görüntüler hep sanal. Sanal penetrasyon. 3 te 3 ile yapmıştık. Festival tam da istediğimiz gibi geçiyordu. Sınırsız kadın ve içki. Oyhş..
Kimilerine göre en zor, kimilerine göre en saçma oyundaydı sıra. Psişik güçlerle kürek eğme. Kaşık eğmeyi herkes yaptığı için zor yolu seçmişler doğal olarak. En az katılımcı sayısı bundaydı. Sadece 4 kişi. 1 japon, 1 çinli, 1 tayvanlı ve bizimki Çıngırak. Alan dışı tercih yapmış gibi amk. 1 dakika içinde en fazla büken kazanıyor. Bilek gücü olsaydı Zerdüş katılırdı da beyin olunca o biraz fakir kalıyor. Süre başladı sessizlik sağlandı. Mistik müzik çalınıyor konsantre olunabilmesi için. Baktım bu çekik tayfa baya iyi. Yarısına kadar iyi geldiler ama sonrasında zorlanıyorlar. Bizimkinin farkı burada çıkıyor. Çıngırak kafayı eğdikçe kürek bükülüyor. yarısına kadar kafayla eğdi. Sonra sağ elini yukarıya kaldırdı, sağ tarafına doğru çember çizecek şekilde yere doğru indirdi. Kürek “ ÇATIRTJDGŞLKMSŞDÖ” şeklinde kırıldı. Kendisini biraz zorlamış olacak ki burnundan azcıkın kan geldi. Bişi olmaz. Askere gidince unutur nasılsa.
Ve geldik en can alıcı bölüme. Zerdüş ve köyün en güçlüsü Kaya. Adam harbi kaya gibi. Duvarlarla filan antreman yapmış. Bizim Zerdüş ise inşaat köşelerinde yaptıkları kadarıyla. İşi gerçekten zor. Desteğimiz hiç eksilmeyecek tabi ki ama baya da çaba göstermesi gerekecek. Bu, şenliğin son gösterisi olduğu için herkes işini gücünü bıraktı ringin etrafına doluştu. Biz tabi en önden yerlerimizi aldık. Jüri üyeleri de yerlerini alınca geriye sadece gonk sesini duymak kaldı. Haldun Dormen gonk u çaldı ve maç başladı. Astalabista beybi!
Kaya tabi yılların tecrübesi. Şöyle bir süzdü Zerdüş ü. Kolay lokma diye düşündü. Seri bir hareketle boynuna yapıştı Zerdüş ün. Kaldırıp yere sırt üstü çaktı. “ seni buradan kazıyarak çıkaracaklar” diye söyledi Kaya. Küfürler savurdu. Çok itici. Öğyk. Zerdüş bişey demedi, toparlanmaya çalıştı. Sırtı baya acımıştı. Kaya ya doğru bakarken bi şimşek çaktı aklına. Babasının ona söylediği bir söz. “ büyük hayvanların ayaklarını yerden kesersen onların tüm bağını koparmış olursun” kaya da hayvan sayılırdı. Ama kalıbına göre küçük ayakları vardı.
Zerdüş hafif bir sırıttı, sonra hızlıca Kaya ya koşmaya başladı. yumruklarla filan oyalamaya çalışıyordu Kaya yı. Bir iki denemeden sonra Carlos tan ödünç aldığı sol ayağıyla Kaya nın sağ baldırına bir tane geçirdi ki sormayın. Et ezildi et. Kaya yerdeydi artık ve kalkamıyordu. Zerdüş çullandı üstüne yumruklarını konuşturmaya başladı. İngilizce konuşuyordu yumruklar. Kaya nın takatinin kesildiğine emin olunca ahanda tam da bu pozisyonda tuş etti onu.
Kuddusi 3 e kadar saydı, hareket etmeyince Kaya, Zerdüş kazanmış oldu. Ringin tepesinden gül yaprakları döküldü üstümüze. Dansçı kızlar geldi filan. Muhtar da geldi ringe. Ödüllerin verilmesi için herkesi kutlama standına davet etti. Bütün oyunların kazananları olarak standa çıktık biz. Bütün yerel halk ve bikaç basın mensubu oradaydı. Muhtar aldı eline mikrofonu, konuşmasına başladı. “ Bu sene ödüllerde değişiklik yaptık. Eskiden biliyosunuz bikaç dönüm arazi ve bir miktar para verirdik. Ama bu sene bunların yerine rus ve daha çok para veriyoruz. Alkışlarınızla beraber ödüller sahibini buluyor” sevinçten çılgına döndük. Ruslar da rustu ha. İyi de para kazanmıştık. Normalde Östaki Çıngırakla Zerdüş Fırkateynle aşk yaşıyordu ama hatunları görünce çok ilginç bişey oldu ve bütün geylik genlerimiz yok oldu. O parayla ben de kendime bir araba aldım ordan. 67 chevy. Malum nüfus 5 kişi arttı.
Atladık arabalara. Herkesin ödülü kucağında. Oyhş. Saat baya geç olmuştu. Yolumuz da vardı baya. Ama olsun hatunlarımız yanımızda, içeceğimiz ve yiyeceğimiz de. Açtık müzikleri, iki araba peşpeşe gidiyoruz. Ahanda bu şarkı çalıyor
Yaklaşık 6 saat araba kullandık. Hatunlar uyumuş koynumuzda. Biz de azcık alkolün ve yorgunluğun etkisiyle ufaktan gözlerimize yenik düşüyoruz. Zerdüş ü arayıp ilerdeki ilk motelde mola verelim dedim. Kabul edildi tabi ki. Şansa bak ki 10 km ötede varmış bir tane. Park ettik iki cılas arabayı yan yana. Havamızdan geçilmiyor ha. Etrafta da kimse yok amk. Havamız kendimize. Resepsiyondan herkese odayı tuttuk, kadınlarımızı içeri taşıdık. Sırayla hepimiz birbirimizin sırtına vurduk “beline kuvvet” nidalarıyla. Herkes kendi odasına geçti. Öhöm bundan sonrası RTÜK e takıldı. İsteyene özelden yazayım.
Sabaha doğru gelmiştik motele. Akşam üstü tekrar yola çıktık. Pek bişey kalmamış aslında biz çok yorgun olduğumuz için bize öyle gelmiş. 1 saat civarı sonra Penissilvanya ya giriş yaptık ki ne giriş. Manşetlere çıkmışız. Okulun ve kentin gururu olarak. Prezident Corç 3. Puşt karşıladı bizi. Kendisini sevmeyiz. Pek yüz vermeden ona, halkı selamlaya geçtik. Ben diyim 3 kişi siz deyin 3 bin kişi ordaydı. Çok saolsunlar. Macera dolu Ammerikaaaa.
Yurda döntük. Yöneticiler bizim çift olarak döndüğümüzü görmüş, özel odalar tahsis etmişler. Ünlü olmanın gözünü seveyim. Ama pek kalmadık. Eşyalarımızı topladık hepimiz ve kendi evlerimize doğru yola çıkacaktık. Benle Zerdüşt e araba vardı ama diğer 3 kalpazanda yoktu. Benim evle Çıngırak ın evi yakın onu ben bırakacaktım. Diğerleri de paytobüse bineceklermiş. Araba alacaklarmış ama onlarda. Buralarda pahalı. Boşuna fazla ödemeyek. Öpüştük koklaştık. Birbirlerimize iyi dileklerimiz sunup ayrıldık. Yeni dönemde görüşmek üzere.
Canciğerler hepinize seda sayan öpücükleri. Kendinize iyi davranın. Çavuşa selam.
Ramazan dolayısıyla kapanmış olmamız gerekiyor aslında ama müftülüğe sordum sıkıntı olmaz dedi. Müftülük demişken geçenlerde Cuma namazından sonra imamın yanına gittim bişey sorcam diye. Gittim dedim ki “hocam rus hatunlarla birlikte olmak günah mıdır” hoca bu durur mu patlatmış cevabı: “Da!” elini öpüp ayrıldım.
Gene olağanüstü bir hikaye ile karşınızda olaceğiz. Rahmetli kemal sunal ın bi lafı vardı çok sevdiğim. “ Evet hı hı ”. Ruhu şad olsun.
Her zaman olduğu gibi günün anlam ve önemine binaen bi şarkı gönderiyorum dinleyin kendinize gelin.
Direk giriyorum kaygan zemin dikkatli olun.
Yıllardan 1967. Hava nasıl sıcak donun götüne yapışır. Okuyoruz. Nerde mi? Penissilvanya da. Öğrenci adamız, cebimizde 5 kuruş, tam akbil ve ölümüne ter kokusu. Okulun bitmesine 1 ay kalmış horul horul ders çalışıyoruz. Ense stayla. Zaten kalacağımız kesinleşmiş. Neden kendimizi salmıyoruz dedik. Arkadaş grubumuz var. Hayat bize güzel amk. Ne istersek onu yapıyoruz. Altımızda chevrolet impala mızda var. Atladık arabaya kafamıza ilk esen şeyi yapacaz. Arabayı Zerdüş kullanıyo. Ön koltukta big ass lerden biri olarak ben oturuyorum. Emanuelson. Arkada Östaki, Çıngırak ve Fırkateyn var. Bas gaza aşkım bas gaza!!
Kasette AC/DC var. Highway to Hell çalıyor. Ağızda sigaralar. Bastık gaza gidiyoruz. Bir anda benim 3000 IQ luk beynime muhteşem bir fikir geldi. Döndüm Zerdüşe. “neden gözün kapalı sürmüyorsun” diye sordum. Herkes anında sustu. Birbirimize bakıyorduk. “hay dinazor billurları” diye bağırdı bu. “süper fikir lan hatta hepimiz kapayalım heyecan olur” dedi. Delganlı adamız bize ekşın lazım. Herkes kabul etti. İlk ışıklardan sonra yapacaktık bunu. Anasını satayım çok gaz bir hareketti. Çıngırak birazcık telaşlanır gibi oldu antidepresan viagralardan aldı bi tane. Östaki onları sakız niyetine çiğniyo. Piskopat. Hiç sevmiyorum lan onu. Ama iyi sevişiyor namussuz hakkını vermek lazım. Yiğidi öldür sonra sahip ol demişler. Yeah.
Beklediğimiz an gelmişti. Sağı solu kolaçan ettik. Çok fazla olmasa da belli miktar araba vardı ve bu bizim işimize gelirdi. Zarar vermeden bi boka yaramaz heyecan. O değilde zamanında fox tv de heycanlı diye magazin programı vardı akşam pornosu gibi haberler veriyorlardı. Benim laptoptaki 150 GB lik System32 dosyasından içindekilerden hiçbir farkları yoktu. Neyse geçelim konumuz bu değil. yeşil yandı Zerdüş bastı. Motor sesi dinliyoruz gözlerimiz kapalı. Direksiyonu hiç kıvırmıyo sağa sola. Dümdüz gidiyoruz. Böyle böyle giderken…..
Bi anda bi rampa çıktığımızı hissettik. Gözlerimiz hala kapalı. Küfürler havada uçuşuyo. En çok Östaki ediyo. Fırkateyn de ona eşlik ediyo. Biraz daha rampa çıktııııık sonra havalardayız. Hani kuşlar ağaçlaaarr, binbir renkli sikikleeeerr. “kimse gözünü açmasın” diye bağırdı Çıngırak. Sanki zincir vurdular gözlere. Biraz süzüldük, süzüldük süzüldük yaklaşık 10 sn sonra “ÇAAAAATTTTT!!!!” diye yere vurduk. Herkes hayattaydı sanırım. Artık açmalıydık gözleri. Zerdüş “ Ben Üç deyince” dedi. Saydı ve tam 3 olduğunda açtık gözleri. Ananı sliimmm. Nereye mi düşmüştük? Keep reading.
Uluslar arası antik tarihi eserler müzesine düşmüştük. Çatıda Delikopter için pist yapmışlar. Fırkateyn “sanki oyunlarda şansı fulledik amk” dedi. Gerçekten iyi ballıydık. Anzar balı. Öldüreninden. Kapıları açıp çıktık ama bir sorun vardı. Zerdüş çarpmanın etkisiyle arabaya sıkışmıştı. O kalıpla tabi sıkışır. Hayvan. Bize levye lazımdı. Nerden mi bulduk? Cevap Östaki. Dedik ta adam piskopat diye. Millet dilinin altında jilet taşır bu levye taşıyo. Aldık levyeyi yüklendik kapıya, zar zor araladık. Normalde arabaların üstü açık olur bizimkinin yanları açıktı artık. Amayzing ulan!!
Yangın merdiveni vasıtasıyla aşağıya indik. Bayaaa kalabalıktı. Pazar günü diye millet çıkmış gelmiş. Halk günü ayağına bedava yapmışlar. Hak verdim millete. Bedava olsun ikizimi de getiririm (Barika-t- stayla). Biz böyle beş sap gezmeye başladık müzesi. Bayağı da büyük lan. Amerika abi adamlar yapıyo. Her şeyin en büyüğü amerikadadır diye bi laf vardır zaten. Böyle standlara filan bakıyoruz. Kiminde yemek ikramı var. Ama genelde bayat oluyo. Hatta elemanlardan birisi suyu kendi yapmış. Buradan böyle damıtıyormuş. Yalnız herif gey fazla yaklaşmayın.
Böyle böyle gezerken, ben bi ara gruba baktım birisi eksik. Çıngırak kaybolmuş. Zaten enteresan bir tip. Elinde laptopla tavaf yapacak kadar. Dedik biz bunu bulalım. Cep telefonundan arayalım dedik yok çekmiyo. Mecbur zaten 4 kişiyiz 2 şer olarak ayrılalım dedik. Benle Östaki Zerdüş ile Fırkateyn. taş kağıt makat yaptık. Makat yapan her zaman kazanır. Nasıl yapıldığını söylemiycem.
Östaki ile sağ taraftan gittik biz. “Çıngıraaaaakkkk” diye sesleniyoruz. Düşünün “k” harfini bile uzatıyoruz o derece. Ama etraf çok kalabalık. Böyle cevahir alışveriş merkezi gibi. Bütün apaçiler orda. 20 yy. a girdik hala apaçiler var. Suck!. Seslenerek ilerlerken guitar hero standını gördük. Böyle bütün dallamalar toplanmış. Easy de bile fail oluyorlar. Bakıştık biz Östakiyle. O an bi elenktrinklendik. Hani yanımda prezervlatif olsa hemen sevişirdik o derece. Aldık biz gitarları, getirdik seviyeyi expert e. Ahanda şu şarkıyı çalıyoruz.
Biz kendimizi şarkıya kaptırmışız meğer etraf chicks kaynıyormuş. Memeli olanlarından. Ben sarışınlara bayılırım. Heryerde de söylerim. Aldım bi tanesini, götürdüm “restroom” a. İyice bi dinlendik. Cem dinlenmiş. Östaki ise pek keyifli değildi 6 tanesiyle yatıp bıraktı. Biz kanatta bunlar yaşanıyorken, diğer grup neler yapıyor acaba? Kameğralarımızı şimdi oraya çeviriyoruz.
Zerdüşle Fırkateyn kol kola girmiş, herkese Çıngırakın resmini gösteriyorlardı. Belki gören vardır diye. Ama bişey dikkatlerini çekti. Etraf pek kalabalık değildi. Fırkateyn dedi ki “sabahtan beri arıyoruz amk karnım acıktı bişiler yiyek” Zerdüş bu, yemeği duyunca dayanamaz. Okey çıkınca ondan da restoranların olduğu yere gittiler. Gittiler ama bir de ne görsünler? Yarışma varmış amk. Sosis yeme yarışması. Herkes standın etradına toplanmış yarışmacıları izliyordu bağırıyordu filan. Bunlar kalabalığı yarra yarra ilerlediler en öne geldiler. Şaşkınlıklarını gizleyemediler. Çıngırak yarışıyordu lan. Böyle 60 tane sosisli yemiş. İncecik adam lan nasıl sığmış o kadar şey mideye. Yarışmayı kazanmış bu. Ödül olarak da bereket getirsin diye tanrısını vermişler. Aslında o heykeli yasaklamaları lazım. Olan var olmayan var. Ğayıp ğayıp.
Bunlar Çıngırak ı bulunca çok sevindiler tabi. Şimdi sıra birbirimizi bulmak vardı. Telefon çekmeyince yaptığımız özel bir haberleşme sistemimiz vardı bizim. Şimdi burada ifşa gibi olcak ama neyse. “üçümüze üçümüz bayram etsin çükümüz” sistemi. Bu üçü, şeyleriyle bir Mercedes amblemi yapıyorlar ortada. Ve aynı anda şunları söylüyorlar “spiritus imundi on di laya poseno ameno tui oudi ..” yok lan bu değildi. Şeytan çağırmayak yanlışlıkla. Heh tamam .” Selena selena” o anda bir görüntü beliriyor ve çat diye birbirimizi buluyoruz. Çok uğraştık bunu bulmak için ama değdi. Hem 20 kullanım 69 lira. 69 u çok seveceğiz. Ercan hariç.
Hepimiz binanın çatısında buluştuk. Östaki Çıngırak ı gördüğü anda hemen boynuna sarıldı. “senin için çok endişelendim” dedi. Sonra da fena bir tokat attı. “neden haber vermiyorsun lan gittiğinde” diye atarlandı. Meğer Östaki hoşlanıyormuş Çıngırak tan. Kısa bir sessizlik oldu. Bu ikisi birbilerine sarıldılar . O ara benim gözüm Zerdüş e kaydı. Gözleri dolmuş bi şekilde Fırkateyn e bakıyordu. Fırkateyn de ona döndü. Onlar da birbirlerine sarılıp ağlamaya başladı. Herkesin içindeki aşk ortaya çıkmıştı amk. Hani geydik filan ama çaktırmıyorduk. Demek ki bir ayrılığa bakıyormuş. Hepsi manita yapmıştı kendine. Bense tek sadık yarim elime kalmıştım. En azından fakbadilerim var. Onlarla idare ederiz. Please click to full movie.
Arabaya bindik tekrar. Ben sürüyorum. Vites tutmaktan hoşlanıyorum napayım. Hem aşıkların arasına girmek olmazdı di mi. Ama bir sorun vardı o arabayı biz gökten indirdik tekrar yere nasıl indircez. “yangın merdiveni” dedi Çıngırak. Hak verdim. Oraya doğru sürdüm arabayı. Tahtadan yapılmış bir yangın merdiveni. Sanırım müteahhit laz. 2. katta da bitiyor. Hay amk. Hızlı hızlı dönemeçlerden geçip seri bir şeklide aşağıya indik. Araba fena hurdalanmıştı. Tamire götürmek lazımdı. İşte ben işte beyin.. Onun da çaresini bulmuştum. Arabayı tenha yere çekip torpido gözüne bağladığım klavyeden “aspirine” yazdım. Hem bütün yaralarımız iyileşmişti hem de arabamız sağlamdı. Durmak yok yola devam. AQ PARTY.
Yolumuza devam ediyorduk. Saat daha 4 tü. Yapacak iş çok. Ön koltukta oturan Fırkateyn gazete okuyordu. “lan hamuğagoduklarım şenlik varmış lan gidek mi?” dedi. Ohayo da Ayova adlı bir kasabanın şenlikleriymiş. Herkes davetli. Nerde çokluk orda bolluk felsefesiyle ve yapacak işimiz olmadığı için şenliklere gitmeye karar verdik. Bizde benzin bitmez aga. Bir süratli sürüyorum ki sormayın. Zerdüş ün A4 sürme muhabbeti gibi. Hız göstergesi kafayı yedi. Yarım saatte gelmiştik amk. Annem görseydi gurur duyardı benle. Gösteriler ve yarışmalarda 5 te başlıyordu. Ne ballıyız.
Kısaca bazı yarışmalar şöyle: çuvala girip zıplayarrak finişe ulaşma, 25 metre yükseklikten suya artistik dalış, counter strike da sadece bıçak kullanarak son adam olma, psişik güçlerle kürek eğme ve en bombası şehrin en güçlü adamını güreşte yenip muhtarın kızına sahip olma. Şöyle bir baktık, görev paylaşımı yaptık. Hedefimiz 5 altın. İlk olarak 25 metre atlama yarışı vardı. Aramızdaki en iyi yüzücü Fırkateyn idi biz de onu seçtik. Bi güzel soyduk bunu, arkasından su dökerek tepeye uğurladık. Heyecanlı saatler parmaktan sonra.
Zorlu rakipler vardı her yarışmada. Ölüm grubu stayla. Jüri üyeleri 3 kişi ve bütün yarışmaya onlar bakıyor. Kuddusi müftüoğlu, Kelin Avşar ve yaz gecelerinin vazgeçilmezi Macun Kıllıcadı. Fırkateyn yukarda, biz aşağıda, yar sileyır sileyır. Sırayla atlamaya başladı yarışmacılar. bi tanesi fena atladı. 3 salto, 2 palto, 1 şıpagatla gayet iyi bir dalış yaptı. Ve işte sıra bizim elemanda. Derin bir nefes aldı, karın kaslarını kastı ve atlayışını yaptı. OMFG!! Heryerinden öpüyorum rüştü. O nasıl bir atlayış, o nasıl süzülüş. Havada 3 rüku, 2 secde, 2 kıyam ve bir son oturuşla bitirdi. Seyirciler çılgın. En yüksek puanı aldı. İlk altın hedefi tamam. Sıra çuval yarışı için bende.
Çuvallara Balküpü şeker sponsor olmuş. 7 kişi var. 2 zenci, 1 rus, 1 malezyalı, 2 ingiliz ve ben. Bahisler zenciler üzerine. Saatçi tayfa. ben 4. kulvarda yarışıyorum. Yerlerimizi aldık hepimiz. silah patladı koşu başladı. Çekirge gibi yavşaklar. İyi zıplayan kazansın. Ben ikinci sırada götürüyorum. Birinci olan kişi zenci. Üç ayakla zıplıyor kavaşe. Tabi birinci olur. Son metrelere girdik. Ben hala devam etmek ikinci. Ama o da ne. Zenci üçüncü ayağına basmış yanlışlıkla. Yere yığıldı amele. Şöyle büyük bir zıplayışla çizgiye ulaştım ve kazandım. 2 de 2. Şampeinleri patlattık, çekirdekleri aldık ve sıra Östaki nin yarışmasına geçti.
Bu yarışma biraz garip. Biraz gerçekçilik biraz sanallık var. Yarışmacılara özel bir kıyafet giydirip bir de 3D boyut için bir gözlük takıyorlar. Oyuncular bu gözlüklerden bağlanıyorlar yarışacakları yere. Dastiki bölümü oynanacak. 12 kişi var. Herkes tek. Sadece bıçak var. Östaki baya antremanlı. Biz yurtta kalırken hep böyle oyunlar oynardık. Robocopa bağlamıştı hepsi. Kuddusi işaretini verdi yerlerini aldılar. 10 dan geriye sayım yapıldı yarışma başladı. Bölüm baya büyük. Temkinli olmalılar. Her an bir yerden birisi çıkıp öldürebilir sizi.
Östaki adeta gece gibi geliyordu. Sessiz ve derinden. Ama meydan savaşı veren kişiler de vardı. Bizimkisi uzaktan birini gördü. Hedefe kitlendi ve seri adımlarla ensesine kadar gelip sapladı bıçağı. Bu arada herhangi birisi öldüğünde kendilerine haber ulaşıyodu öldüğü. Ölen kişi gözlüğü filan çıkarıp normal hayata dönüyordu. Sayı azalmıştı baya. Herkes tuttuğunu indiriyordu. En son 6 kişi kaldı. Tam o sıra yarışmanın yeri değişti. Açık bir alana gönderildi hepsi. Çember gibi sıralanmışlardı. Işıklar gitti ve kavga başladı. bıçak sesleri, inlemeler filan. 2 dakika sonra sesler kesildi. Işıklar yandı. Ayakta kalan Östakiydi. Ağzı yüzü hep kan, kıyafetler parçalanmış hatta bıçağı körelmiş. Diliyle bileylemiş piskopat. Tabi bu görüntüler hep sanal. Sanal penetrasyon. 3 te 3 ile yapmıştık. Festival tam da istediğimiz gibi geçiyordu. Sınırsız kadın ve içki. Oyhş..
Kimilerine göre en zor, kimilerine göre en saçma oyundaydı sıra. Psişik güçlerle kürek eğme. Kaşık eğmeyi herkes yaptığı için zor yolu seçmişler doğal olarak. En az katılımcı sayısı bundaydı. Sadece 4 kişi. 1 japon, 1 çinli, 1 tayvanlı ve bizimki Çıngırak. Alan dışı tercih yapmış gibi amk. 1 dakika içinde en fazla büken kazanıyor. Bilek gücü olsaydı Zerdüş katılırdı da beyin olunca o biraz fakir kalıyor. Süre başladı sessizlik sağlandı. Mistik müzik çalınıyor konsantre olunabilmesi için. Baktım bu çekik tayfa baya iyi. Yarısına kadar iyi geldiler ama sonrasında zorlanıyorlar. Bizimkinin farkı burada çıkıyor. Çıngırak kafayı eğdikçe kürek bükülüyor. yarısına kadar kafayla eğdi. Sonra sağ elini yukarıya kaldırdı, sağ tarafına doğru çember çizecek şekilde yere doğru indirdi. Kürek “ ÇATIRTJDGŞLKMSŞDÖ” şeklinde kırıldı. Kendisini biraz zorlamış olacak ki burnundan azcıkın kan geldi. Bişi olmaz. Askere gidince unutur nasılsa.
Ve geldik en can alıcı bölüme. Zerdüş ve köyün en güçlüsü Kaya. Adam harbi kaya gibi. Duvarlarla filan antreman yapmış. Bizim Zerdüş ise inşaat köşelerinde yaptıkları kadarıyla. İşi gerçekten zor. Desteğimiz hiç eksilmeyecek tabi ki ama baya da çaba göstermesi gerekecek. Bu, şenliğin son gösterisi olduğu için herkes işini gücünü bıraktı ringin etrafına doluştu. Biz tabi en önden yerlerimizi aldık. Jüri üyeleri de yerlerini alınca geriye sadece gonk sesini duymak kaldı. Haldun Dormen gonk u çaldı ve maç başladı. Astalabista beybi!
Kaya tabi yılların tecrübesi. Şöyle bir süzdü Zerdüş ü. Kolay lokma diye düşündü. Seri bir hareketle boynuna yapıştı Zerdüş ün. Kaldırıp yere sırt üstü çaktı. “ seni buradan kazıyarak çıkaracaklar” diye söyledi Kaya. Küfürler savurdu. Çok itici. Öğyk. Zerdüş bişey demedi, toparlanmaya çalıştı. Sırtı baya acımıştı. Kaya ya doğru bakarken bi şimşek çaktı aklına. Babasının ona söylediği bir söz. “ büyük hayvanların ayaklarını yerden kesersen onların tüm bağını koparmış olursun” kaya da hayvan sayılırdı. Ama kalıbına göre küçük ayakları vardı.
Zerdüş hafif bir sırıttı, sonra hızlıca Kaya ya koşmaya başladı. yumruklarla filan oyalamaya çalışıyordu Kaya yı. Bir iki denemeden sonra Carlos tan ödünç aldığı sol ayağıyla Kaya nın sağ baldırına bir tane geçirdi ki sormayın. Et ezildi et. Kaya yerdeydi artık ve kalkamıyordu. Zerdüş çullandı üstüne yumruklarını konuşturmaya başladı. İngilizce konuşuyordu yumruklar. Kaya nın takatinin kesildiğine emin olunca ahanda tam da bu pozisyonda tuş etti onu.
Kuddusi 3 e kadar saydı, hareket etmeyince Kaya, Zerdüş kazanmış oldu. Ringin tepesinden gül yaprakları döküldü üstümüze. Dansçı kızlar geldi filan. Muhtar da geldi ringe. Ödüllerin verilmesi için herkesi kutlama standına davet etti. Bütün oyunların kazananları olarak standa çıktık biz. Bütün yerel halk ve bikaç basın mensubu oradaydı. Muhtar aldı eline mikrofonu, konuşmasına başladı. “ Bu sene ödüllerde değişiklik yaptık. Eskiden biliyosunuz bikaç dönüm arazi ve bir miktar para verirdik. Ama bu sene bunların yerine rus ve daha çok para veriyoruz. Alkışlarınızla beraber ödüller sahibini buluyor” sevinçten çılgına döndük. Ruslar da rustu ha. İyi de para kazanmıştık. Normalde Östaki Çıngırakla Zerdüş Fırkateynle aşk yaşıyordu ama hatunları görünce çok ilginç bişey oldu ve bütün geylik genlerimiz yok oldu. O parayla ben de kendime bir araba aldım ordan. 67 chevy. Malum nüfus 5 kişi arttı.
Atladık arabalara. Herkesin ödülü kucağında. Oyhş. Saat baya geç olmuştu. Yolumuz da vardı baya. Ama olsun hatunlarımız yanımızda, içeceğimiz ve yiyeceğimiz de. Açtık müzikleri, iki araba peşpeşe gidiyoruz. Ahanda bu şarkı çalıyor
Yaklaşık 6 saat araba kullandık. Hatunlar uyumuş koynumuzda. Biz de azcık alkolün ve yorgunluğun etkisiyle ufaktan gözlerimize yenik düşüyoruz. Zerdüş ü arayıp ilerdeki ilk motelde mola verelim dedim. Kabul edildi tabi ki. Şansa bak ki 10 km ötede varmış bir tane. Park ettik iki cılas arabayı yan yana. Havamızdan geçilmiyor ha. Etrafta da kimse yok amk. Havamız kendimize. Resepsiyondan herkese odayı tuttuk, kadınlarımızı içeri taşıdık. Sırayla hepimiz birbirimizin sırtına vurduk “beline kuvvet” nidalarıyla. Herkes kendi odasına geçti. Öhöm bundan sonrası RTÜK e takıldı. İsteyene özelden yazayım.
Sabaha doğru gelmiştik motele. Akşam üstü tekrar yola çıktık. Pek bişey kalmamış aslında biz çok yorgun olduğumuz için bize öyle gelmiş. 1 saat civarı sonra Penissilvanya ya giriş yaptık ki ne giriş. Manşetlere çıkmışız. Okulun ve kentin gururu olarak. Prezident Corç 3. Puşt karşıladı bizi. Kendisini sevmeyiz. Pek yüz vermeden ona, halkı selamlaya geçtik. Ben diyim 3 kişi siz deyin 3 bin kişi ordaydı. Çok saolsunlar. Macera dolu Ammerikaaaa.
Yurda döntük. Yöneticiler bizim çift olarak döndüğümüzü görmüş, özel odalar tahsis etmişler. Ünlü olmanın gözünü seveyim. Ama pek kalmadık. Eşyalarımızı topladık hepimiz ve kendi evlerimize doğru yola çıkacaktık. Benle Zerdüşt e araba vardı ama diğer 3 kalpazanda yoktu. Benim evle Çıngırak ın evi yakın onu ben bırakacaktım. Diğerleri de paytobüse bineceklermiş. Araba alacaklarmış ama onlarda. Buralarda pahalı. Boşuna fazla ödemeyek. Öpüştük koklaştık. Birbirlerimize iyi dileklerimiz sunup ayrıldık. Yeni dönemde görüşmek üzere.
Canciğerler hepinize seda sayan öpücükleri. Kendinize iyi davranın. Çavuşa selam.
21 Temmuz 2011 Perşembe
damda çıplak gezen adam
Selam ya muhabbet hybirdleri. Birazdan anlatacak olacağım hikaye, tamamen gerçektir ve beş + bikaç yedek oyuncunun katılımıyla gerçekleşmiştir. Hikaye bilinçaltınızı azıcık etkileyebilir, ama çabuk kurtulursunuz bişey olmaz. Koskoca adamsınız lan. önce şu şarkıyla başlayalım.
Hikayeyi birinci kişi ağzıyla anlatacam çünkü böylesi daha kolay. Kapito? Okey hadi go go go.
Yıllardan 1924. Yer İngiltere Cambridge Üniversitesi. Hani heykel var meydanda ordan sola dönüyon koca bina var. İşte orası. Ben ve 4 tane arkadaşım Cambridge de okuyoruz. Öğrenci adamız evimiz yok. Gerçi bize “evde kalın” diyenler oldu ama reddettik. Sıkıya gelemeyiz hiçbirimiz. (-iz ler tam kafiye)
Okulun yurdunda kalıyoruz. Ahanda bu da okulumuz ve yurdu
Gayet güzel ortam yapmışız okulda. Havamız var paramız var. Carlsberg içe içe hazırlanıyoruz vizelere. Bir yandan İbrahim erkal dinliyoruz diğer yandan kendini jiletlemeye çalışan 0.13 tonluk arkadaşımızı durdurmaya çalışıyoruz. 3 e bir girdik gene dövemedik öyle bir insan. Gel gör ki bütün kızlar buna yazıyor. Niye mi? Hayvan gibi kaslı. O dönemde para geçmiyor. Kas geçiyor. Neyse yeter bu kadar kas mevzusu. Bi zenci bi de kas konularını sevmem. Ha elemanın ismini vermemişiz. Kendisine genellikle Zerdüş deriz.
elemanlar bunlar. ben yokum içlerinde. resmi ben çektim.
Diğer eleman kısa boylu, tıknaz, insan çakması bişey. Smallvillage semtinde ikamet ediyor asıl olarak. Hani şu çocukların top oynadıkları çamurlu sahalardan yetişme. Ağzı bi küfürlü bi küfürlü sormayın. Hatta hapis cezası bile aldı bu yüzden. Başghan Çimçir Tarak bi gün pazarda geziyomuş tebdili kıyafet tarzında. Aslında bişey giymemiş kral çıplak hesaaabı.
Böyle gezerkene bizim bu elemanı görüyo. İsmi Östaki bu arkadaşın. Östaki, karpuz almak istiyo ve tek tek karpuzları seçerek elliyo. Güya yemelik iyi bi tane seçecek. Tabi seçerken de “vay amk, oha hassktrrr, hay ebenin kemiğüne” tarzı ünlem ifadelerini kullanıyo. O dönemde küfür yassak olduğundan yanında bulunan sivil korumalara hemen yakalatıyo bu Östaki yi Çimçir.
Davası görülürken tabi ki inkar ediyo suçunu Östaki. Ama işte ağzı küfürlü olduğundan “ee hakim bey ben aslında o kadar küfreden bi insan değilim hamuğagoyimm” filan deyince hakim kızıyor tabe. Ebe kikmek şart olduğundan 15 gün ceza yiyor bu. İyi olmuş hayvana.
Geldik bir öbürüne. Bu biraz deyişik bir tip. Bakınız değişik değil deyişik. Kafası farklı çalışıyor. Küçükken salıncaktan kafa üstü düştü dediler. Ben Donald amcanın yalancısıyım. Böyle fena espri yapan bi herif. Adamı yarar bildiğin. Böyle hık diye gidersin. Sarışın parlak bişey. Kot giymez. Nedenini söylemedi. Biz de üstelemedik. Psişik güçleri olduğuna inanıyoruz. İsmi Çıngırak.
Ve dı last pörsın iz Fırkateyn. Manyak derecesinde oyun hastası. Monopoly aldık oynarız diye herif tek başına bitirdi oyunu. Artık aştı kendini teke tek satranç yapıyo. Kafası iyi galiba. Karışmıyoruz kendisine fazla. Anası dedi eğer kriz filan geçirirse “pih” deyin geçermiş. Yalnız fazla dememek lazım çünkü eşik değeri geçtiği anda sinirlenebilir. Sinirlenince çok seksi oluyorsun. Yalarım.
Kendimi tanıtmama gerek yok. İsmim emanuelson. Bunu bilin yeter.
Kişi betimlemesi bitti, artık sıra hikayede. Hikaye ilk olarak okulda başlıyo. 5 günlük tatil arası verilmiş okula. Dersler o gün bitmiş. Biz beş kafadar napak napak dedik gezelim. Millet ingiltereye gelmek için o kadar yol yapıyo trenle filan. Sonra vapur. Biz ne kadar güzel bir olay ki buralıyık Allahın adamıyık. Hakkını verelim dedik. Atladık paytobüse. Şimdinin metrobüsü yani. İsmini de ordan alır zaten metrobüs.
metrobüs kalabalığı.gif
Önce bir nehir kenarına gittik. Aldık elimize çekirdek, çimlere basa basa gidiyoruz. Neyimize mi güveniyoruz? Tabi ki Zeydüşe. Eh biz de yapılıyık. Karışan eden olursa gebertiriz. Öhöm. Fazla gurur göte vurdu birazcık, az sonra kendime gelirim.
Böyle gezerkene filan sıkıldık, aktarmanın süresini kullanalım dedik. Doğruca şehrin hayvanat bahçesine doğru yola çıktık. Fırkateyn kardeşimiz biraz ayak dürüse de en çok onun beğeneceğinden emindik. İçi yaşam dolu çocuktu. Gerçi sonra intihara teşebbüs etti ama olsun. Bişi olmaz.
Böyle bakıyoruz filan hayvanlara. Derken bi adam geldi arkamızdan. “ bunu yan masadan gönderdiler” dedi biri. Elinde 10 kilo ceylan eti. Zerdüş e verdi bunu. Yan tarafa doğru baktık. Aslan kafesi vardı. Bıyıklarını ovuşturuyodu şöyle nah 3 metre yelesiyle bi tane aslan. Zerdüş bu durur mu yapıştırmış cevabı. Düello teklif etmiş aslan buna. Zerdüş kabul edip girdi kafese. Hayde bre pehlivan!
Aslan yıllarca içerde kaldığı için fena kas yapmış. Koçu da goril. Tam hayvan takımı. Bunlar kafesin bir köşesinde, biz diğer köşesinde. Ring hesabı. Zerdüş çıkardı üstünü, pantolonunun paçalarını kıvırdı “senin hamugakoycam” diyerek meydan okudu aslana. “ o göte düldül öte ” diye cevapladı aslan. Nefeslerimiz tutmuştuk. Maçın hakemi olarak bilge kuş baykuş u önerdiler. Yemekten kaldırıp getirmişler hayvancağızı.
Zil öttü maç başladı. Bizim Zerdüş temkinli. Ani hareket etmek istemiyor. Şöyle bir etrafıma baktım binlece insan toplanmış maçı izliyor. Bissürü de hatun. Hepsi Zerdüşü kesiyor. Dedik ya kaslı erkeğe bayılıyolar diye. Tezahüratlar filan. “kapalıda karılar kızlar, bekliyor Zerdüş ü onlar, hele maç bir bitsin, tombul tombul memeler” tarzı eyrotik şarkılar filan söylüyorlar. Oyhşş.
Tam o sırada aslan koşarak geldi ve Zerdüşü karnından vurarak üstüne atladı, yere düşürdü. Allah ne verdiyse vurdu essien. Yumrukları da sertmiş lavuğun. Zerdüşün kaşı dudağı filan hep patlamıştı. Sonra inanılmaz bie hareket yaptı Zerdüş, ayaklarıyla aslanın kafasını tuttu, geriye doğru atma vesilesiyle sırt üstü yere yatırdı. Bir nevi yerleri değiştiler. Bu kez bizimki vuruyordu. Lütfen çocuklarınıza anlatmayın buraları eğer gördüyseniz. Aslan bilincini kaybetmek üzereydi, ben de yardımcı olayım dedim ve koca bir taşı Zerdüşe uzattım. Zerdüş aldı bunu, çok hızlı bir şekilde yerdeki aslana doğru attı. Ama vurmamıştı. Tam kafasının yerine düştü taş. “ben kağtil deyilim hamugagoyim” diye bağırdı. Kızlar deli oldu tabi. Hem cesur hem alçakgönüllü.
Kafesten zar zor çıkardık bunu. Kızların elinden zor kurtardık. Hemen bir taksi çağırdık, doluştuk içine. Birisi eksikti. Östaki geç kalmıştı. Hayvan kızlara yavşıcam diye bizi unutmuş. Biz bağırdık buna. Duydu koşarak yetişmeye başladı. Ahaha ulan hiç bu kadar gülmemiştim. Hızlı da koşamıyor lavuk. Neyse zar zor yetişti attık bunu arkaya. Kasalı oluyor bu araçlar hani “arkaya takılan var abi” dediğimiz tarzı araçlar. Pick up lan işte tamam.uzatmayın.
Çıngırak reyiz biraz suskundu. Ara ara geliyordu buna. Durdu durdu patlattı bi tane bana. “nooluyor amuaki” deyip hışımla ayağa kalktım, bu oldukça sakin “eşek şakası bilader” deyiverdi. Şaka şakadır hiç affetmeyiz. Öküzler gibi güldük. Ben de Fırkateyn e geçirdim. O Östaki ye. O Zerdüşe. Böyle böyle zinciri tamamladık.
Bu arada nereye mi gidiyoruz. Yurda dönüyoruz artık. Zerdüş baya yorulmuş, birazcık yarası var. Ama koymaz ona. Hulk gibi adam. Yaraları kendiliğinden kapanıyo. Hulk-i Cevizoğlu.
Yurda geldik. Taksici dedi 100 pezo borcunuz var. Dedik lan bırak bu ayakları. 20 pound verip gönderdik. Sonradan öğrendik ki akasya durağının taksisiymiş. Keşke vermez olaydık. Ben bu kadar salak adamlar daha ömrümde görmedim. Zaten parayı sonra tahsil ettik biz. Yedirir miyiz lan ahaha.
Güvenliğe selam verip geçtik. Odamıza doğru giderken Fırkateyn dedi ki karnım aç. Hassiktir dedik harbi lan. Yemek yemedik hiç. Çıngırak “hadi zula” diye atladı. Herkes hemfikir. Dedik odaya geçelim para toplar çıkarız. Carttı curttu neyse çıktık gene dışarı. Yakınlarda benzinlik var bi tane. Oraya gidecez. Dikkatli olun beyler asıl hikaye burada başlıyo.
Ellerimiz cepte yürürken Östaki “dolunay varmış lan bugün vay ebesinin kemüğüne” dedi. Essahtan dolunay vardı. Kurt adam şakaları döndü azıcık. Tam o sırada, okulun yurdunun çatısına doğru baktım ben. Bir de ne göreyim. Dolunayı arkasına almış, çıplak bir adam var tepede. Dans filan ediyo. Diğerlerini uyardım hemen. Onu izlemeye başladık. Kanımız donmuştu olum. Sanki hipnotize olduk. Esmer kısa boylu bir herifti çıplak olan. Yemyeşil sakalı vardı. Daha önce hiçbirimiz görmemiştik onu. Gözümüzü bile kırpamıyoduk.
Bir süre daha böyle devam ederken Östaki “gık” deyiverdi. Adamla aramızda yüzlerce metre olmasına rağmen bizi duydu, kaşlarını çattı ve bi anda kayboldu. Biz de hipnozun etkisinden kurtulduk. Sigaralarımızı yaktık, kafamızı toplamaya çalıştık. Yarım saat filan oturduk. Sonra karnımız error verdi kalkıp içecek yiyecek filan almaya gittik. Cips+yoğurt+meşrubat ve bisküvi. En sefdiğim.
Aldık eşyaları yurda dönüyoruz kapı kilitli. Hafif yüksek bir kapı. Ne dedik napak üzerinden atlayak dedi Zerdüş. Herkes de onayladı yapcak bişey yok çünkü. Önce Östakiyi attık karşıya kendisi biraz kısa olduğu için fırlatıp attık. Eşyaları da ona verdik. Herkes tek tek atladı. FIrkateyn kardeşimiz kuull takıldığından dolayı artistik bir atlayış gerçekleştirdi. Sana puanımız dohuz kanka. Tam kapıdan girecez, birden şok olduk. Damdaki herif karşımızdaydı! Takım elbise giymiş, yanında bi eleman daha, kızgın bir suratla bize bakıyodu.
“ne işiniz var lan bu saatte dışarıda” diye bir girdi söze, devamını anlayın. Hemen 5 tane posta güvercini getirdi yanındaki eleman, evlerimize göndermek üzere hazırladı bunları. Saat gecenin 2 si. O saatte hiçbi bok olmuyor sokaklarda. Dedi ki sizi eve gönderecem. Ceza niyetine. Biz dedik yapma etme dinlemedi bu. Kendisini de çıplak gördük zaten. Zulayı da yiyemedik. Herkes sinirli. Gecenin o saatinde kovdu bizi. Zar zor taksi bulduk yola çıktık. Herkes nasıl küfrediyo ama. Meğer müdürün yeğeniymiş. Ondan olsa olsa leğen olur ama postayı koyunca koyuyo işte. Herkes kendi evine doğru yola çıktı. Ama hepimizin aklında intikam var. Gebertecez onu. Sonra bi sikim yapmadık tabi o ayrı konu da, gençlik işte olur böyle helezanlar.
ben güldüm.
Velhasılı kelam dedik bu ibne dolunayda bu dansı yapıyor bizi bunu çekelim nete verelim herkes görsün. 1924 yılında net çok gelişmişti şimdiki gibi değil. Aldık kameğraları bekliyoruz pusuda. Saat tam gece yarısı oldu bu göründü. Gene çıplak. Ama karaltı şeklinde belli oluyor. Gene dans filan hipnoz olmayalım diye izlemiyoruz. Kameğrayı kurduk o çekiyo. Bikaç saat sürdü bu. Meğer sabaha kadar yapıyomuş. Biz beklemedik o kadar. Aldık kamerayı ayrıldık.
Tenha bi yerde izleyelim dedik nasıl görünüyo diye. Hasskttrrr. Görüntü yok. Adam artık nasıl bişey yapıyorsa görüntü yok. Dedik daha fazla bulaşmadan götü kurtaralım. Ayrıldık gittik. Bi daha da hiç konuşmadık bunu. Şaka len şaka her seferinde geberircesine güldük.
Evet işte hikayemiz bu kadardı. İngilterenin göbeğinde bu kadar gizemli bir olay yaşadık beş kişi. Elde kanıt olmadığı için ispartlayamadık ama bizim gördüğümüz bize yeterdi. Gerisinin önemi yoktu.
Canciğerler hikaye bitti herkes evine artık. Havalar da sıcak zaten. Kalabalık yapmayın.
Bizim Fırkateyn in sözüyle kapanışı yapalım. “Yav bu sıcaklarda da hiç sevişilmiyor yeaa”.
Hikayeyi birinci kişi ağzıyla anlatacam çünkü böylesi daha kolay. Kapito? Okey hadi go go go.
Yıllardan 1924. Yer İngiltere Cambridge Üniversitesi. Hani heykel var meydanda ordan sola dönüyon koca bina var. İşte orası. Ben ve 4 tane arkadaşım Cambridge de okuyoruz. Öğrenci adamız evimiz yok. Gerçi bize “evde kalın” diyenler oldu ama reddettik. Sıkıya gelemeyiz hiçbirimiz. (-iz ler tam kafiye)
Okulun yurdunda kalıyoruz. Ahanda bu da okulumuz ve yurdu
Gayet güzel ortam yapmışız okulda. Havamız var paramız var. Carlsberg içe içe hazırlanıyoruz vizelere. Bir yandan İbrahim erkal dinliyoruz diğer yandan kendini jiletlemeye çalışan 0.13 tonluk arkadaşımızı durdurmaya çalışıyoruz. 3 e bir girdik gene dövemedik öyle bir insan. Gel gör ki bütün kızlar buna yazıyor. Niye mi? Hayvan gibi kaslı. O dönemde para geçmiyor. Kas geçiyor. Neyse yeter bu kadar kas mevzusu. Bi zenci bi de kas konularını sevmem. Ha elemanın ismini vermemişiz. Kendisine genellikle Zerdüş deriz.
elemanlar bunlar. ben yokum içlerinde. resmi ben çektim.
Diğer eleman kısa boylu, tıknaz, insan çakması bişey. Smallvillage semtinde ikamet ediyor asıl olarak. Hani şu çocukların top oynadıkları çamurlu sahalardan yetişme. Ağzı bi küfürlü bi küfürlü sormayın. Hatta hapis cezası bile aldı bu yüzden. Başghan Çimçir Tarak bi gün pazarda geziyomuş tebdili kıyafet tarzında. Aslında bişey giymemiş kral çıplak hesaaabı.
Böyle gezerkene bizim bu elemanı görüyo. İsmi Östaki bu arkadaşın. Östaki, karpuz almak istiyo ve tek tek karpuzları seçerek elliyo. Güya yemelik iyi bi tane seçecek. Tabi seçerken de “vay amk, oha hassktrrr, hay ebenin kemiğüne” tarzı ünlem ifadelerini kullanıyo. O dönemde küfür yassak olduğundan yanında bulunan sivil korumalara hemen yakalatıyo bu Östaki yi Çimçir.
Davası görülürken tabi ki inkar ediyo suçunu Östaki. Ama işte ağzı küfürlü olduğundan “ee hakim bey ben aslında o kadar küfreden bi insan değilim hamuğagoyimm” filan deyince hakim kızıyor tabe. Ebe kikmek şart olduğundan 15 gün ceza yiyor bu. İyi olmuş hayvana.
Geldik bir öbürüne. Bu biraz deyişik bir tip. Bakınız değişik değil deyişik. Kafası farklı çalışıyor. Küçükken salıncaktan kafa üstü düştü dediler. Ben Donald amcanın yalancısıyım. Böyle fena espri yapan bi herif. Adamı yarar bildiğin. Böyle hık diye gidersin. Sarışın parlak bişey. Kot giymez. Nedenini söylemedi. Biz de üstelemedik. Psişik güçleri olduğuna inanıyoruz. İsmi Çıngırak.
Ve dı last pörsın iz Fırkateyn. Manyak derecesinde oyun hastası. Monopoly aldık oynarız diye herif tek başına bitirdi oyunu. Artık aştı kendini teke tek satranç yapıyo. Kafası iyi galiba. Karışmıyoruz kendisine fazla. Anası dedi eğer kriz filan geçirirse “pih” deyin geçermiş. Yalnız fazla dememek lazım çünkü eşik değeri geçtiği anda sinirlenebilir. Sinirlenince çok seksi oluyorsun. Yalarım.
Kendimi tanıtmama gerek yok. İsmim emanuelson. Bunu bilin yeter.
Kişi betimlemesi bitti, artık sıra hikayede. Hikaye ilk olarak okulda başlıyo. 5 günlük tatil arası verilmiş okula. Dersler o gün bitmiş. Biz beş kafadar napak napak dedik gezelim. Millet ingiltereye gelmek için o kadar yol yapıyo trenle filan. Sonra vapur. Biz ne kadar güzel bir olay ki buralıyık Allahın adamıyık. Hakkını verelim dedik. Atladık paytobüse. Şimdinin metrobüsü yani. İsmini de ordan alır zaten metrobüs.
metrobüs kalabalığı.gif
Önce bir nehir kenarına gittik. Aldık elimize çekirdek, çimlere basa basa gidiyoruz. Neyimize mi güveniyoruz? Tabi ki Zeydüşe. Eh biz de yapılıyık. Karışan eden olursa gebertiriz. Öhöm. Fazla gurur göte vurdu birazcık, az sonra kendime gelirim.
Böyle gezerkene filan sıkıldık, aktarmanın süresini kullanalım dedik. Doğruca şehrin hayvanat bahçesine doğru yola çıktık. Fırkateyn kardeşimiz biraz ayak dürüse de en çok onun beğeneceğinden emindik. İçi yaşam dolu çocuktu. Gerçi sonra intihara teşebbüs etti ama olsun. Bişi olmaz.
Böyle bakıyoruz filan hayvanlara. Derken bi adam geldi arkamızdan. “ bunu yan masadan gönderdiler” dedi biri. Elinde 10 kilo ceylan eti. Zerdüş e verdi bunu. Yan tarafa doğru baktık. Aslan kafesi vardı. Bıyıklarını ovuşturuyodu şöyle nah 3 metre yelesiyle bi tane aslan. Zerdüş bu durur mu yapıştırmış cevabı. Düello teklif etmiş aslan buna. Zerdüş kabul edip girdi kafese. Hayde bre pehlivan!
Aslan yıllarca içerde kaldığı için fena kas yapmış. Koçu da goril. Tam hayvan takımı. Bunlar kafesin bir köşesinde, biz diğer köşesinde. Ring hesabı. Zerdüş çıkardı üstünü, pantolonunun paçalarını kıvırdı “senin hamugakoycam” diyerek meydan okudu aslana. “ o göte düldül öte ” diye cevapladı aslan. Nefeslerimiz tutmuştuk. Maçın hakemi olarak bilge kuş baykuş u önerdiler. Yemekten kaldırıp getirmişler hayvancağızı.
Zil öttü maç başladı. Bizim Zerdüş temkinli. Ani hareket etmek istemiyor. Şöyle bir etrafıma baktım binlece insan toplanmış maçı izliyor. Bissürü de hatun. Hepsi Zerdüşü kesiyor. Dedik ya kaslı erkeğe bayılıyolar diye. Tezahüratlar filan. “kapalıda karılar kızlar, bekliyor Zerdüş ü onlar, hele maç bir bitsin, tombul tombul memeler” tarzı eyrotik şarkılar filan söylüyorlar. Oyhşş.
Tam o sırada aslan koşarak geldi ve Zerdüşü karnından vurarak üstüne atladı, yere düşürdü. Allah ne verdiyse vurdu essien. Yumrukları da sertmiş lavuğun. Zerdüşün kaşı dudağı filan hep patlamıştı. Sonra inanılmaz bie hareket yaptı Zerdüş, ayaklarıyla aslanın kafasını tuttu, geriye doğru atma vesilesiyle sırt üstü yere yatırdı. Bir nevi yerleri değiştiler. Bu kez bizimki vuruyordu. Lütfen çocuklarınıza anlatmayın buraları eğer gördüyseniz. Aslan bilincini kaybetmek üzereydi, ben de yardımcı olayım dedim ve koca bir taşı Zerdüşe uzattım. Zerdüş aldı bunu, çok hızlı bir şekilde yerdeki aslana doğru attı. Ama vurmamıştı. Tam kafasının yerine düştü taş. “ben kağtil deyilim hamugagoyim” diye bağırdı. Kızlar deli oldu tabi. Hem cesur hem alçakgönüllü.
Kafesten zar zor çıkardık bunu. Kızların elinden zor kurtardık. Hemen bir taksi çağırdık, doluştuk içine. Birisi eksikti. Östaki geç kalmıştı. Hayvan kızlara yavşıcam diye bizi unutmuş. Biz bağırdık buna. Duydu koşarak yetişmeye başladı. Ahaha ulan hiç bu kadar gülmemiştim. Hızlı da koşamıyor lavuk. Neyse zar zor yetişti attık bunu arkaya. Kasalı oluyor bu araçlar hani “arkaya takılan var abi” dediğimiz tarzı araçlar. Pick up lan işte tamam.uzatmayın.
Çıngırak reyiz biraz suskundu. Ara ara geliyordu buna. Durdu durdu patlattı bi tane bana. “nooluyor amuaki” deyip hışımla ayağa kalktım, bu oldukça sakin “eşek şakası bilader” deyiverdi. Şaka şakadır hiç affetmeyiz. Öküzler gibi güldük. Ben de Fırkateyn e geçirdim. O Östaki ye. O Zerdüşe. Böyle böyle zinciri tamamladık.
Bu arada nereye mi gidiyoruz. Yurda dönüyoruz artık. Zerdüş baya yorulmuş, birazcık yarası var. Ama koymaz ona. Hulk gibi adam. Yaraları kendiliğinden kapanıyo. Hulk-i Cevizoğlu.
Yurda geldik. Taksici dedi 100 pezo borcunuz var. Dedik lan bırak bu ayakları. 20 pound verip gönderdik. Sonradan öğrendik ki akasya durağının taksisiymiş. Keşke vermez olaydık. Ben bu kadar salak adamlar daha ömrümde görmedim. Zaten parayı sonra tahsil ettik biz. Yedirir miyiz lan ahaha.
Güvenliğe selam verip geçtik. Odamıza doğru giderken Fırkateyn dedi ki karnım aç. Hassiktir dedik harbi lan. Yemek yemedik hiç. Çıngırak “hadi zula” diye atladı. Herkes hemfikir. Dedik odaya geçelim para toplar çıkarız. Carttı curttu neyse çıktık gene dışarı. Yakınlarda benzinlik var bi tane. Oraya gidecez. Dikkatli olun beyler asıl hikaye burada başlıyo.
Ellerimiz cepte yürürken Östaki “dolunay varmış lan bugün vay ebesinin kemüğüne” dedi. Essahtan dolunay vardı. Kurt adam şakaları döndü azıcık. Tam o sırada, okulun yurdunun çatısına doğru baktım ben. Bir de ne göreyim. Dolunayı arkasına almış, çıplak bir adam var tepede. Dans filan ediyo. Diğerlerini uyardım hemen. Onu izlemeye başladık. Kanımız donmuştu olum. Sanki hipnotize olduk. Esmer kısa boylu bir herifti çıplak olan. Yemyeşil sakalı vardı. Daha önce hiçbirimiz görmemiştik onu. Gözümüzü bile kırpamıyoduk.
Bir süre daha böyle devam ederken Östaki “gık” deyiverdi. Adamla aramızda yüzlerce metre olmasına rağmen bizi duydu, kaşlarını çattı ve bi anda kayboldu. Biz de hipnozun etkisinden kurtulduk. Sigaralarımızı yaktık, kafamızı toplamaya çalıştık. Yarım saat filan oturduk. Sonra karnımız error verdi kalkıp içecek yiyecek filan almaya gittik. Cips+yoğurt+meşrubat ve bisküvi. En sefdiğim.
Aldık eşyaları yurda dönüyoruz kapı kilitli. Hafif yüksek bir kapı. Ne dedik napak üzerinden atlayak dedi Zerdüş. Herkes de onayladı yapcak bişey yok çünkü. Önce Östakiyi attık karşıya kendisi biraz kısa olduğu için fırlatıp attık. Eşyaları da ona verdik. Herkes tek tek atladı. FIrkateyn kardeşimiz kuull takıldığından dolayı artistik bir atlayış gerçekleştirdi. Sana puanımız dohuz kanka. Tam kapıdan girecez, birden şok olduk. Damdaki herif karşımızdaydı! Takım elbise giymiş, yanında bi eleman daha, kızgın bir suratla bize bakıyodu.
“ne işiniz var lan bu saatte dışarıda” diye bir girdi söze, devamını anlayın. Hemen 5 tane posta güvercini getirdi yanındaki eleman, evlerimize göndermek üzere hazırladı bunları. Saat gecenin 2 si. O saatte hiçbi bok olmuyor sokaklarda. Dedi ki sizi eve gönderecem. Ceza niyetine. Biz dedik yapma etme dinlemedi bu. Kendisini de çıplak gördük zaten. Zulayı da yiyemedik. Herkes sinirli. Gecenin o saatinde kovdu bizi. Zar zor taksi bulduk yola çıktık. Herkes nasıl küfrediyo ama. Meğer müdürün yeğeniymiş. Ondan olsa olsa leğen olur ama postayı koyunca koyuyo işte. Herkes kendi evine doğru yola çıktı. Ama hepimizin aklında intikam var. Gebertecez onu. Sonra bi sikim yapmadık tabi o ayrı konu da, gençlik işte olur böyle helezanlar.
ben güldüm.
Velhasılı kelam dedik bu ibne dolunayda bu dansı yapıyor bizi bunu çekelim nete verelim herkes görsün. 1924 yılında net çok gelişmişti şimdiki gibi değil. Aldık kameğraları bekliyoruz pusuda. Saat tam gece yarısı oldu bu göründü. Gene çıplak. Ama karaltı şeklinde belli oluyor. Gene dans filan hipnoz olmayalım diye izlemiyoruz. Kameğrayı kurduk o çekiyo. Bikaç saat sürdü bu. Meğer sabaha kadar yapıyomuş. Biz beklemedik o kadar. Aldık kamerayı ayrıldık.
Tenha bi yerde izleyelim dedik nasıl görünüyo diye. Hasskttrrr. Görüntü yok. Adam artık nasıl bişey yapıyorsa görüntü yok. Dedik daha fazla bulaşmadan götü kurtaralım. Ayrıldık gittik. Bi daha da hiç konuşmadık bunu. Şaka len şaka her seferinde geberircesine güldük.
Evet işte hikayemiz bu kadardı. İngilterenin göbeğinde bu kadar gizemli bir olay yaşadık beş kişi. Elde kanıt olmadığı için ispartlayamadık ama bizim gördüğümüz bize yeterdi. Gerisinin önemi yoktu.
Canciğerler hikaye bitti herkes evine artık. Havalar da sıcak zaten. Kalabalık yapmayın.
Bizim Fırkateyn in sözüyle kapanışı yapalım. “Yav bu sıcaklarda da hiç sevişilmiyor yeaa”.
10 Temmuz 2011 Pazar
emıl tv obama röportajı
Evet bayanlar baylar programımıza hoş geldiniz. Uzun bir aradan sonra karşınızdayız. Serdar ortaç ve fatih terim röportajlarımız çok tutmuştu, biz de devam ettirelim dedik. İyi para gazanıyoz annıcaanız.
Konuğumuza gelince, kendisi şuan dünyanın yöneticiliğini yapmakta. Melih gökçek değil lan hemen heyecanlanmayın. Kendisi zenci. Evet ondan bahsediyorum, Obama dan.
Amerikan başghanı prezident obama, bizi kırmadı, onca yol kattetti. Sizleri daha fazla bekletmek istemiyorum, ancak yayından önce Mustafa topaloğlu bizden ricada bulundu, obama için yazdığı şarkıyı okuycak. Karşınızda Uzaylıııı!!!
Emıl: ağzına sağlık Mustafa abi. Hadi güle güle artık sana. Yeter bu kadar vakit. Hoş geldiniz sayın obama bey. Zor oldu mu burayı bulmanız?
Barrak Obama: yok lan olmadı. Geçenlerde flash tv de yalçın abiyle buluşmuştum. Sizin stüdyo da yakın oraya. Zaten artık gps denilen olay var. Kedinin kıçına bile girseniz buluruz. Amerikayız olm biz.
Emıl: tamam len tamam anladık. Uzatma. Yahu, başlamadan önce bişey sormak istiyorum. Senin yüzüne noolmuş?
Obama: noolmuş?
Emıl: ben de onu dedim işte. Yanmışın iyica kararmışın. Her ne boksa. Sorulara geçiyorum iznimle. Küçükken hayatınızın felsefesini değiştiren şey neydi?
Obama: ben küçükken çok küçüktüm. 12.5 filan. Benim bir amcam var bass gitar çalıyor. Bunun gitarının akoru bozuldu. En iyi akorcuyu aramaya başladı bu ki bi daha bozulmasın. Bir tane dağ başında yaşayan bir bilge var dediler geldik. Böyle maşallah 300 kilo. Evi de olmuş çöp ev. Her boktan anlıyormuş. Sorduk dedik böyle böyle. Yaparım dedi ama telleri bağcılardan almamız lazımmış. Bağcıları bilmeyiz o zamanlar. Tarif etti işte istanbulun en güzide ilçelerinden biri. Okey dedik. Atladık uçağa. İstanbulda indik. Yaşlı, kısa boylu bıyıklı bi eleman bize akbil sattı. Ucuza gider gelirmişiz. (akbil reyiz)
Sora sora bağcılar otobüsünü bulduk bindik. Şoföre dedik bağcılara gelince bizi indir. Okey beybi i am gonna tell you where we will arrive bağcılar. Benden iyi İngilizcesi vardı lavuğun. Gel zaman git zaman bağcılara vardık. Sıra bass için alacağımız teli bulmaya geldi. Gelmeden önce bizi uyarmışlardı burası çok ünlü feylesofların yaşadığı yerlerdir diye. Öyle ki herkesin cümlesinde bir felsefik yan bulunur dedilerdiydi. artık herneyse Böyle yolda amcamla yürüyoruz, karşıdan bikaç eleman bize seslendi. sanırım bu arkadaşlardı.
“birader” diye seslendi. Döndük efendim diye cevapladık. Gayet sakin bir şekilde “ayakların yürüyo kardeşim” dedi. Anlamadık tabi biz. Bu tekrar etti cümleyi. Biz şöyle bir ayaklarıma baktık, evet hakkaten yürüyordu. İşte o an benim için bir dönüş oldu hayata. Daha önce aylak aylak gezen ben, ne zaman bir karar verecek olsam aklıma bu sözü getirdim ve şimdi görüyorsunuz Amerikan başkanıyım. Herkese tavsiye ederim bağcıları. Gerçi eski sofistike ortam yok ama olsun. Azı bulamayan çoğu hiç beceremezmiş.
Emıl: o lafın doğrusu o değil ama neyse. Serin hikaye dostum. (cool story) etkilendim valla. O zaman sırada ikinci soru var. Amerikan başghanı olduğunda neler hissettin? Kampanyalar filan anlat işte amk ben mi soracam her şeyi.
Obama: tamam anlatıyorum. Adaylığım süresince eşim çok yardımcı oldu bana. Kendisi benden daha zengindir. Para işlerinde de iyidir. Benim daha hiçbirşeyden haberim yokken halletmiş bu başkanlık işini. Doğum günüm vardı. Geldi sana hediyemi vercem. Ben de çahalım ya aklım hemen şeye gitti tabi. Seni Amerika başkanı yapçam dedi. Şöyle kocaman bir siktir çektim. Baktım ciddi. Çocuklar gibi sevindim anasını satayım. Ama özenmeyin hoş bişey değil. Pahalı hediyeler tercihimdir.
Baktım o kadar masraf yapılmış, ben de kabul etmek zorunda kaldım boşa gitmesin. Temel mantığı. Dur anlatayım da etraf şenlensin. Şener şen.
Temel bir gün yolda gidiyormuş. Takılmış düşmüş mal. Neye takıldığını görmek için eğilmiş. Bi bakmış tentürdiyot şişesi. Ağzına kadar dolu. Elinde çevirmeye başlamış şişeyi “ne yapsak bunu ne yapsak” diye. Sonra çıkarmış çakısını arka cebinden, eline şöyle hatrı sayılır bir kesik atmış ve tentürdiyotu üstüne dökmüş. “yazıktır boşa gitmesin” demiş.
Bi otobüs aldık, böyle üstüne resimler filan koyduk. Janjanlı. Atıp tuttuk yok barış gelcek öbürü gelcek filan da filan. Halk inandı, yes we can dedi. Öyle seçtiler işte.
Seçilince bi mutlu oldum bi mutlu oldum hani kışın kaldırdığın montu tekrar giyince içinde para bulursun da sevinirsin ya işte aynen öyle. Sonra havası geçiyo tabi. Dünyayı yönetmek zor iş.
Emıl: kolay gelsin abi. Ne kadar kazanıyon ayda? Kira veriyonuz mu yoksa ev kendinizin mi?
Obama: açık hesap kardeşim. İstediğimi alsam bedava. Beyaz saray da bedava bize. Şimdilik.
Emıl: iyi iyi valla iyi. Yenge nasıl abi? Dışarıda hanfendi mutfakta aşçı yatakça çizmeli kedi mi hala?
Obama: hala mı?
Emıl: ee şey abi. Benim kız arkadaşımla konuşmuşlar da ona demiş. Ya. Evet. Aynen öyle olmuş. (götten akan terler.gif)
Obama: sayılır. Yatak kısmı iyidir. Günde bir avuç fındık iyi gelir.
Emıl: anladım abi. Heldik programın klasikleşen kısmına. Sorun geliyor obama hazırlan.
Felçli alessandra ambrosio mu yoksa cilt meme kanserli hilal cebeci mi? (gündeme gönderme)
Obama: nasıl şık lan bunlar. Ölümüne elizabeth. Yeah.
Emıl: hadi bakalım öyle olsun.
Evet sevgili izleyiciler bir programımızın daha sonuna geldik. Amerikan prezidenti Barrak Obama soruları içtenlikle yanıtladı, kendisini GMC marka jipine uğurluyoruz.
Bir sonraki programa kadar kendiniz iyi bakın, kıyafet filan ne biliyim yapın işte bişeyler.
Hadi öptüm. Mcuk.
Konuğumuza gelince, kendisi şuan dünyanın yöneticiliğini yapmakta. Melih gökçek değil lan hemen heyecanlanmayın. Kendisi zenci. Evet ondan bahsediyorum, Obama dan.
Amerikan başghanı prezident obama, bizi kırmadı, onca yol kattetti. Sizleri daha fazla bekletmek istemiyorum, ancak yayından önce Mustafa topaloğlu bizden ricada bulundu, obama için yazdığı şarkıyı okuycak. Karşınızda Uzaylıııı!!!
Emıl: ağzına sağlık Mustafa abi. Hadi güle güle artık sana. Yeter bu kadar vakit. Hoş geldiniz sayın obama bey. Zor oldu mu burayı bulmanız?
Barrak Obama: yok lan olmadı. Geçenlerde flash tv de yalçın abiyle buluşmuştum. Sizin stüdyo da yakın oraya. Zaten artık gps denilen olay var. Kedinin kıçına bile girseniz buluruz. Amerikayız olm biz.
Emıl: tamam len tamam anladık. Uzatma. Yahu, başlamadan önce bişey sormak istiyorum. Senin yüzüne noolmuş?
Obama: noolmuş?
Emıl: ben de onu dedim işte. Yanmışın iyica kararmışın. Her ne boksa. Sorulara geçiyorum iznimle. Küçükken hayatınızın felsefesini değiştiren şey neydi?
Obama: ben küçükken çok küçüktüm. 12.5 filan. Benim bir amcam var bass gitar çalıyor. Bunun gitarının akoru bozuldu. En iyi akorcuyu aramaya başladı bu ki bi daha bozulmasın. Bir tane dağ başında yaşayan bir bilge var dediler geldik. Böyle maşallah 300 kilo. Evi de olmuş çöp ev. Her boktan anlıyormuş. Sorduk dedik böyle böyle. Yaparım dedi ama telleri bağcılardan almamız lazımmış. Bağcıları bilmeyiz o zamanlar. Tarif etti işte istanbulun en güzide ilçelerinden biri. Okey dedik. Atladık uçağa. İstanbulda indik. Yaşlı, kısa boylu bıyıklı bi eleman bize akbil sattı. Ucuza gider gelirmişiz. (akbil reyiz)
Sora sora bağcılar otobüsünü bulduk bindik. Şoföre dedik bağcılara gelince bizi indir. Okey beybi i am gonna tell you where we will arrive bağcılar. Benden iyi İngilizcesi vardı lavuğun. Gel zaman git zaman bağcılara vardık. Sıra bass için alacağımız teli bulmaya geldi. Gelmeden önce bizi uyarmışlardı burası çok ünlü feylesofların yaşadığı yerlerdir diye. Öyle ki herkesin cümlesinde bir felsefik yan bulunur dedilerdiydi. artık herneyse Böyle yolda amcamla yürüyoruz, karşıdan bikaç eleman bize seslendi. sanırım bu arkadaşlardı.
“birader” diye seslendi. Döndük efendim diye cevapladık. Gayet sakin bir şekilde “ayakların yürüyo kardeşim” dedi. Anlamadık tabi biz. Bu tekrar etti cümleyi. Biz şöyle bir ayaklarıma baktık, evet hakkaten yürüyordu. İşte o an benim için bir dönüş oldu hayata. Daha önce aylak aylak gezen ben, ne zaman bir karar verecek olsam aklıma bu sözü getirdim ve şimdi görüyorsunuz Amerikan başkanıyım. Herkese tavsiye ederim bağcıları. Gerçi eski sofistike ortam yok ama olsun. Azı bulamayan çoğu hiç beceremezmiş.
Emıl: o lafın doğrusu o değil ama neyse. Serin hikaye dostum. (cool story) etkilendim valla. O zaman sırada ikinci soru var. Amerikan başghanı olduğunda neler hissettin? Kampanyalar filan anlat işte amk ben mi soracam her şeyi.
Obama: tamam anlatıyorum. Adaylığım süresince eşim çok yardımcı oldu bana. Kendisi benden daha zengindir. Para işlerinde de iyidir. Benim daha hiçbirşeyden haberim yokken halletmiş bu başkanlık işini. Doğum günüm vardı. Geldi sana hediyemi vercem. Ben de çahalım ya aklım hemen şeye gitti tabi. Seni Amerika başkanı yapçam dedi. Şöyle kocaman bir siktir çektim. Baktım ciddi. Çocuklar gibi sevindim anasını satayım. Ama özenmeyin hoş bişey değil. Pahalı hediyeler tercihimdir.
Baktım o kadar masraf yapılmış, ben de kabul etmek zorunda kaldım boşa gitmesin. Temel mantığı. Dur anlatayım da etraf şenlensin. Şener şen.
Temel bir gün yolda gidiyormuş. Takılmış düşmüş mal. Neye takıldığını görmek için eğilmiş. Bi bakmış tentürdiyot şişesi. Ağzına kadar dolu. Elinde çevirmeye başlamış şişeyi “ne yapsak bunu ne yapsak” diye. Sonra çıkarmış çakısını arka cebinden, eline şöyle hatrı sayılır bir kesik atmış ve tentürdiyotu üstüne dökmüş. “yazıktır boşa gitmesin” demiş.
Bi otobüs aldık, böyle üstüne resimler filan koyduk. Janjanlı. Atıp tuttuk yok barış gelcek öbürü gelcek filan da filan. Halk inandı, yes we can dedi. Öyle seçtiler işte.
Seçilince bi mutlu oldum bi mutlu oldum hani kışın kaldırdığın montu tekrar giyince içinde para bulursun da sevinirsin ya işte aynen öyle. Sonra havası geçiyo tabi. Dünyayı yönetmek zor iş.
Emıl: kolay gelsin abi. Ne kadar kazanıyon ayda? Kira veriyonuz mu yoksa ev kendinizin mi?
Obama: açık hesap kardeşim. İstediğimi alsam bedava. Beyaz saray da bedava bize. Şimdilik.
Emıl: iyi iyi valla iyi. Yenge nasıl abi? Dışarıda hanfendi mutfakta aşçı yatakça çizmeli kedi mi hala?
Obama: hala mı?
Emıl: ee şey abi. Benim kız arkadaşımla konuşmuşlar da ona demiş. Ya. Evet. Aynen öyle olmuş. (götten akan terler.gif)
Obama: sayılır. Yatak kısmı iyidir. Günde bir avuç fındık iyi gelir.
Emıl: anladım abi. Heldik programın klasikleşen kısmına. Sorun geliyor obama hazırlan.
Felçli alessandra ambrosio mu yoksa cilt meme kanserli hilal cebeci mi? (gündeme gönderme)
Obama: nasıl şık lan bunlar. Ölümüne elizabeth. Yeah.
Emıl: hadi bakalım öyle olsun.
Evet sevgili izleyiciler bir programımızın daha sonuna geldik. Amerikan prezidenti Barrak Obama soruları içtenlikle yanıtladı, kendisini GMC marka jipine uğurluyoruz.
Bir sonraki programa kadar kendiniz iyi bakın, kıyafet filan ne biliyim yapın işte bişeyler.
Hadi öptüm. Mcuk.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)